15. Hukuk Dairesi 2012/1705 E. , 2012/6986 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 27.240,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ve fazlaya ilişkin istemin reddine ilişkin verilen önceki karar, tarafların temyiz itirazlarının incelenmesi sonucu, Dairemizin 2009/3026 Esas ve 2010/4179 Karar sayılı ilâmı ile taraflar yararına bozulmuş ve mahkemece de bozma ilâmına uyulmuştur.
Bozma ilâmında; sözleşme konusu inşaat ile ilgili inşaat ruhsatının kim tarafından alındığının araştırılması, yüklenicinin işin başlangıcında koruma kurulu konusunda uyarı görevini yerine getirip getirmediğinin araştırılıp, inşaata ruhsatsız başlanmış ise koruma kurulu kararına aykırı imalâtın bedeli düşülerek ve sözleşmede kararlaştırılan iş bedelinin götürü bedel olduğu gözetilerek, yüklenicinin sözleşme konusu iş sebebiyle hakettiği alacağının yapılan işin fiziki oranına göre; sözleşme dışı yasal bir imalât yapılmışsa bu işin bedelinin de yapıldığı tarihteki mahalli rayiçlere göre bedelinin saptanarak, yapılan ödemelerin de mahsubu ile davacı alacağı var ise temerrüt tarihi de araştırılarak davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır. Mahkemece bozma ilâmına uyulduğu halde sadece sözleşme konusu işin yapı ruhsatını gerektirmeyen işlerden olduğu araştırılmış; 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 357. maddesi hükmü gereğince “genel ihbar yükümlülüğünü” yerine getirmediği belirlenmiş; ancak, bozmada öngörülen diğer hususlarda araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Oysa, mahkemece bozma ilâmına uyulması durumunda; bozma ilâmında yapılması öngörülen tüm yargısal işlemlerin yapılması zorunludur. Çünkü, bozma ilâmına uyulmuş olmakla tarafların yararına usuli kazanılmış hak oluşur.
Yanlar arasında adi yazılı şekilde 12.10.2005 tarihli sözleşme yapılmıştır. Bu sözleşme, 818 Sayılı BK’nın 355. maddesi hükmünde tanımı yapılan bir eser sözleşmesidir. Davacı, yüklenici; davalı ise iş sahibidir. Sözleşmenin konusu 3. maddesi hükmünde “... Merkez Eski Ticaret Lisesi (Kurtuluş İlköğretim Okulu) Ek Binaları Basit Onarım İşi” olarak tanımlanmıştır. Sözleşmenin bedeli ise; 4. maddesi hükmünde KDV dahil 248.000,00 TL tutarında ve “götürü” olarak kararlaştırılmıştır.
818 Sayılı BK’nın 365/I. maddesi gereğince; iş bedeli, götürü olarak kararlaştırılmış ise, yüklenici, eseri kararlaştırılan fiyata yapmak zorundadır; iş önceden tahmin edilenden daha çok çalışmayı ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici bedelin artırılmasını isteyemez. Yüklenici tarafından yapılan ve bedeli götürü olan sözleşme konusu işlerden ötürü hakedilen iş bedelinin; mahkemece uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulu aracılığıyla gerektiğinde yerinde keşif yapılarak, yüklenici tarafından yapılan işin varsa nefaset farkları da düşülerek tüm işe oranının saptanması, bu oranın götürü bedele uygulanması ve çıkan bu miktardan iş sahibinin ödediği miktar da düşülerek belirlenmesi gerekir. Yüklenici tarafından sözleşme dışı iş yapılmışsa, bu nitelikteki işlerin bedeli ise, BK’nın 410 ve izleyen maddeleri hükümleri ve “vekâletsiz iş görme kuralları” gereğince gerektiğinde yerinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi veya bilirkişi kurulu aracılığıyla yaptırılacak inceleme sonucu yapıldığı yıl serbest piyasa rayiçlerine göre mahkemece belirlenir. Oysa; mahkemece, hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun yukarıda açıklanan yasal yöntemlere uygun olmadığı açıklıkla anlaşılmaktadır.
Davacı vekilince, dava 12.11.2007 tarihinde “ıslah” yolu ile dava konusu artırılmış olduğu halde, mahkemece yapılan ıslah gözetilmediği gibi; bozma ilâmında vurgulandığı halde davalının borçlu temerrüdüne düştüğü tarih araştırılmadan dava tarihinden itibaren davası kabul edilen alacağa temerrüt faizi uygulanması da kabul şekli bakımından doğru olmamıştır.
Diğer yandan, davacı yüklenicinin alacağını dava dışı 3. kişiye temlik etmiş olduğu davalı tarafından savunulmasına karşın mahkemece, bu hususlar da incelenmemiştir.
Açıklanan sebeplerle karar bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle tarafların temyiz itirazlarının kabulüne ve kararın taraflar yararına BOZULAMSINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 08.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.