23. Hukuk Dairesi 2015/965 E. , 2015/1313 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ve davalının eşi ... ile dava dışı ..."in daha önce kooperatif üyesi iken, üyelik vecibelerini ihlâl etmeleri nedeniyle ortaklıktan çıkartıldığını, daha sonra kooperatif yetkilileri ile davalı, davalının eşi ... ve ... arasında 13, 32 ve 33 nolu konutlara isabet eden 70.000,00 TL tutarındaki ortaklık payının ödenmesi koşuluyla kooperatife yeniden üye kaydedilmeleri ve bu konutların adlarına tahsis edilmesi yolunda 02.03.2009 tarihli Sulh ve İbra Protokolü düzenlendiğini, 2008 yılı olağan genel kurulunda bu protokolün genel kurulun onayından geçtiğini, 03.04.2009 tarihinde davalı ile davalının eşi ... ve davacı kooperatif arasında ilk protokole ikinci ek protokol yapıldığını, bu protokolde dava dışı ...’e isabet eden konutu da davalının almayı üstlendiğini, bu protokole göre 70.000,00 TL bedelden; 20.000,00 TL"nin 17.04.2009 tarihinde, geri kalan 50.000,00 TL"nin, 05.05.2009 tarihinden başlamak üzere her ay 3.000,00 TL taksitler halinde 15 ay süreyle, bakiye 5.000,00 TL"nin ise 05.08.2010 tarihinde ödeneceğini, davalı ve dava dışı Gülten Karagöz’ün ödemeyi zamanında yapmadığını, parça parça bugüne kadar 25.156,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin iyiniyetle hareket ederek 32 ve 33 nolu konutların tapusunu davalıya devrettiğini, ödenmeyen kısmın ve faizin ihtarnameyle talep edildiğini, davalının cevabi ihtarnamesinde kooperatiften alacağı olduğunu söyleyerek takas yoluna gitmek istediğini bildirdiğini ileri sürerek, 28.509,00 TL anapara ve 3.792,00 TL faiz olmak üzere toplam 32.301,00 TL"nin işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu ihtilafın; çok önceye sirayet eden ve bir çok davaya konu bir ihtilaf olduğunu, kooperatifin bir dönem önceki yöneticilerinin müvekkili ve ailesine yoğun bir husumet beslediğini, 22.03.2009 tarihinde yapılan genel kurulda, taraflar arasında düzenlenen 02.03.2009 tarihli sulh ve ibra protokolünün görüşüldüğünü ve kısmi ödemeler ile tapu devri hususlarının kayıt altına alındığını, davacı kooperatif yönetiminin 01.08.2007 ve 02.08.2007 tarihli kararlarıyla ..., ... ve ...’in üyeliklerinin yeniden kabulüne, bu tarih itibariyle doğmuş ve doğacak borçlarının kalmadığına, tapuların kendilerine verilmesine karar verdiğini, ancak tapuların devri söz konusu olduğunda yönetim kurulu üyelerinin söz konusu kararlardaki imzalarını inkâr ettiğini, bu esnada kooperatif yönetiminin el değiştirdiğini, davaya konu sulh ve ibra protokolünün tarafı olan kooperatifin yeni yöneticilerinin, yukarıda bahsi geçen kararlar hakkında ihtilaf bulunduğunu, eğer uzlaşma olacaksa bunların yok sayılması gerektiğini dile getirdiğini, müvekkilinin, tanınmayan bir önceki yönetim kararları, icra tehdidi ve hakkında açılan ceza davasının tazyiki altında yeni bir protokol imzalamak durumunda kaldığını, ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2008/1478 E. sayılı davasının müvekkilinin beraati ile neticelendiğini ve kesinleştiğini, bu durumda davacı kooperatifin müvekkilinin borcu kalmadığına ilişkin 02.08.2007 tarihli karar altındaki imzaların yetkililere ait bulunduğunun
tescil edildiğini, müvekkilinin, davacı kooperatife borcu değil, alacağının olduğunu, taraflar arasındaki yazışmalarda müvekkilinin, kooperatifin bir kısım ortağına arsa payı rayiç bedellerini ödediğine ilişkin kararları bulunduğunun ileri sürüldüğünü, kooperatifin müvekkili ile aynı hak ve yükümlülükleri haiz ... ve ... isimli ortakları bulunduğunu, ...’nın kooperatif arazisinin 38/1000 hissesine, ... ise 26/1000 hissesine sahip olduğunu, nitekim müvekkilinin de dahil diğer ortakların da belirli hisse paylarının mevcut olduğunu, kooperatifin 11.06.2006 tarihli olağan genel kurulunda, söz konusu iki ortağa ait arsa paylarının satın alınmasına ve bedellerinin ödenmesine karar verildiğini, ... payı 15.000,00 TL, ...payının maksimum 15.000,00 TL karşılığı satın alındığını, müvekkilin ihtarnamesinde bahsettiği arsa payı alacağının bundan ibaret olduğunu, davacı kooperatifin bugüne kadar hiçbir ortağından gecikme faizi talep etmediğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının kooperatif üyesi iken 17.01.2002 tarihli yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan ihraç edildiği, yönetim kurulu ile davalı ve dava dışı ...ve ... arasında 02.03.2009 tarihli sulh ve ibra protokolü ile 03.04.2009 tarihli ek protokoller tanzim edilerek davalının yeniden ortak olmasına karar verildiği, kooperatifin açılış ve kapanış bilanço kayıtlarına göre davalının 30.410,23 TL borcunun olduğu, dava dilekçesinde ise kalan miktarın 28.509,00 TL olduğunun bildirildiği, davalının 3 konut için 70.000,00 TL ödeme yapması karşılığında davacı kooperatifle anlaşma yapıldığı, davalıya tahsis ve tescil edilen 32 ve 33 nolu 2 konut daire için davalıya isabet eden borç miktarının, 2x70.000,00 / 3 = 46.666.66 TL olduğu, davacının dava dilekçesinde 25.156,00 TL ödeme yapıldığını kabul ettiği, davacının, 32 ve 33 nolu konut nedeniyle davalı ...’den, (46.666,00 - 25.156,00) = 21.510,00 TL alacağının bulunduğunun kabulü gerektiği, davalı vekilinin, davacı kooperatifin daha önceki tarihlerde bazı kooperatif üyelerine arsa payı adı altında üye başına 15.000,00 TL ödeme yaptığı, bugünkü tarih itibariyle iki arsa payı rayiç bedelinin 50.000,00 TL olduğu, bu miktarın, borcundan mahsup ve takas edilmesi gerektiği yolundaki savunmasının yerinde olmadığı dava dışı iki kooperatif üyesinin ortaklık sıfatı nedeniyle hisselerine düşen miktar için değil, münhasıran tapuda malik olması nedeniyle hisselerine düşen miktarın kooperatifçe satın alındığı hususunun açıkça anlaşıldığı, bunun tersi olsa bile, yani davalının, ortaklık sıfatıyla hissesine düşen miktarın rayiç değerine göre alacağını isteyebileceği hususu kabul edilse bile bu hususun ayrı bir tespit ve dava konusu olup, huzurdaki davada, takas ve mahsubunu talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 21.510,00 TL asıl alacak, 1.970,95 TL işlemiş faizin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.