8. Hukuk Dairesi 2010/1935 E. , 2010/3676 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ...aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair ...Aile Mahkemesinden verilen 28.01.2010 gün ve 420/65 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili; tarafların 1985 yılında evlendiklerini, Almanya Schwetzingen Sulh ( Aile ) Mahkemesinin 07.02.2006 tarihinde kesinleşen kararı ile boşandıklarını, ... Aile Mahkemesinin 17.04.2007 tarihinde kesinleşen kararıyla Alman mahkemesinin boşanma kararının Türkiye"de tanındığını, davalı adına kayıtlı olan 385 ada 4 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiğini, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile % 50 payının vekil edeni adına tapuya tescilini istemiş, 10.11.2009 tarihli ıslah ile dava konusu arsanın ¼ payını ve bu payın karşılığı olan 38625 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 25.03.2009 ve 10.11.2009 tarihli dilekçelerle davanın iki kez ıslah edildiği, HUMK uyarınca davanın iki kez ıslahının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve 15000 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelere göre; tarafların 16.08.1985 tarihinde evlendikleri, evlendikleri tarihte her ikisinin de Türk vatandaşı oldukları, davacı ... tarafından, 2003 yılında yetkili Alman mahkemesinde boşanma davasının açıldığı, Schwetzingen Sulh ( Aile ) Mahkemesince verilen boşanma kararının 07.02.2006 tarihinde kesinleştiği, Ankara 11. Aile Mahkemesinin 17.04.2007 tarihinde kesinleşen kararıyla Alman mahkemesinin boşanma kararının Türkiye"de tanındığı anlaşılmıştır.
Dava konusu 385 ada 4 parsel sayılı taşınmaz, 22.07.1996 tarihinde satış suretiyle ve arsa vasfıyla davalı adına kayıtlı bulunmaktadır. Dava, 743 sayılı TMK. nun 170. maddesi uyarınca, mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde edinilen mala katkı payı alacağına ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu 385 ada 4 parsel sayılı taşınmazın evlilik birliği içinde, her iki tarafın ortak kazançlarıyla satın alındığını iddia ederek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile % 50 payının vekil edeni adına tapuya tescilini istemiş, 25.03.2009 tarihli dilekçeyle dava konusu taşınmazın ½ payının dava dışı olan davalının kardeşine ait olup taşınmazın geri kalan ½ payının yarısı olan ¼ payın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş ve dava değerini de 15000 YTL"ye yükselterek arttırılan 5000 YTL için tamamlama harcı yatırmış, 09.04.2009 tarihli yargılama oturumunda da davacı vekili imzasız beyanıyla " katkı alacağı olarak 10000 lira talep edilmiş ise de yazılı beyanda açıkladığı gibi, arsanın ¼"ünün karşılığı olan 15000 lira talep ettiğini, bu şekilde davasını düzelttiğini" beyan etmiştir. Daha sonra, 10.11.2009 hakim havale tarihli ıslah dilekçesiyle davacı vekili arsanın ¼ payını ve bu paya karşılık gelen bilirkişi tarafından belirlenen 38625 liranın davalıdan tahsilini ve eksik kalan 23625 liranın ıslah yoluyla daha önce yatırdıkları 15000 liraya dahil edilmesini istemiş ve aynı tarihte ıslah harcını yatırmıştır.
HUMK"nun 83.maddesine göre, "İki taraftan her biri usule müteallik olarak yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Aynı davada her taraf ancak bir kere ıslah hakkını kullanabilir." 151/ son maddeye göre de," Zabıtnamenin, şahitlerin ehlihibrenin ifadelerine ve iki tarafın ikrar ve sulh ve feragatına taalluk eden kısımları bunların huzurunda okunarak kendilerine imza ettirilir."
Mahkemece; 25.03.2009 hakim havale tarihli talep birinci ıslah olarak değerlendirilmiş ise de, davacı vekili bu dilekçesinde talebinin tescil davası olduğunu yenileyerek taşınmazın ¼ payında hak sahibi olduklarını, bu kısmın değerinin de 15000 lira olduğu için eksik yatırılan 5000 lira açısından harcı tamamlamak istediğini bildirmiş ve aynı tarihli makbuzla da 5000 liralık kısım için "tamamlama harcı"yatırmıştır. Davacının bu dilekçesinde, katkı payı ile ilgili bir talebi olmadığı gibi, ıslah harcı yatırılmadığı için, söz konusu talebinin dava dilekçesinin açıklanması ve tescil talebinde eksik yatırılan dava değerinin tamamlanmasına ilişkin bir talep olduğu değerlendirilmelidir. Davacı vekili, 09.04.2009 tarihli yargılama oturumunda; talebinin, dava konusu arsanın ¼ payının tescili ile bunun karşılığı olan 15000 lirayı istediklerini ve davasını bu şekilde düzelttiğini açıklamış ise de, bu beyanı davacı vekiline okunup, imzası alınmadığı için HUMK"nun 151/son maddesine uygun olmadığından bağlayıcı ve geçerli olmayıp, HUMK"nun 83. maddesi anlamında ıslah sayılmaz. Davacı vekilinin 10.11.2009 tarihli dilekçesinde usulüne uygun olarak ilk kez katkı payı talebinde bulunduğu ve bu talebini de 38625 lira olarak belirterek buna ilişkin ıslah harcını aynı tarihli makbuzla yatırdığı anlaşıldığına göre, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, usul ve kanuna uygun olan 10.11.2009 tarihli ıslah talebinin geçerli birinci ıslah olarak kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ikinci ıslah olduğu kabul edilerek karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarına gelince; her iki tarafın Almanya"da çalıştığı ve davacının dava konusu davalı adına kayıtlı bulunan 385 ada 4 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın satın alınmasında ¼ oranında katkıda buluduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; tarafların boşanmalarına ilişkin olan Schwetzingen Sulh (Aile) Mahkemesinin 07.02.2006 tarihinde kesinleşen kararında her iki tarafında emeklilik sigortası ödediği ve emekliliğe hak kazandığı yazılı bulunduğuna, taraf tanıklarının her iki tarafında Almanya da değişik işlerde çalıştıkları beyan edildiğine göre, davacı ve davalının çalışmalarına ilişkin maaş ve gelirlerini gösterir tüm belgelerin sunulması için taraflara süre ve imkan tanınması veya masraf verildiğinde mahkemece bizzat ilgili kurumlardan istenilerek getirtilip dosya arasına konulması, taraflara ait çalışmalarına ve gelirlerine ilişkin belgeler gözetilerek evlenme tarihinden taşınmazın edinildiği 22.07.1996 tarihine kadar tüm gelirlerinin ayrı ayrı toplanması, her birinin sosyal statüleri, konumları ve mesleki kariyerleri gözetilerek yapabilecekleri kişisel masraflarının ayrı ayrı hesaplanması, davalı ..."nın ayrıca, 743 sayılı TMK.nun 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek taşınmazın alındığı tarihe kadar yapabileceği evi geçindirme gideriyle kişisel giderinin olabilecek fazla harcama var ise, oran belirtilmek suretiyle hesaplanacak miktarının, davacı yönünden ise kişisel harcamalarının hesaplanıp toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşülmesi, her birinin bu durum karşısında yapabilecekleri tasarruf miktarlarının ayrı ayrı saptanması, tarafların toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranlarının belirlenmesi, bu katkı oranının dava konusu taşınmazın dava tarihindeki belirlenen gerçek değeriyle çarpılması sonucu davacının katkı payı alacağının saptanması, dosyanın bu haliyle konunun uzmanı bir hukukçu, bir muhasebeci veya mali müşavire verilerek tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, davacının faiz isteğinin olmadığının dikkate alınması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve istekleri halinde 17,15 TL peşin harcın temyiz eden davacıya, 204,00 TL peşin harcın da davalıya iadelerine 05.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.