10. Hukuk Dairesi 2017/2435 E. , 2019/6326 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Dava, yersiz ödendiği tespit edilen ölüm aylıklarının hak sahibi konumunda yer alan davalıdan tahsili amacıyla icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum vekili, davalının denetmen raporu ile eşinden muvazalı olarak boşandığının tespit edilmesi üzerine, babasından bağlanan yetim aylığının kesildiğini ve tarafına ödenen 01/11/2008 - 31/10/2010 dönemine dair 18.343,87 TL yersiz ödemenin faizi ile birlikte tahsili için Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2013/5828 sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline ve takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle davalının %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili; açılan davayı kabul etmediklerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, ceza dosyasında davalı ve boşandığı eşinin dolandırıcılık suçundan yargılandıkları, yargılama aşamasında Sosyal Güvenlik Denetmenleri tarafından araştırma yapılan adresteki konutun 2002 yılında davalı tarafından satın alındığı, davalının kızı ile oturduğu, boşandığı eşinin de zaman zaman adrese geldiği, boşanmanın maaş bağlanmasını sağlamaya yönelik olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesi ile beraat kararı verildiği, davalının 10.01.1997 tarihinde boşandığı eşi ile 04/10/2010 tarihinde yeniden evlendiği, sosyal güvenlik denetmenleri tarafından yapılan araştırmada davalının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edildiği, tespitin dayanağı olan kişilerin beyanlarında davalı ve boşandığı eşinin 2010 yılından itibaren sürekli birlikte yaşadıkları şeklinde olduğu, soruşturmanın 2011 yılında yapıldığı, 2010 yılından itibaren davalı ve boşandığı eşinin yeniden evlendikleri, tanıkların duruşmadaki beyanlarının yeniden evlenmeden önce davalının boşandığı eşi ile sürekli yaşadığını kanıtlar nitelikte olmadığı, kaldı ki davalı tanıkları davalının boşandıktan sonra eşi ile birlikte yaşadığını beyan ettikleri, tanık anlatımlarına göre ve özellikle denetimin yapıldığı tarihin davalı evlendikten sonraki tarih olması da nazara alındığında, davalının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığına dair tam kanaat oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı Kurum vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalının boşanmış olduğu eşi ile yeniden evlendiği ve evlendiği eşi ile evlenme tarihine kadar birlikte yaşadığının sabit olduğu, tanıklardan ..."ın davalı ile boşandığı eşinin aynı adreste birlikte yaşadığını beyan ettiği, tanıklardan Süleyman ... ise davalının evlenme tarihi olan 2010 yılından önce aynı apartmanda yaşadıklarını ve davalı ve boşandığı eşinin 2009 yılında kendisine misafirliğe geldiğini,davalının boşandığı eşi ile yaşadığını gördüğünü, hatta evli olmadıklarından hiç şüphelenmediği için evli olup olmadıklarını hiç sormadığını beyan ettiği, bu ifadenin 2009 yılından önce de birlikte yaşanıldığını kanıtlar nitelikte bulunduğu, ayrıca dava dosyasında yer alan Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan araştırma incelendiğinde çevre araştırmasında davalı ve boşandığı eşinin 2005 yılından bu yana birlikte yaşadıklarının yazılı olduğu, dolayısıyla hem emniyet araştırması hem de tanık beyanları davalının yetim aylığı alabilmek için muvazaalı boşandığını kanıtlar nitelikte olduğu, duruşmada dinlenen Kurum denetmenin de tutanak içeriğinin doğru olduğunu kabul ettiğini beyanla ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi istenilmiştir.
B-BAM KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince, "tüm dosya kapsamından, özellikle 1991 yılında davalının babasının vefat ettiği, 1996 yılında boşanmanın gerçekleştiği, 2000 yılında ise aylık bağlama talebinde bulunulduğu, sosyal güvenlik denetmeni raporunun davalı ile eski eşinin yeniden evlenmelerinden (04.10.2000) sonra düzenlendiği, rapora dayanak tutanak mümzilerinden ..."ın mahkemedeki beyanında, davalı ile eşinin sürekli birlikte 2010 yada 2011 başında yaşamaya başladıklarını belirtmesi, evin 2002"de davalı tarafından alınması, su kaydının üzerinde olması gözetildiğinde, davacının 5510 sayılı Kanunun 56. Maddesi kapsamındaki düzenlemede öngörüldüğü şekilde, eşinden boşandığı halde fiilen birlikte yaşamadığının belirlendiği, dolayısıyla Kurumu aylık kesme ve borç çıkarma işleminin yerinde olmadığı anlaşılmakla, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, Kurum vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum vekili istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi Kararının bozulması gerektiğini beyan etmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır.
Yine 5510 sayılı Kanunun, Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi başlığını taşıyan 59. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütülür. Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Davaya konu somut olayda; Davalı ve boşandığı eşinin yeniden evlenmesi ve davalının Kurumdan evlenme ikramiyesi talep etmesi üzerine davalının ikamet adresinde Denetmen tarafından yapılan incelemede dinlenilen komşulardan ..." nin imzalı beyanı ve bu beyanı duruşmada tekrarlaması, yine komşulardan ..." ın davalının eşinin 2004-2007 yıllarında yöneticilik yaptığına dair imzalı beyanı ve bu beyana karşı davalı vekilinin 05.12.2016 tarihli dilekçesinde " apartmana doğalgaz bağlatılıp, kapsamlı işler yapılacağı için, diğer kat maliklerinin bir kısmı müvekkil gibi kadın ve bir çoğu ileri yaşta olduğundan müvekkilin eşi (o dönemde eski eşi) nden yardım istemişler, o da işleri tamamlayıncaya kadar yöneticilik yapmıştır." şeklinde beyanı, 2007 TUİK adres bilgilerinde davalı ve o tarihte boşandığı eşinin aynı adrese (denetmen tarafından inceleme yapılan adrese) kayıtlı olması, Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmada düzenlenen 20.06.2014 tarihli tutanakta çevre araştırmasında davalı ve boşandığı eşinin 2005 yılından bu yana birlikte yaşadıklarının belirtilmesi, dosya içinde yer alan Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/179 Esas 2006/235 Karar sayılı 14.03.2006 tarihli vesayete ilişkin kararında davacı olan (o tarihte davalının boşandığı eşi) Sinan Servet Darıcalı"nın adresinin yine davalının adresi olması hayatın olağan akışına aykırı olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve deliller karşısında, davaya konu Kurum işlemine dayanak olan 23.02.2011 tarihli Denetmen Raporunun eşdeğer belgelerle aksinin ispatlanması gerekmekte olup, ispatlanamadığı takdirde davanın kabulü gerekeceği gözetilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi "nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 19.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.