20. Hukuk Dairesi 2017/6105 E. , 2020/467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... beldesi, Eskiyol mevkiinde bulunan ve 480 ve 481 parsellere bitişik taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre taşınmazın adlına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine (A) ile gösterilen 9434,27 m2 kısmın orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20/02/2012 gün ve 2011/13610 E.- 2012/2286 K. sayılı ilamıyla bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle"" Davacı dava dilekçesinde 480 ve 481 parsel sayılı taşınmazlara bitişik olan taşınmaza ilişkin dava açmış olduğu halde dosyada mevcut 1. keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmaz 480 ve 481 parsellerin çok uzağında gözükmekte olup 2. keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda ise 480 ve 481 parseller hiç gösterilmemiş olup dava konusu taşınmazın orijinal kadastro paftası üzerinde yeri de gösterilmemiştir. Dosyada mevcut 26.09.2007 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli tahdit haritası ile irtibatlı kroki ile 13.11.2009 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli tahdit haritası ile irtibatlı krokide dava konusu taşınmazın yerleri farklı farklı yerlerde gösterilmiş olup her iki bilirkişi raporu birbiri ile çelişkilidir. Çelişkili bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamayacağı gibi; orijinal kadastro paftasında 480 ve 481 parsellerin güneyinde 1424 ve 1426 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu anlaşılmakta olup bu parsellere ait tapu kayıtları da getirtilmemiştir.
Mahkemece öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yeri gösterir orijinal kadastro paftası ile 1424 ve 1426 parsellere ait tapu kayıtları ile bu kayıtların ne şekilde oluştukları araştırılarak buna ilişkin belgeler getirtildikten sonra yörede 5831 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun Ek -4. maddesi gereğince kadastro yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, yapılmış ise buna ilişkin kadastro paftası da getirtilmeli ve mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 sayılı orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması
Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6, 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, eğer yörede 5831 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun Ek -4. maddesi gereğince kadastro tespiti yapılmış ise çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerin parsel numarası alıp almadığı araştırılmalı ve almış ise bu parsele ait kadastro tespit tutanağı getirtilmeli ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir."" gereğine değinilmiştir.
Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde mahkemece, davacıların davasının reddine, asli müdahil Orman Yönetiminin davasının kabulüne, teknik bilirkişiler ... tarafından düzenlenen 15/12/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunun ve ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 11.406,37 m2"lik kısmın orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline, davacıların bu bölüme olan müdahalesinin men"ine karar verilmiş, hüküm davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1949 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan orman tahdidi ile 17.03.1987 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak yapılan keşif sonucu alınan 15.12.2014 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre, orman tahdit haritasının, kadastro paftasının ve eski tarihli memleket haritaları ile hava fotoğrafının uygulanması sonucu, dava konusu taşınmazın (A) ve (B) harfiyle gösterilen bölümlerinin 1949 yılında kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığı, (B) harfli bölümün 1987 yılında kesinleşen aplikasyon ve 2/B çalışmasında 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirdiğinden Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, orman sayılan yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı, (C) harfli bölümün ise ziraat bilirkişi raporuna göre davacılar lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 05/02/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.