9. Hukuk Dairesi 2014/29949 E. , 2015/630 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin iş yeri hekimi olarak 21/01/2013 günü davalı iş yerinde çalışmaya başladığını, işverenle aralarında 22/01/2013 günü belirsiz süreli iş sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin görevlerini her zaman layıkıyla yerine getirdiğini, müvekkilinin hastalanıp rapor alması üzerine hemen ertesi gün davalı işveren tarafından iş akdinin geçerli bir sebep olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek; müvekkilinin işe iadesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; öncelikle davacının kıdem süresinin 6 aydan az olduğundan davanın reddinin gerektiğini, davacının iş akdi devam etmekte iken kendisi ile yüz yüze görüşülerek durumun anlatıldığını ve iş akdinin feshinin bildirildiğini fakat davacının bunu kabullenmeyip iş yerini terk etmesi üzerine noterden ihtarname çekilmek durumunda kalındığını, davanın haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak, reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildirimin yapıldığı tarihte aynı işverene ait iş yeri veya iş yerlerinde fasılalı da olsa iş ilişkisine dayalı kıdeminin en az altı ay olması gerekir.
İşçinin 6 aylık kıdem hesabına deneme ve askıda kalan süreler de dahil edilir. Başka bir anlatımla bu hesapta fiili çalışma süreleri mutlak olarak aranmaz. Aynı Kanunun 66’ncı maddesinde belirtilen çalışma süresinden sayılan haller altı aylık kıdemin sayılmasında dikkate alınacaktır. İşçinin feshe karşı koruyan hükümlerden yararlanabilmesi için, altı aylık kıdem süresini aynı işveren nezdinde iş sözleşmesine dayanan iş ilişkisi içerisinde geçirmiş olması zorunludur.
Kanunda kıdemin esas alındığı haklarda, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izinlerde kıdem başlangıcı için, iş sözleşmesinin yapıldığı tarih değil; işçinin eylemli olarak işe başladığı tarih göz önünde tutulduğu için iş güvencesine ilişkin kıdemin başlangıcında da işe başlama tarihinin dikkate alınması uygun olacaktır. İşverenin işi kabulde temerrüde düşmesi veya işçinin hastalanması, kıdem süresinin başlangıcını engellemez, kıdem işlemeye başlar. Ancak, işçi, kusuruyla işe geç başlarsa, fiilen işe başladığı tarih, altı aylık sürenin başlangıcı olarak kabul edilmelidir.
Kanun altı aylık kıdemi olan işçilerin iş güvencesinden yararlanacaklarını öngördüğüne göre, bu sürenin fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarihte doldurulmuş olması şarttır. Sürenin bildirim önelleri sonunda dolacak olması, güvenceden yararlanabilmek için yeterli değildir. Dairemizin uygulaması bu yöndedir. (05.05.2008 gün ve 2007/33471Esas, 2008/11128 Karar sayılı ilamımız).
Somut olayda, fesih bildiriminin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği ile davacının davalı nezdinde hangi tarihte işe başladığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı, davalıya ait iş yerinde 21.01.2013 tarihinde çalışmaya başladığını ve iş akdinin feshedildiğinin 23.07.2013 tarihinde kendisine bildirildiğini iddia ederek 6 aylık kıdemi bulunduğunu ileri sürmektedir. Çalışma olgusunu ispat yükü işçiye aittir. Her ne kadar davacı 21.01.2013 tarihinde davalı nezdinde çalışmaya başladığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispat edemediğinden, resmi kayıtlardaki 23.01.2013 tarihinde işe başladığının kabulü gerekir.
Ayrıca davacı iş akdinin feshedildiğinin kendisine 23.01.2013 tarihinde tebliğ edildiğini ileri sürmüş ise de, Beyoğlu 11. Noterliği"nin 07.02.2014 tarihli yazısında ihtarnamenin memur vasıtası ile tebliğe çıkarıldığı fakat davacının tebligatı almaktan imtina ettiği belirtilmiş olup, tebligat parçası üzerinde davacının 19.07.2013 tarihinde tebligatı almaktan imtina ettiği şerhi düşülüp başkatip tarafından imzalanmıştır.
Dolayısı ile davalı işveren nezdinde 23.01.2013-19.07.2013 tarihleri arasında çalıştığı anlaşılan davacının kıdeminin 6 aydan az olduğu ve İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca iş güvencesi kapsamında kalmadığı dikkate alınmaksızın davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile kabulü bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 188.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak, 15.01.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.