20. Hukuk Dairesi 2015/12289 E. , 2017/1738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, 06.03.2009 tarihli dilekçesiyle, ...köyünde bulunan, 469 parsel sayılı 43694,76 m² yüzölçümündeki taşınmazın tapu kütüğünün 09.08.2006 tarih, 6438 yevmiye ile ifraz-taksim nedeniyle kapatıldığını ve yerine 1815, 1816, 1817, 1818 ve 1819 parseller oluştuğunu, parsellerin kesinleşmiş ... kadastro sınırları içinde kaldığını, halen de 11970,00 m² yüzölçümündeki bölümünün eylemli ... olduğunu ileri sürerek, taşınmazların eylemli ... olan 11970 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile Hazine adına ... olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 24.12.2012 tarih ve 2012/14200 E. -2012/14875 K. sayılı ilamı ile “...Mahkemece, çekişmeli parselin kadastro tespitinin askı suretiyle ilanını takiben, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ve çekişmeli parselin kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü süreler geçmişse de, 14/03/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen "bu hüküm, iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ve 5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanuna eklenen geçici 10. maddesindeki (Bu Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12/5/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile iptal edildiği, gerekçeli iptal kararının 23 Temmuz 2011 tarihli ve 28003 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğine göre, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi, usul ve kanuna aykırıdır.
Ayrıca, 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanun “... Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına ... Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun” 26.04.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girmiş olduğundan, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi de gözönünde bulundurulmalıdır...” gereğine değinilerek bozulmuştur.
Bozma ilamına uyulmasının ardından mahkemece davacının, şartları oluşmayan tapu kaydı iptali ile Hazine adına ... olarak tapuya tescili davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen ... kadastro sınırları içinde kalan ve daha sonra 2/B madde uygulaması sonucu ... rejimi dışına çıkartılan, ancak eylemli ... olan taşınmazın tapusunun iptali ile tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1948 yılında yapılıp kesinleşen ... kadastrosu, 1744 sayılı Kanuna göre 28.06.1982 tarihinde ilanı yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulaması, 2896 sayılı Kanuna göre yapılıp 15/08/1985 tarihinde ilan edilmekle itirazsız kesinleşen 2/B madde uygulaması ile 3302 sayılı Kanuna göre yapılıp 04/09/1991 tarihinde ilan edilerek itirazsız kesinleşen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Tapulama çalışması 11.02.1970 tarihinde kesinleşmiştir.
1) Davacı Hazine vekilinin 1817, 1818 ve 1819 parsellere ilişkin temyiz itirazları bakımından;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, bu parsellerin tahdit dışında olduğu ve eylemli ... olmadığı belirlenerek hüküm kurulduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 1817, 1818 ve 1819 parseller bakımından onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Davacı Hazine vekilinin kısmen 2/B parsel olan 1815 ve 1816 parsellere ilişkin temyiz itirazları bakımından;
Mahkemece eksik inceleme ve birbiri ile çelişen bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulmuştur. Keşfe katılan ... bilirkişi kurulu dava konusu taşınmazların eylemli ... olmadığını raporlamasına rağmen, itiraz üzerine dosya üzerinden alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların eylemli ... olduğu belirtilmiştir. Mahkemece oluşan çelişkiyi gidermek üzere önceki bilirkişiler dışında halen... ve ... Bakanlığı (... ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman ... yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç mühendisden oluşacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte taşınmazların eylemli ... olup olmadığı saptanmalı; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazların dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli oluşulacak sonuca göre de davanın reddine değil 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesi gereğince davacının davasından vazgeçmiş sayılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda bir numaralı bentte gösterilen nedenler ile davacı Hazine vekilinin 1817, 1818 ve 1819 parsellere ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile bu parseller açısından hükmün ONANMASINA,
2) İki numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı Hazine vekilinin 1815 ve 1816 parsellere ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu parseller açısından BOZULMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 02/03/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.