12. Ceza Dairesi 2019/3699 E. , 2019/7220 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Gizliliğin ihlali
Hüküm : TCK"nın 285/1, 62/1, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Gizliliğin ihlali suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, incelenen dosya kapsamına göre;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.11.2010 tarihli ve 2010/7-191-227 saylı kararında vurgulandığı üzere; hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkeme tarafından sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 326 ve 5271 sayılı CMK"nın 307/2. maddeleri uyarınca zorunludur. Savunma hakkının sınırlandırılamayacağı ilkesine dayanan bu zorunluluk uyarınca, sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğuracak olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki kanıtlarını sunma olanağı tanınmalıdır.
İncelenen dosyada, sanık hakkında gizliliğin ihlali suçundan kurulan 17.11.2015 tarihli beraat hükmünün, katılan vekilinin temyiz istemi üzerine, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 10.06.2016 tarihli, 2016/2535 esas, 2016/4547 karar sayılı bozma ilamı ile; “…Gerek ‘Büyük patron’ gerekse ‘..."in vakfına rüşvet teslimatı’ başlıklı haber içeriğinin, suç tarihinden önce kamuoyuna mal olacak ve büyük kitlelere ulaşacak şekilde medya kuruluşlarında yayımlanmak suretiyle aleniyet kazanıp kazanmadığının araştırıldıktan sonra sonucuna göre hukuki durumun takdir ve tayini gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle sanıkların beraatine karar verilmesi...” nedenine dayalı olarak bozulduğu ve bozmaya uyulmasına karar verildiği halde, bozmanın sanık aleyhine olması karşısında, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 326/2. maddesine göre sanığın bozma ilamına karşı diyeceklerinin tespiti gerekirken, sanığa duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilmesi ve sanık müdafiinin beyanının alınması ile yetinilerek karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarihli, 2008/11-250-2009/13 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedenini oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce değerlendirilmesi gerektiği; ayrıca, CMK"nın 231. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün, sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceğinden, hükmedilen hapis cezasının TCK"nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin düzenlemeye göre daha lehe olduğu nazara alınıp, sübutu kabul edilen suçtan dolayı maddi bir zararın tespit edilmemesi ve sanığın da hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını talep etmiş olması karşısında, sanığa ait dosyada mevcut 16.04.2014 tarihli adli sicil ve arşiv kaydı sorgulamasına ilişkin belgede hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar bulunmakta olup, sübutu kabul edilen suçun 28.06.2014 tarihinden önce işlenmiş olması nedeniyle 28.06.2014 tarihinden önce işlenen suçlar açısından 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesi ile değişik CMK"nın 231/8. madde ve fıkrasının 2. cümlesinin uygulanamayacağı ve daha önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların yargılama konusu suçla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği göz önünde bulundurularak, mahkemece yeniden suç işlemeyeceği kanaatine ulaşıldığına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemenin uygulanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemenin uygulanmama gerekçesi yazılmaksızın, sanık hakkında tayin olunan hapis cezasının ertelenmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 12.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.