16. Hukuk Dairesi 2016/3288 E. , 2018/5546 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... VE ARKADAŞLARI
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ..İlçesi Ahatlı Köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 39 parsel sayılı 7.427,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği nedeniyle ev ve tarla vasfıyla .. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka ve vergi kaydına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 104 ada 39 parsel sayılı taşınmazın .. adına olan tapu kaydının 1/2 hissesinin iptali ile bu payın davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; çekişmeli 104 ada 39 parsel sayılı taşınmazın davacının anneannesi Durakadın..’tan çocukları olan tapu maliki.. ve davacının annesi ..n’a kaldığı, taraflar arasında usulüne uygun taksim yapılmadığı gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı, çekişmeli taşınmazın öncesinde kök muris ..’in ölümü üzerine taksim edildiğini, mirasçılardan ..’ın kendi payına düşen yeri köy mezarlığı olarak bağışladığını, çekişmeli 104 ada 39 parsel sayılı taşınmazın ise annesi Saliha’ya isabet ettiğini, annesinin ölümü ile tek mirasçı olarak kendisine isabet ettiğini belirterek dava açmıştır. Dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın tapu maliki ..’ın ölüm tarihi olan 1990 yılına kadar .."ın, ölümünden sonra ise davacı ...’ın kullanımında olduğu sabittir. Davacı, annesi Saliha ile tapu maliki Musa arasında çekişmeli taşınmazın taksim edildiğini ve taşınmazın taksimen annesine, ondan da kendisine kaldığını ve bu nedenle miras ilişkisi olmadığını ileri sürdüğüne göre, uyuşmazlık taşınmaz üzerinde hangi taraf lehine zilyetlik koşullarının oluştuğu noktasında toplanmaktadır. Mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ihtilafı aydınlatmaya yeterli değildir. Bu şekilde eksik ve yetersiz incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalı, mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının tamamı taşınmaz başında dinlenilmeli, Musa’nın vefatından önce, ne kadar süre ile ve hangi sıfat ile taşınmaza zilyet olduğu, başka bir ifade ile malik sıfatı ile mi yoksa kız kardeşi Saliha adına mı zilyet olduğu araştırılmalı, fer"i zilyet olduğu yönündeki iddiaya ilişkin ispat külfetinin bu iddiayı ileri süren davacıya ait olduğu ve malik sıfatıyla zilyet olduğunun anlaşılması halinde, davacının Musa"nın ölümünden sonraki zilyetliğinin mirasçılar arasındaki zilyetlik olduğu göz önünde bulundurulmalı, yargılama sırasında davalıların bir kısmı davayı kabul ettiğinden verilecek kararda bu kabul beyanları dikkate alınmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının temyiz edene iadesine,
08.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.