Hukuk Genel Kurulu 2018/1066 E. , 2019/566 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 12. Hukuk Dairesince;
“Davacı vekilinin, 27.06.2018 tarihli duruşmaya gelmediği gibi mazerette bildirmediği, duruşmaya katılan davalı vekilinin ise davayı takip etmeyeceğini bildirdiği, bunun üzerine Dairemizce 27.06.2018 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davanın, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içinde yenilenmediği anlaşıldığından HMK’nun 150. maddesi uyarınca 27.09.2018 tarihi itibariyle davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda yazılı bulunan nedenlerle;
1-HMK’nun 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılan davanın 27.09.2018 tarihi itibariyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 55,20 TL başvurma harcı yerine 38,70 TL alınmış olduğundan, eksik kalan 16,50 TL başvurma harcı ile 74,80 TL maktu karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 91,30 TL’nin, peşin alınan 18.930,24 TL harçtan düşülerek, geriye kalan 18.838,94 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı yararına hesaplanan 3.300,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,”
Dair oy birliği ile verilen 09.10.2018 tarihli ve 2014/3 E., 2018/7 K. sayılı karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm belgelerin okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili tarafından Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/423 E., 2010/123 K. sayılı dosyasıyla dava dışı Mustafa Gök ve İsmail Pursin aleyhine tazminat davası açıldığını, yargılama sonucunda davanın kabulü ile 650.000TL’nin davalılardan tahsiline karar verildiğini ve Yargıtay denetiminden geçerek kararın onandığını, Ankara 3. İcra Dairesinin 2010/13030 E. sayılı dosyasıyla borçlular aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, borçlulardan Mustafa Gök’ün Pino Colada Yatırım Danışmanlık Gayrimenkul Emlak İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti.’ye ait Manavgat Taşağıl köyü 362-363 parsel sayılı taşınmazda 500.000,00TL’lik ipotek alacağının tespit edildiğini ve bu ipotek alacağı üzerine haciz konulduğunu, ipotek borçlusu şirkete İİK’nın 89. maddesine göre 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiğini, kıymet takdiri yapıldığı sırada ipotek borçlusu Pino Colada Yatırım Danışmanlık Gayrimenkul Emlak İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti.’nin muhtarlıktan aldığı sahte belge ile Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesine şikâyette bulunduğunu, mahkemenin 2013/359 E., 2013/375 K. sayılı kararı ile yapılan tebligatların iptal edildiğini, iptal kararına karşı temyiz yoluna başvurulduğunu, mahkemece verilen iptal kararına istinaden üçüncü kişilerin başvurusu üzerine hacizlerin kaldırıldığını, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 12.05.2014 tarihli ve 2014/12089 E., 2014/13945 K. sayılı kararı ile kararın bozulduğunu, bozma kararında, Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi gereğince daha önce tebligat yapılmamış olsa bile tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı belirtilerek haciz ihbarnamelerine ilişkin tebligatların usulüne uygun olduğuna karar verildiğini, bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda şikâyetin reddine karar verildiğini, ancak bu arada taşınmaz üçüncü şahıslara devredildiğinden ve Pino Colada Yatırım Danışmanlık Gayrimenkul Emlak İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti.’ye ait taşınmaz kalmadığından verilen kararın müvekkiline hiçbir yararının olmadığını, öte yandan Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/383 E., 2014/201 K. sayılı dosyasında tasarrufun iptali davası açıldığını ve borçlu Mustafa Gök tarafından hileli şekilde devredilen ve Sincan ilçesinde bulunan 964 parsel sayılı taşınmaz için ihtiyati tedbir kararı alındığını, mahkeme hâkiminin değişmesi sonucunda davanın reddine karar verilerek ihtiyati tedbirin kaldırıldığını, tedbirin kaldırılmasından sonra da taşınmazın üçüncü bir kişiye devredildiğini, HMK’nın 46/c maddesi gereğince farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı kararlar verildiğini ileri sürerek 1.109.017,36TL tazminatın 17.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Hazinesi vekili; dava konusu kararlar nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın hukuki dayanağının bulunmadığını, kararların yasal mevzuata uygun olarak verildiğini, yapılan işlemlerde kusur, kast ve hatanın bulunmadığını, HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların mevcut bulunmadığını, HMK’nın 48. maddesine göre dayanılan sorumluluk nedenlerine ilişkin delillerin açıkça gösterilmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İhbar olunan hâkim yargılamaya katılmamış ve beyanda bulunmamıştır.
Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 73. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkânı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. O hâlde duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir. Anılan hususların uygulanabilmesi için, her şeyden önce tarafların usulüne uygun davet edilmiş olmaları gerekmektedir.
Somut olayda 14.03.2018 tarihli celsede Özel Dairece “Davacı vekilinin mazeretinin kabulüne, duruşma günü uyap üzerinden öğrenmesine,” şeklinde karar verilmiş ve yeni duruşma günü 27.06.2018 tarihine bırakılmış, davacı vekili 27.06.2018 tarihli celseye katılmamış, davalı vekilinin de davayı takip etmediğini bildirmesi üzerine dosya işlemden kaldırılmış ve işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay içinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına dair hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı HMK"nın uygulama alanını adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP"ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği"nin 52. maddesi gereğince tebligat işlemleri 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliğe göre fiziki ya da elektronik ortamda yapılacaktır. Elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu"nun 7/A maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dâhil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde, duruşma gününün UYAP"tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmediği görülmektedir. O hâlde Özel Dairece davacı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, yeni duruşma gün ve saatinin davacı vekiline usulüne uygun davetiye ile bildirilmesi gerekmektedir.
Hâl böyle olunca; Yargıtay 12. Hukuk Dairesince davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen hükmün yukarıda belirtilen gerekçeler ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın BOZULMASINA, 16.05.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.