"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "zilyetlik nedeniyle tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ula Asliye Hukuk Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 11.10.2005 gün ve 2005/68-185 sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 2.2.2006 gün ve 2006/15-525 sayılı ilamı ile, (...Davacı, mevkii ve sınırlarını açıkladığı taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin zilliyetlikle kazanılacak yerlerden bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, "11.07.2005 günlü yargılama oturumuna davacının gelmediğini, Hazine vekilinin ise, davayı kabul etmeyeceklerini açıkladığını, 28.07.2005 tarihli dilekçeleriyle Hazine vekilinin işlemden kaldırılan dava dosyasının yenilenmesini istediğini, ancak bu isteğin TMK.nun 2.maddesinde açıklanan iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığını gerekçe göstermek suretiyle Hazinenin yenileme isteminin reddine, işlemden kaldırılan davanın HUMK.nun 409/5.maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi" üzerine; hüküm, Hazine vekili tarafından yenileme isteğinin kabul edilmesi gerektiği görüşüyle temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan tescil davasıdır.
Davacı, 11.07.2005 günlü yargılama oturumuna gelmemiş ve Hazine vekili de davayı takip etmeyeceklerini bildirmesi üzerine, HUMK.nun 409.maddesi gereğince dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. İşlemden kaldırılan bir dava HUMK.nun 409/2.fıkrası uyarınca bir ay içinde harç yatırmak suretiyle yenilenebilir. Üç ay geçtikten sonra ise, HUMK.nun 409/5.fıkrası gereğince açılmamış sayılmasına karar verilir. Davalı Hazine vekili, önce davayı takip etmeyeceğini bildirmiş, bundan 16 gün sonra yani 28.07.2005 tarihinde verdiği dilekçe ile davanın yenilenmesini ve yenilenecek davayı takip edeceklerini bildirmiştir. Somut olayda, davanın yenilenmesinde Hazinenin yararı olduğu açıktır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/J maddesi gereğince Hazine harçtan bağışık olup, davayı harçsız yenilemesi mümkündür.
Kaldı ki, Hazine vekili ilk bir ay içinde davanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur. HUMK.nun 409.maddesinin açık ve amir hükmü ile kamu yararı gözönünde tutularak yenileme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yasal dayanağı bulunmayan bir gerekçeyle bu isteğin reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Mahkemece, ileri sürüldüğü gibi somut olayda hakkın kötüye kullanılması yada iyi niyet kurallarına aykırılık da söz konusu değildir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Hazine vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenine dayalı olarak TMK.713/1 maddesine ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17.maddesine dayalı tescil istemine ilişkindir.
Davacı, zilyetlik, imar ihya ve harici satın almaya dayalı olarak dava konusu dört parça taşınmazın adına tapuya tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuş, diğer davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece keşif yapılmıştır. Keşiften sonraki 11.7.2005 tarihli oturuma davacı taraf katılmamıştır.
Bilirkişi raporlarının da sunulmadığı bu oturumda, davalılar Hazine vekili ve Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi; "davacı tarafından takip edilmeyen davayı kendilerinin de takip etmediklerini" bildirmişlerdir. Mahkemece; "taraflarca takip edilmeyen dosyanın HUMK. 409.maddesi uyarınca işlemden kaldırılmasına" karar verilmiştir.
Hazine vekili mahkemeye verdiği 28.7.2005 tarihli dilekçe ile; işlemden kaldırılan dosyanın yenilerek, yeniden duruşma günü tayin edilmesini talep etmiştir. Mahkemece; aynı tarihte alınan ara kararı ile; "katıldığı oturumda davayı takip etmeyeceğini bildiren tarafın dosyanın yenilenmesini isteme hakkının bulunmadığı" açıklanarak talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkeme, 11.10.2005 tarihinde, aynı gerekçeleri açıklayarak, davalı Hazinenin yenileme istemini ret etmiş ve davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir.
Özel Dairece, Hazinenin HUMK. m.409"un açık ve amir hükmü gereğince yenileme isteğinde bulunma hakkı bulunduğu açıklanarak kararın bozulması üzerine, yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir.
Adil yargılanma ve dinlenilme hakkının bir gereği olarak hakim, taraflara duruşmalarda hazır bulunmak, iddia ve savunmalarını bildirmek için imkan vermeli, tarafları usulüne uygun bir biçimde duruşmaya davet etmelidir. Fakat tarafların kendilerine tanınan bu imkana rağmen, duruşmaya gelmek zorunluluğu yoktur. Hukuk davalarında duruşmaya gelmemenin müeyyidesi, dava dosyasının işlemden kaldırılması (HUMK. m.409) veya yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilmesidir (HUMK.m.213, 377).
Öncelikle iki taraf da duruşmaya gelmezse, dava dosyası işlemden kaldırılır. Taraflardan yalnız biri duruşmaya gelir, diğer taraf gelmez ve gelen taraf davayı takip etmeyeceğini bildirirse, dava dosyası yine işlemden kaldırılır(HUMK. m.409).
İkinci olarak, taraflardan yalnız biri duruşmaya gelir ve davayı takip edeceğini bildirirse, davaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir.
Bu şekilde işlemden kaldırılan dosya üç ay daha derdest olmaya devam eder. İlk bir ay içinde dava harç yatırılmaksızın, sonraki iki ay içinde harç yatırılarak tarafların birinin başvurusu ile yenilenebilir(HUMK. m.409).HUMK. 409/3. maddesinde "…
….tarafların birinin başvurusu üzerine yenilenebilir" hükmünü içermektedir.
Kanunun açık ifadesi karşısında taraflardan her birinin yenileme talebinde bulunabileceği konusunda bir duraksamanın bulunmaması gerekir.
Gerek kanunda, gerek öğretide ve uygulamada davanın yenilenmesi için; taraflardan birinin dilekçe ile; bir ay içinde harç yatırmadan, sonraki iki ay içinde harç yatırarak toplam üç ay içinde mahkemeye başvurup, davetiye masrafını yatırması dışında herhangi başka bir koşul öngörülmemiştir.
Bununla birlikte, mahkemeden yapılan her talepte olduğu gibi, yenilenme talebinde bulunulabilmesi için, hukuki yararın bulunması bir zorunluluktur.
Bu ilkelerin ışığında somut olaya bakıldığında, davacı 11.7.2005 tarihli oturuma katılmamış, davalı Hazine vekili ise henüz bilirkişi raporlarının da sunulmadığı bu oturumda, davayı kendilerinin de takip etmeyeceğini bildirmiş ve mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Hazine vekili, bir aylık yenileme süresi içinde 28.7.2005 tarihli dilekçe ile dosyanın yenilenmesi talebinde bulunmuş, mahkemece aynı tarihte alınan ara karar ile istem reddedilmiş, daha sonra da 11.10.2005 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Kaldı ki, Hazine 392 sayılı Harçlar Kanunu"nun 13/j maddesi uyarınca harçtan bağışıktır.
Yukarıda açıklanan şekilde davalı Hazinenin dosyanın yenilenmesi talebinde bulunabileceği, dosyanın işlemden kaldırılmasından sonra mahkemeye sunulan bilirkişi raporlarının davacı aleyhine ve davalı Hazine lehine olduğu, bu durumda Hazinenin davaya devam edilip kendi lehine bir karar verilmesini sağlamada hiç kuşkusuz hukuki yararı bulunduğu açıktır.
Hal böyle olunca;
Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.