8. Hukuk Dairesi 2010/3330 E. , 2010/3718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.10.2008 gün ve 46/102 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R AR
Davacı, dava dilekçesinde; ... adına tapuda kayıtlı 120 ada 24 ve 26 sayılı parsellerin atadan-babadan kalma arazi olduğunu, 70 yılı aşkın zilyetlikleri bulunduğunu açıklayarak tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, yargılama oturumlarına katılmış, ancak herhangi bir beyanda bulunmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu 120 ada 24 ve 26 sayılı parseller 02.12.1966 tarih 2 ve 7 sıra nolu tapu kayıtlarına dayalı olarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tutanakları 15.05.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Tutanakların edinme sebeplerine göre, Toprak Tevzi Komisyonunca yapılan çalışmalarda, taşınmazların Hazine adına tapuya bağlandığı ve aynı tapu kayıtlarına dayalı olarak kadastro tespitlerinin yapıldığı anlaşılmıştır. 120 ada 24 sayılı parsel Toprak Tevzi Komisyonunun 4 nolu, aynı ada 26 sayılı parsel ise, aynı komisyonun 9 sayılı belirtmelik tutanağını karşılamaktadır. Belirtmelik tutanaklarında 4 ve 9 nolu parsellerin “mera-hali” araziden sürülerek elde edilen ve 4753 sayılı Kanunun 8/B bendi kapsamında bulunan arazilerden olduğu açıklanmıştır. Mahkemece, bu yön üzerinde durulmamış, Toprak Tevzi Komisyonunca düzenlenen bölgeye ait mera paftası getirtilerek keşifte uygulanmamış ve taşınmazın kadim meradan elde edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmemiştir. Öte yandan, keşifte dinlenen tanık... 1923, tespit bilirkişi Murtaza Koç 1933, tanık Bedri Kuşçu ise 1337 doğumlu olup diğer tanıkların yaşları olayı bilmeye yeterli görülmemektedir. Taşınmazlar 02.12.1966 tarihinde Hazine adına tapuya bağlandığına göre 1966 yılından geriye doğru 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlik süresinin hesaplanması gerekir. Bu tarih ise, 1946 ve öncesine isabet etmektedir. Bu nedenle tanık olarak dinlenen 1951, 1957, 1959, 1963 doğumlu kişilerin yaşları itibariyle olay hakkında bilgi ve görgülerinin olması düşünülemez. 09.05.2008 tarihli keşifte dinlenen ... davacılar yararına olumlu görüş bildirmiş ise de, aynı keşifte dinlenen tespit bilirkişi ... 75 yaşında olduğunu, buraların öncesini hatırladığını, 10 yaşında iken buraların tamamen boşluk olduğunu, kimsenin ekip biçmediğini, daha sonra Toprak ve Tevzi Komisyonu köylere girince herkesin bir yerleri ekip sürmeye başladığını bildirmiş, yaşı uygun olan tanık ve bilirkişilerin beyanları ile çelişki oluşturduğu halde bu husus üzerinde durulmamıştır. Ayrıca taşınmazın doğusunda mera yer almaktadır.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; yaşları küçük olanlara ilişkin verilen tanık listesinin geçersiz olduğunun kabul edilmesi, bunların yerine yaşlı ve olayı bilen tanıklarını bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, Toprak Tevzi Komisyonunca düzenlenen bölgeye ait mera paftası ile mera norm kararının bulunduğu yerden (İl Özel İdare Müdürlüğünden) getirtilerek dosya arasına konulması, taşınmazların 4753 sayılı Kanunun 8/B maddesi gereğince orta malı sayılan yerlerden tahsisin yapıldığı gözetilerek tüm yerel bilirkişi ve tanıkların meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından seçilerek HUMK.nun 258 ve 259.maddeleri gereğince keşifte dinlenmelerinin sağlanması, tarafların bu konuda uyarılması, teknik bilirkişi aracılığıyla Toprak Tevzi Komisyonuna ait mera paftasının uygulanması, taşınmazların mera paftası içerisinde kalıp kalmadığının keşfen belirlenmesi, Hazine adına tespit edilen yerlerin öncesinin kadim mera olup olmadığının keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, kazanma süresinin Hazine adına tapu kayıtlarının oluştuğu 1966 yılından geriye doğru hesaplanması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HUMK.nun 265.maddesi gereğince çelişkinin giderilmesi, taşınmazların atadan-babadan davacıya kaldığı, bizzat davacı, dava dilekçesinde açıkladığından, taşınmazların davacıya intikal şekli üzerinde durulması, taşınmazlar muristen intikal etmiş ise, bağış, satış veya paylaşma sonucu davacıya düşüp düşmediğinin yapılan paylaşıma tüm mirasçıların katılıp katılmadığının davacı dışında başka mirasçı bulunup bulunmadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak belirlenmesi, murise ait veraset belgesinin alınması için davacıya süre ve imkan tanınması, satış, bağış veya paylaşım sonucu davacıya düşmüş ise davanın bulunduğu bu haliyle yürütülmesi, paylaşım yapılmamış ve taşınmazlar elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi ise bu takdirde davacının tek başına terekeye dahil mallar için üçüncü kişiye karşı dava açma sıfat ve yetkisi bulunmadığından TMK.nun 701 ve 702.maddeleri gereğince davanın reddine karar verilmesinin düşünülmesi, açıklanan durumlar göz önünde bulundurularak toplanacak deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.