10. Hukuk Dairesi 2019/2379 E. , 2019/6347 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin tüm, diğer davalı ...’nın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, rücuen tazminat istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir.
506 sayılı Yasanın 9. maddesi - (Değişik : 25.08.1999 - 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) “İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür.” düzenlemesini öngörmektedir.
Anılan Yasanın 10. maddesine göre ise, 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir. Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447sayılı Kanunun 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10. maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
Öte yandan, Mahkemece, 9 ve 10. madde şartlarının gerçekleştiği kanaatine varıldığı takdirde, 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.03.1995 T., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “...Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme...” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu"nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, en az % 50 oranında indirim yapılarak, işverenin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece, dosya içine alınan 02.05.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, dosya içeriğinden, kazalının işe giriş bildirgesinin Kurum’a süresinde ibraz edilmediğine yönelik bir hususun bulunmadığını belirterek takdiri mahkemeye bırakmak suretiyle yukarıda yazılı yasal düzenlemeler dikkate alınıp kazalının işe girişinin süresinde Kurum’a ibraz edilmediği varsayımı ile düzenlenen rapora itibar edilerek mahkemece, %75 kusur üzerinden hüküm kurulmuş ise de, dosya mevcudiyeti incelendiğinde, Kurum İnceleme Raporu’nda ve dava dilekçesinde aksi bir tespitin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davalı işverenin %50 kusur karşılığı olarak Kurum alacağının belirlenmesi gerekirken 506 sayılı Yasanın 10. maddesi gözetilerek %75 üzerinden alacağın belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının, tamamen silinerek yerine "
1-Davanın kısmen kabulü; 8.656,78TL peşin sermaye değerli gelirin onay tarihinden, 617,63 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme tarihinden, 859,50 TL hastane masrafının masraf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı kuruma verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Davacı Kurum tarafından yapılan 153,00 TL tebligat gideri, 134,45 TL müzekkere ve posta gideri, 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 937,45 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre takdir edilip hesaplanan 625,00 TL"nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Alınması gereken 35,90 TL başvurma harcı, 692,18 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-A.A.Ü.T. gereğince takdir edilip hesaplanan 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-A.A.Ü.T. gereğince takdir edilip hesaplanan 2.180,00 TLavukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine " ibarelerinin yazılmasına, kısa kararın da bu şekilde düzeltilmesine ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 23/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.