15. Ceza Dairesi 2019/2025 E. , 2019/3507 K.
"İçtihat Metni"
Resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanık ..."ın mahkûmiyetine dair Salihli Ağır Ceza Mahkemesinin 22.01.2013 tarih ve 2012/151-2013/22 sayılı kararını müteakip, sanığın 26.03.2013 tarihli temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin Salihli Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2013 tarih ve 2012/151-2013/22 sayılı ek kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 19.02.2019 gün ve 94660652-105-45-14030-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.02.2019 gün ve 2019/19181 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 20.06.2018 tarihli ve 2018/2503-9186 karar sayılı ilamında, “...dosya kapsamında sanık ..."a yokluğunda verilen 10.10.2017 tarihli kararın tebliği için adı geçenin bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerekirken, doğrudan MERNİS adresi ile aynı olan bilinen en son adresine “7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince tebliği rica olunur.” şerhi verilmek suretiyle yapılan tebliğin usulsüz olduğu ve bu itibarla yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu anlaşılmakla; sanığa gerekçeli kararın usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle hükmün kesinleşmediği...” şeklinde belirtildiği üzere, sanığın yokluğunda verilen kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasında yer alan “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenleme ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olduğu, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun"un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun"un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, şeklindeki düzenlemeye nazaran öncelikle sanığın bildirdiği en son adresine tebliğ yapılmalı, tebliğ edilmediği takdirde adres kayıt sistemindeki en son yerleşim yeri adresine tebliğ işlemi yapılabileceğinden, somut olayda öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebliğ yapılmadan doğrudan MERNİS adresine tebliğ yapıldığı ve kararın kesinleşmediği anlaşılmakla, sanığın 26.03.2013 tarihli dilekçesinin öğrenme üzerine verilmiş temyiz dilekçesi olarak kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
7201 sayılı Kanunun 10. maddesine göre, tebligat yapılacak kişinin bilinen en son adresine yapılan tebligatın elverişli olmadığının anlaşılması veya bu kişiye tebliğ yapılamaması durumunda muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yerine yapılacağının esas alındığı, ancak bilinen son adres ile yerleşim yeri adresinin aynı olması durumunda, bu husus belirtilmek suretiyle aynı kanunun 21/2. maddesine göre tebliğ yapılabileceğinden hareketle somut olayda; hükümlünün yokluğunda verilen kararın, sorguda bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS’te kayıtlı olan adresine 7201 sayılı Kanun’un 21/2. maddesine uygun bir şekilde tebliğ edilmiş olması yanı sıra 27.02.2013 tarihli tebligatta, adresten taşınma ya da tanınmama gibi bir durumun söz konusu olmayıp, tevziat sırasında adresin kapalı olduğunun belirtilmesi ve güncel yerleşim yeri adresinin de 2013 yılında yapılan tebligattaki adresle aynı olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, temyiz talebinin reddine dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, Salihli Ağır Ceza Mahkemesinin 04.04.2013 tarih ve 2012/151-2013/22 sayılı kararına yönelik yapılan kanun yararına bozma isteminin 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, 08.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.