15. Ceza Dairesi 2017/29722 E. , 2019/3570 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : TCK"nın 157, 43, 62, 52/2, 53, 51 maddeleri gereğince mahkumiyet
TCK"nın 207/1, 43, 62, 53, 51 maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın katılan şirkette muhasebe şefi olarak çalıştığı dönemde şirketi temsile yetkili ... ve ...."nin imzalarını taklit ederek 18.06.2008 tarihinde 30.000 TL"nin, 15.07.2008 tarihinde ise 150.000 TL"nin erkek arkadaşı olan sanık ..."in hesabına havale edilmesi için ilgili bankaya ödeme talimatı yazdığı, bu paraların sanık..."in hesabından sanık ..."nin hesabına değişik zamanlarda aktarıldığı, sanığın bu suretle dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia olunduğu olayda;
1- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Sanık ikrarı ve tüm dosya kapsamından sanığın atılı suçu işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 53/3. maddesine göre, mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen sanık hakkında aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde belirtilen sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümde yer alan TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılarak yerine, ""sanığın TCK"nın 53/1. maddesinde belirtilen haklarından mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına, aynı maddenin 3. fıkrası gereğince TCK"nin 53/1-c maddesinde belirtilen hak yoksunluğunun kendi alt soyu üzerinde uygulanmamasına"" cümlesinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Sanık ikrarı ve tüm dosya kapsamından sanığın atılı suçu işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, sahtecilik suçunun işlenmesi ile oluşmuş somut bir zarardan söz edilemeyeceği hususu da göz önünde bulundurularak, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 18.09.2012 tarih ve 2012/2-168-1776 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden ve 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi halinde mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanması gerektiğinden, suç tarihi itibariyle sabıka kaydı bulunmayan ve bir daha suç işlemeyeceği kanaatiyle cezası ertelenen sanık hakkında yasal ve yeterli olmayan zarar karşılanmadığı gerekçesiyle CMK’nın 231. maddesinde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kabule göre de; TCK’nın 53/3. maddesine göre, mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen sanık hakkında aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde belirtilen sanığın kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.