12. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/8623 Karar No: 2012/27170
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012/8623 Esas 2012/27170 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2012/8623 E. , 2012/27170 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bakırköy 3. İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 28/12/2011 NUMARASI : 2011/1113-2011/1636
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine borçluların, takip konusu senedin alacaklı ile aralarında imzalanan 22.04.2010 tarihli sözleşme gereğince teminat amaçlı düzenlendiği, kambiyo senedi vasfı bulunmadığı, ayrıca sözleşmeye dayalı olarak daha önce takip yapılmış olması nedeni ile mükerrer takip olduğu, çek tazminatı ve komisyonundan aval verenin sorumlu olmadığı iddiaları ile yasal sürede icra mahkemesine başvurdukları anlaşılmıştır. Alacaklı vekili tarafından 26.12.2011 tarihinde verilen cevap dilekçesinde taraflar arasındaki sözleşmesinin varlığı kabul edilmiş, ancak senedin sözleşmede yazılı borcun ödemesi amacıyla alındığı ve vadesinde ödenmediğinden takibe konulduğu belirtilmiştir. Yine tarafların dosyaya sunmuş oldukları 22.04.2010 tarihli protokolün incelenmesinde de, tarafların 6.813.012,56 TL alacak bulunduğu konusunda mutabakata vardıkları, sözleşmede belirtilen vade ve tutarlarda ödeme yapılmak suretiyle borcun tasfiye edileceği, belirtilen vade ve taksit tutarlarında (takibe konu çekin de içerisinde bulunduğu) toplam 20 adet çekin keşide edilip teslim edileceği, çek tesliminin ödeme yapıldığı anlamında yorumlanmayacağı ve taksitler vadesinde ödenmez ise takibe geçildiğinde çeklerin teminat çeki olduğunun ileri sürülemeyeceği, tahsilde tekerrür olmama kaydı ile alacaklının her iki takibi birden yapabileceği konusunda anlaşmaya vardıkları görülmüştür. Somut olayda borçlular, itirazları konusunda protokol dışında da herhangi bir belge sunmamıştır. HGK"nun 14.3.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve yine 20.6.2001 tarih ve 2001112-496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Taraflar arasında düzenlenen 22.04.2010 tarihli protokolde dayanak senedin teminat olarak verildiğine dair bir kayıt bulunmamaktadır. Alacaklı vekilinin cevap dilekçesindeki açıklamaları ve yargılama süresince verdiği beyanları senedin teminat amaçlı alındığını kabul ettiği anlamına gelmediğinden mahkemece çekin teminat senedi olduğuna dair itirazın reddi ile borçluların diğer itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan mahkemece HMK.nun 266. maddesi gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi görüşünün alınmasına karar verilebilir. Ancak hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Bu nedenle değerlendirilmesi hakime ait olan hukuki konuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesi de doğru değildir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/09/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.