![Abaküs Yazılım](/7.png)
Esas No: 2019/490
Karar No: 2022/508
Karar Tarihi: 16.06.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/490 Esas 2022/508 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/490 Esas
KARAR NO : 2022/508
DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 05/07/2012
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
DAVA : Davacı vekilince verilen ve 05/07/2012 tarihinde mahkememize tevzi edilen dilekçede , ...AŞ unvanlı davacı şirketin , turizm ve eğlence sektöründe her türlü konaklama tesisleri, yeme , içme, eğlence yerleri, sağlık, ve spor tesisleri , kongre / konser ve sergi merkezleri , sinema , eğlence merkezi, otel, alış veriş merkezi , temalı park işletmek ve kiraya verme işi ile iştigal ettiğini, müvekkili şirketin 07/12/2007 yılında kurulduğunu, şirketin ödenmiş sermayesinin 48.700.000 TL olduğunu, 27/10/2011 tarihinde outlet , temalı park , arena , convention certer fuar alanları, oteller ve meydanlardan oluşan...Eğlence Merkezini işletmeye açtığını, bu işletmenin 4 büyük işletme ve 200 bağımsız bölümde konumlanmış, 200 orta ve küçük
işletmeden oluştuğunu, projeyi gerçekleştirmek için ... Bankası AŞ 'den 02/11/2010 tarihli kredi sözleşmesi uyarınca , 3 yıl ana para ödemesiz, 12 yıl vadeli 270.000.000 Euro tutarında , proje finansman kredisi sağlandığını, krediye karşılık müvekkili şirketin maliki bulunduğu ve üzerinde dava konusu işletmenin inşa edileceği , İstanbul Bayrampaşa ... Pafta ,... Ada , ... Parsel ve ... Pafta... Ada , ... parsel ile kredi sözleşmesinin garantörlerinin maliki bulunduğu diğer taşınmazlar üzerinde , bankanın kredi riskinin %150 fazlası oranında banka lehine birinci dereceden ipotek tesis edildiğini belirtmiştir.
Dava dilekçesinde devamla, alışveriş merkezindeki işletmecilerin uluslararası nitelikte büyük işletmeciler olması ve bu şirketlerin işletme standartın da teknik alt yapı yapma zorunluğu ve belediyenin çevre yollarının bir kısmının müvekkili şirket tarafından yapılmasının şart koşulması gibi nedenlerle bütçede %10 civarında artış gerçekleştiğini, bu artış nedeniyle davacı şirketin...Bankasında ek kredi talebinde bulunduğunu , ek kredi talebinin değerlendirilmesi sırasında davacı şirketin temerrüte olmamasına rağmen ,...Bankası tarafından proje gelirleri üzerine blokaj konularak , proje gelirlerinden, proje giderlerinin ödenmesinin engellendiğini, öte yandan ortaklarının birinin taşınmazının satışı yoluyla sağlanan 11.500.000,00 USD öz kaynağın şirket hesabına transfer edildiğini, ancak banka tarafından faiz alacağı olduğu belirtilerek bu parayı bloke ederek , şirketin gelir elde etmesinin engellendiğini, banka tarafından davacı şirketin operasyonlarının durdurulup, öz kaynak girişiminin engellendiğini, davacı şirketin temerrüte düşürmeye çalışıldığını, banka tarafından , bir yandan maliyet artışına yönelik ek teminat talep edilirken diğer taraftan piyasaya , projeye el konulduğu, projede yolsuzluklar olduğu yönünde asılsız iddialar ileri sürülerek müvekkili şirketin ticari itibarının zedelendiğini, projeye piyasada duyulan güvenin sarsıldığını, projedeki bütçe artışı nedeniyle , davacı şirketin BDDK ve Banka Teftiş Kurulu tarafından uygunluk denetiminden geçirildiğini, yolsuzluk denetimlerinin yapıldığını, sonuçta davacı şirket üzerine atılı yolsuzluk iddialarının akamete uğradığını, belirtmiştir.
Dava dilekçesinde devamla; şirkette yapılan 06/03/2012 tarihli toplantıdan sonra bankaya teklif sunulduğunu, banka tarafından gönderilen teklifte 340.000.000 Euro değer takdir edilen projenin 170.000.000 Euro bedelle , vefa hakkı verilmek suretiyle bankaya devrinin teklif edildiğini, banka tarafından dayatılan teklifte yer alan hukuka aykırılıklar , ivazlar arası açık nispetsizlik , müzayaka hali, davacı şirket tarafından belirtilmek suretiyle , yeni teklifin bankaya iletildiğini , daha önceki teklifin davacı şirket tarafından imzalanmayarak , yeni teklif sunulması nedeniyle banka tarafından , hukuksal dayanaktan yoksun iddialarla , sözde temerrüt hali yaratılarak , hesap kat edilerek , krediyi geri çağıran Beyoğlu ...Noterliğinin 16/03/2012 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilmek suretiyle gabin oluşturan unsurlar içeren sözleşmenin imzalanmasını amaçlandığını, kredi sözleşmesi çerçevesinde temerrüte düşmemiş olmamasına rağmen , banka tarafından gerçekleştirilen fiili blokajlar sonucu piyasa borçlarının giderek büyüdüğünü, belirtilen icra takiplerine maruz bırakıldığını , tüm bu nedenlerle davacı şirketin 31/03/2011 tarihi itibariyle TTK 377 maddesi uyarınca şirket aktiflerinin rayiç bedellerine göre değerlendirilmesi yapıldığında, borca batık olduğunun yönetim kurulu tarafından tespit edildiğini, davacı şirketin , projeye olan inancı ve iyileştirme planında sunduğu çözümlerde bu dar boğazı aşacağını inandığını, belirterek bu durumun ticaret mahkemesine duyurulması ve iflasın ertelenmesi talebinin iletilmesi hususunda karar alındığını, belirterek davacı şirketin borçlarını ödeyebilme kapsamında hazırladığı projenin dava dilekçesine ekli olduğunu belirterek şirketin borca batıklığının tespiti ile davacı şirketin iyileştirme projesi dahilinde iflasının bir yıl süre ile ertelenmesine ve dava dilekçesinde yazılı ihtiyati tedbirlere karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davanın niteliği gereği hasımsız olarak açılması gerektiğinden ve hasımsız olarak açıldığından cevap sunulması mümkün değildir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava; borca batıklığın tespiti ve borca batık olması halinde iflasın ertelenmesi talebine ilişkindir.
DELİLLER ; Ana sözleşme, vaziyet planı ve proje tanıtım broşürü , kredi sözleşmesi, ipotek senetleri, bankaya yapılan başvurular, ek teminatlar, banka tarafından imzalatılmak üzere gönderilen teklif , ek teminatlar, banka teklifine karşı verilen karşı teklif , Beyoğlu ... Noterliğinin 16/03/2012 tarih ve ... yevmiye nolu ihtarnamesi , Beşiktaş... Noterliğinin ... yevmiye numaralı ihtarnamesi, icra takipleri listesi, temlikli alacaklılar listesi, yönetim kurulu kararları, bilanço , iyileştirme projesi (ek 16) , bilirkişi incelemesi, tanık beyanları, keşif , yargı kararları, İstanbul Ticaret Mahkemelerinde açılan dosyalar, diğer kanuni ve takdiri deliller, şirket defterleri ve ticari yazışmalar, 5 adet mavi klasör ile sunulan alış veriş merkezinin ilk açıldığı tarihte yapıldığı iddia edilen kira sözleşmeleri suretleri.İstanbul (Kapatılan) ... Asliye Ticaret Mahkemesine ait...Esas... Karar nolu 17/09/2013 tarihli ilam ile; "Olasılıklar değerlendirildiğinde, iflas erteleme projesinin bu haliyle inandırıcı ve ciddi kabul edildiğinde, mahkememce alınan ara kararı ile , önce noterden resmi şekilde taraflar arasında vefa akdinin ve kira sözleşmesinin imzalanması için süre verilmesi , banka tarafından 20.000.000 Euroluk ilave kredinin davacı şirket hesabına aktarılmasından sonra mahkemece , taşınmazdaki tedbirin kaldırılarak vefa şerhli ile birlikte tapudan banka adına tescilinin sağlanması, daha sonra inşaattaki eksiklerin tamamlanması beklenilerek, davacı tarafça kiraya verilmesi yada işletmesinin beklenilerek , bilirkişilerden alınacak rapora göre aktifini artırıp artırmadığının denetlenmesi ,aktif artmamış ise iflas kararı , artmış ise bir yıl süre iflas erteleme kararı verilmesi, en fazla birer yıl arayla dört kez dosyanın resen ele alınarak , yaptırılacak bilirkişi incelemesine göre pasifin azalıp azalmadığının denetlenmesi, azaltmamış ise iflas veya en kötü ihtimalle dördüncü ertelemenin arkasından iflas kararı verilmesi zorunlu olduğundan , bu aşamalarda verilecek iflas erteleme kararlarının temyizi üzerine , gayrimenkulün devrinin mümkün olmaması nedeniyle karar bozulduğunda, şirket iflas ettiğinde yada davacı tarafın ödemeleri zamanında yapmaması nedeniyle vefa hakkını kullanamaması durumunda , gayrimenkulün mülkiyeti ... Bankasında olacağından , gayrimenkulün tekrar davacı şirkete naklinin nasıl sağlanacağı davacı ve...Bankası vekilinden sorulmuş,... Bankası vekili son duruşmadaki beyanında , bu durumlarda gayrimenkulün tekrar davacı şirkete devredilebileceği yönünde sözleşmede hüküm bulunmadığını belirtmiştir. Sözleşmede bu hüküm olmadığı gibi, bir problem çıktığında mahkememizin , devredilen taşınmazın mülkiyetinin ...Bankasından iptali ile davacı şirkete geçirilmesi yönünde tapu iptal tescil yönünde bir hüküm kurmasının mümkün olmadığı açıktır. Taraflar arasında sözleşme olması nedeniyle, işler kötü gittiğinde... Bankası gayrimenkulü devretmeyecek , sözleşmede olmaması nedeniyle davacı buna ilişkin bir dava dahi açamayacaktır. Sonuç olarak iyileşme sağlanamadığında taşınmazın mülkiyeti kayıtsız şartsız ...Bankasına geçmektedir.
İyileşme sağlanamadığı takdirde gayrimenkulü ... Bankası devir almakla , sadece borçlulardan ... Bankası durumunu garanti altına almakta, diğer borçluların başvurabileceği ne bir gayrimenkul nede bir menkul kalmamaktadır. Davacı şirket işletme inşaatına başlarken...Bankasından kredi almış olup, arsa niteliğindeki taşınmazını ...Bankasına ipotek etmiştir. Davacı ve ... Bankası vekilince ileri sürülen hususlardan biri de, iflas kararı verilse dahi, sadece ...Bankasının ipotekten dolayı alacağının bir kısmını alabileceği her halukarda diğer alacaklıların, alacaklarını alamayacakları yönündedir. Ancak hukukçu bilirkişi ...'in raporunda da belirttiği gibi, bu durum alacaklılar arasında eşitsizlik yarattığı gibi icra vasıtasıyla satışta her zaman taşınmazın değerin altında satılacağını iddia etmek İcra Hukuk ilkelerine uygun değildir.
Sonuç olarak, gayrimenkulün devri iflas erteleme projesi ile bağdaşmayıp , tasfiyeye yönelik olduğundan erteleme tedbiri olarak değerlendirilemez.
Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 12/4/2013 tarih 2013/1244 esas 2013/2369 sayılı ilamına göre, " bilirkişilerin davacı şirketlere danışmanlık yaparcasına önerilerde bulunması, yeni, düzeltilmiş , iyileştirilmiş ( revize ) proje sunulmasını istemesi , bilirkişilik kurumunun yapısına tamamen aykırıdır . Nitekim somut olayda bilirkişilerin projenin bu haliyle ciddi ve inandırıcı bulunmadığı bildirilerek revize proje sunulması istenilmiştir. İflasın ertelenmesi davalarında iyileştirme mahkemenin yada bilirkişilerin görevi olmayıp davacıların iddiaları çerçevesinde değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekir. "Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 25/11/2010 tarih 2009/9027 esas 2009/11201 karar nolu ilamına göre ; şirketin mali durumunun iyileştirme ümidinin bulunup bulunmadığı tespit edilirken , iflas erteleme talebinde bulunurken sunduğu iyileştirme projesi incelenmelidir."
Davacı vekilince ısrarla üzerinde bulunan iyileştirme projesine göre değerlendirme yapılmıştır, dava dilekçesi ekindeki projede asıl proje vefa akdi ile taşınmazın ...bankasına devri olup, hisse devrinin 2012 sonrası 3-5 ve 7 yıl sonra gerçekleştirilecek olması , sermaye artışının ise 2015 yılında yapılacağı ileri sürüldüğünden, mahkememizce bu tarihlere kadar beklenerek hisse devrinin yada sermaye artışının yapılmasını beklemesi mümkün değildir.
Yukarıda özetlenen son iki Yargıtay içtihadına göre, dava dilekçesine ekli iyileştirme projesinin incelenmesi gerekir, bunun uygun olmaması halinde tekrar davacıdan yeni proje istenmesi mümkün değildir. Tüm bunlara rağmen , yapılan keşifte tutanağa geçen ara kararı ile , davacı vekiline alternatif iyileştirme projelerini sunması için süre vermiş ancak davacı tarafça dosyaya herhangi bir alternatif iyileştirme projesi sunulmamıştır. Mahkememizce iflas erteleme tedbiri 27/8/2012 tarihinde verilmiş olup, karar tarihine kadar geçen bir yıllık süre zarfında davacı tarafça inşaattaki eksikliklerin giderilmesi veya işletilmesi yönünde en ufak bir faaliyette bulunulmamıştır.
Sonuç olarak , davacı şirketin yegane gayrimenkulünü ve işletmesini devri sonucunu doğuracak iyileştirme projesi iflas erteleme tedbiri olarak değerlendirilemez. Kaldı ki , gayrimenkul devredilip alacağı yeni borç ile eksiklikleri tamamladıktan sona , taşınmazı kiralayıp gelir elde etmesine dayanan iyileştirme projesi somut değildir, ileride ekonomik koşulların ne getireceği , bir kez açılıp kiracıların tarafından işletmenin terk edilmesi nedeniyle , tekrar projede umulduğu kadar kiralamanın olup olmayacağı , kara geçip geçmeyeceği, belli değildir. Yukarıda belirtilen yargıtay içtihatlarına göre iflas erteleme kurumu bir fırsat ve şans müessesi olarak değerlendirilemez , hele hele davacı şirketin tek gayrimenkulünün ve işletmesinin mülkiyetinin tamamen yitirilmesi sonucunu doğuracak gayrimenkul devrine mahkememizce onay verilmesi mümkün değildir . Onay verildiğinde, taşınmazın mülkiyetinin tekrar davacı şirkete geçirilmesine ne mahkememizce karar verilebilecek, ne de sözleşmede yer almaması nedeniyle davacı vekilince açılacak her hangi bir dava ile talep edebilecek sonuç olarak , taşınmaz tamamen yitirilecektir.
Tüm bu nedenlerle, gayrimenkul devrinin tasfiye sonucunu doğuracağı kaldı ki , kiralama yoluyla kara geçerek, borcun ödeneceğine ilişkin proje somut olmadığından " denilerek iflas erteleme talebinin reddine, ve davacı şirketin iflasına karar verilmiş ancak verilen tedbirler kaldırılmamıştır.
Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2014/332 Esas 2014/4185 Karar ve 30.05.2014 tarihli ilamı ile mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozma ilamında "
İflasın ertelenmesi borca batık durumda bulunan şirketlerin iflas halinden kurtulması ve faaliyetine devamının sağlanması suretiyle ekonomik hayattaki varlığının sürdürülmesi amacını güder; bu anlamda sunulan iyileştirme projesinin şirketin sürdürülebilir bir mali yapıya ulaşmasını sağlayacak somut, gerçekçi ve uygulanabilir bir proje olması, şirketin sona ermesini sağlamaya yönelik olmaması beklenir.
Bu noktada tasfiye kavramı üzerinde durmak gerekir. Hukuki bir terim olarak tasfiye, bir şirketin alacaklarının tahsili ve borçlarının ödenmesi (dış tasfiye) ile artan para olması halinde bunun pay sahiplerine dağıtılarak (iç tasfiye) şirketin sona erdirilmesi anlamındadır. Hukuken şirketlerin tasfiye edilerek ve edilmeyerek sona erdirilmesine ilişkin ihtimaller, yasalarda belirlenmiştir.
Ekonomik bir terim olarak tasfiye ise bir ticari işletmenin faaliyetini azaltması ve/veya tamamen bitirmesi, aşırı şekilde küçülmesi; yerine göre dış tasfiyesinin yapılması ve işletmenin hayatiyetine son verilmesi ya da önceki haline oranla ciddi anlamda küçülmüş yeni bir işletmeye dönüşmesi demektir.
Somut olayda mahkemece dava dilekçesi ekindeki proje dışında yeni projelerin verilmiş olmasının ve sunulan revize projelerin şirketin tasfiyesi niteliğinde olduğu fikrinden hareket edilmiştir.
İlk olarak davacı şirketin dava dilekçesi ekinde sunduğu projeyi sonradan geliştirmesi ve değiştirmesi yasaya aykırı değildir. Mahkemece atıf yapılan Dairemiz kararlarında yeni bir proje verilmesinin yasaya aykırı olduğu değil, bilirkişilerce davacı şirketlere yol gösterilmesi ve özellikle bu çerçevede davacının revize proje sunulmaya zorlanması hususunun hataya dayandığı vurgulanmıştır. Bu nedenle mahkemenin Yargıtay kararını yanlış yorumlayarak hatalı değerlendirme ile sonuca varması doğru görülmemiştir.
Kural olarak aktiflerin elden çıkartılması suretiyle bir kısım borçların ödenmesi alacaklıların alacağının teminatı niteliğinde olan varlıkları azalttığından ve zaten borca batıklığın tanımında belirtildiği şekilde varlıkların borçları karşılayamaması durumu mevcut olduğundan, iflasın ertelenmesi projesi olarak kabul edilmemektedir. Ancak somut olayda, davacının sahip olduğu taşınmazın değerinin, müdahil ...Bankası AŞ. lehine tesis edilmiş bulunan ipoteği dahi karşılamadığı sabittir. Bu durumda bu taşınmazın diğer alacaklılar bakımından bir artı değer ifade etmediği; iflas halinde bu taşınmazın satış bedelinin diğer hiç bir alacaklı için bir ödeme kalemi oluşturmayacağı açıktır.
Öte yandan şirketlerin mutlak surette kendi mülkiyetlerinde olan mallarla faaliyette bulunmak zorunlulukları yoktur; kiraladıkları bir fabrika binasında üretim ya da dükkanda satış yapmaları veya finansal kiralama suretiyle kullanım hakkını edindikleri üretim araçları ile faaliyet göstermeleri mümkündür. Bu durumda sırf kiracı konumunda bulunması şirketin işlerini tasfiye ettiği anlamında yorumlanamaz. Özellikle önerilen kira bedelinin düşüklüğü dikkate alındığında bu hususun uygulanabilir ve gerçekçi olduğu da bilirkişi raporlarından anlaşılmaktadır.
Nitekim farklı görüş serdeden bilirkişi de rapora tamamen muhalif olmayıp, bazı ihtimallerin gözden kaçırılmaması noktasında yerinde bir uyarı görevini ifa etmiş; mutlak bir sonuca varmamıştır.
İflasın ertelenmesi şirketin sona ermesini değil, faaliyetine devam etmesini hedeflediğinden sermaye arttırımı, yeni ortak alınması ya da mevcut bir teminat kapsamında olmak üzere ilave kaynak sağlanması esasen beklenen bir proje unsurudur. Bu bakımdan vefa hakkı çerçevesinde ilave kredi kullanımının şirkete getireceği yük ve sağlayacağı imkanlar denetlenmelidir.
Son olarak iflasın ertelenmesine ilişkin bir ve uzatılmasına ilişkin dört yıllık süreler, borca batıklıktan çıkmak için öngörülen yasal sürelerdir. Kural olarak aciz hali erteleme istemine dayanak olamazsa da, ödeme güçlüğü yaratmayacak uzun vadeli borçların da diğer alacaklılar bakımından tehdit teşkil etmediğinin, projelerin ciddi ve inandırıcı olması noktasında gözden uzak tutulmaması gerekir.
Konusunda uzman kuruluşların kâr oranları, işletme faaliyetleri gibi konularda sundukları raporların olumlu olması karşısında, faaliyetine ara vermiş bir işletmenin bundan sonra eskisi gibi talep görmeyeceğine ilişkin görüş de tek başına karar gerekçesi olamaz.
Bir kısım müdahiller de projenin lehlerinde olduğunu beyan etmişlerdir.
Bu durumda mahkemece faaliyete devam, kârlılık, yeni kaynak girişi olarak borçlanma ve özellikle küçük alacaklıların hukuki durumu konusunda inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. " denilmiştir.
Bozma üzerine dosya İstanbul... .Asliye Ticaret Mahkemesinin... nolu esasına kaydedilmiş ve bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Mahkememize ait ...Esas nolu dosya kapsamında yapılan yargılama sırasında;
Mahkememizce bozma kararına uyulmuş ve yapılan yargılama sonunda "25/12/2014 tarihli duruşmada taraflara vefa akdi ile ilgili sözleşmeyi hazırlayarak dosyaya sunmaları, sunulduğunda tapu sicil müdürlüğüne sözleşme doğrultusunda gerekli tescillerin yapılacağına ilişkin ara kararı kurulmuş ancak... Bankası aradan geçen zaman nedeniyle borç miktarının özellikle faiz nedeniyle artmasından dolayı davacı tarafça yeni ortak alınarak kaynak temini yada şirket ortaklarına ait olup üzerinde takyidat olmayan gayrimenkullerin satışı suretiyle borç azaltıldığında daha önceki iyileştirme projesi kapsamında davacı ile görüşmeye hazır olduklarını bildirmiş ancak ... Bankasının ileri sürdüğü ilave unsurlar davacı tarafından yerine getirilemediğinden ...Bankası vefa akdini imzalamaktan vazgeçtiğini bildirmiştir.
Bunun üzerine davacı vekili , yeni iyileştirme projesini sunmak için süre istemiş, ve ikinci iflas erteleme projesinin dosyaya sunmuştur. İkinci iflas erteleme projesinin temel unsuru gerekçeli kararın önceki sayfalarında da belirtildiği üzere şirket ortaklarına ait taşınmazların satılarak sermaye artırımına gidileceği , tesisteki eksiklerin tamamlanarak hizmete açılacağı ve faaliyet geliri elde edileceği ayrıca bir kısım şirket hissedarlarının hisseleri satarak şirkete nakit girdi suretiyle yeni kaynak sağlanacağı elde edilen para ile öncelikle tesisdeki inşai eksikliklerin tamamlanacağını daha sonrada kamu borçlarının ve diğer borçların ödenmesi suretiyle en geç 2018 yılında borca batıklıktan kurtulmanın planlandığı belirtilmiş, bu şekilde sermaye artışına gidileceği yönünden genel kurulca karar alınmış , Ticaret Sicil Gazetesinde bu karar ilan edilmiştir. Davacı vekili iflas erteleme projesi kapsamında şirket ortaklarına ( şirket ortakları aynı zamanda genel kredi sözleşmesinin kefilidir) ait gayrimenkul listesini dosyaya sunmuş mahkememizce taşınmazlar üzerinde takyidatları da gösterir tapu kayıtları alınmış ,incelendiğinde taşınmazlar üzerinde ... Bankasına ait ipotek , SGK ve Vergi Dairelerine ait çok miktarda kamu haczi bulunduğu görülmüştür. ...Bankası vekili ise iyileştirme projesinin öncelikle kamu borçlarının ve diğer piyasa borçlarına göre kurgulandığını, söz konusu taşınmazların bankalarına ipotekli olduğunu, ipotekli olan taşınmazların satışından elde edilecek parayla başkalarına borç ödemesi yapılamayacağını belirtmiştir.
Dosya , davanın başından beri rapor alınan inşaat mühendisi , gayrimenkul değerleme uzmanı, Makine mühendisi , mali müşavir , finans uzmanı ve hukukçu bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek, taşınmazlar yerinde incelenerek , ikinci iyileştirme projesinin uygulana bilir olup, olmadığına dair alınan rapor ve ek rapor dosyaya sunulmuştur.
Bilirkişi heyetince 01/7/2016 tarihinde sunulan rapor incelendiğinde, davacı şirket ortaklarının ..., ..., ..., ... ve ...Ltd Şti den oluştuğu şirkete ait taşınmaz ve tesisin ... Mahallesi ...Ada ...ve... Ada... nolu parsel üzerinde bulunduğu , şirketin aktiflerinin şirketlerinin borçlarını karşılamaya yetmediği gibi 2015 tarihli bilançoya göre 89.283.853,76 TL açık verdiği öz varlığını yitirdiği, cari dönem amortisman maliyetlerinin 25.365.665,65 TL olduğu, 2011 yılında 43.869.294,48 TL 2012 yılında 10.653.632,45 TL , 2013 yılında 30.625.943,73 TL , 2014 yılında 48.191.203,42 TL , 2015 yılında ise 29.354.990,90 TL zarar ettiği, iyileştirme projesinin ana unsurunun öncelikle tesislerin eksikliklerinin giderilerek işletmeye açılması için mülkiyeti kefillere ait teminat taşınmazlarının nakde çevirerek şirkete yeni kaynak sağlanması bu kaynakla öncelikle projenin tamamlanarak işletmeye açılması kalan bakiye ile kredi borçlarının azaltılmasının hedeflendiğini, kefillere ait taşınmazların satılarak 106.739.584 TL nakit elde edileceği ayrıca ortakların şirketten alacakları hesaba eklenerek 2017 yılında gerçekleşecek toplam sermaye artışının 126.680.734 TL olacağını proje ile ön görüldüğünü, projedeki tesislerin işletmeye açılması için rüzgar kırıcı cam cepheler ve üst kaplama , radyant ısıtma sistemi ve yapılması , permonscenter, temalı park, yol köprü bağlantısı yapılması dahil ilave işlerin maliyetinin 44.000.000 TL olduğunu, davacı şirketin 02/11/2010 tarihinde... Bankasından 270.000.000 Euro proje finansman kredisi sağladığını, bu krediye karşılık hem davacı şirketin hemde kefillerin gayrimenkulleri üzerinde ipotek tesis edildiğini, toplu rehin olması nedeniyle tüm gayrimenkullerin aynı zamanda satılmasının talep edilmesi gerektiğini, raporun 30.sayfasının son paragrafında ise ipotek alacaklısının talebi ve ipotek borçlusunun kabulü , aynı borç ilişkisine dayanan ipoteklerin toplu ipotek olması ve bu taşınmazların nakde çevrilerek şirkete sermaye olarak konulması konusunda tarafların yazılı , sözlü teklif ve kabulleri varsa projenin sonuç doğurabileceğini, davacı tarafça sunulan ve gayrimenkul satışı yoluyla 106.739.584 TL ortakların şirketten olan alacaklarını sermaye ye eklenmesiyle toplam 2017 yılında gerçekleşecek 126.680.734 TL sermaye artışına göre , tesisin işletmeye açılması ile 31/12/2016 sonuna kadar tesisin faaliyeti neticesinde 60.999.788 TL net satış geliri olacağı 31/12/2016 sonuna kadar tesisin bu kadar gelir elde etmesi ayrıca kefillere ait gayrimenkullerin satılması ile elde edilecek gelir ve şirket ortaklarının alacaklarının sermayeye eklenmesi neticesinde 2016 yılı sonu itibariyle öz kaynaklar toplamının (eksi- ) - 155.620.678 TL olacağı, 31/12/2017 tarihi itibariyle , bu tarihe kadar da işletmenin 122.794.881 TL net satış geliri elde edeceği varsayımı ile öz kaynak toplanın (eksi- ) - 12.915.959 TL olacağı 31/12/2018 tarihi itibariyle işletmenin 131.384.252 TL lik net satış yapacağı ön görülerek bu miktarda hesaba katılarak 31/12/2018 tarihi itibariyle borca batıklıktan kurtulacağının ön görüldüğü bildirilmiştir. Davacı vekilince , ortaklara ait bir kısım gayrimenkuller daha iyileştirme projesine eklenerek satılması ön görülmüş , bilirkişi heyeti aynı raporda bu revize iyileştirme projesini de değerlendirmişlerdir. Buna göre; gayrimenkul satışı yoluyla davacı şirketin 2016 yılının ikinci yarısında 32.572.260 TL , 2017 yılında, 88.305.000 TL , 2018 yılında 27.588.000 TL, 2019 yılında 91.692.465 TL olmak üzere toplam 240.145.725 TL lik nakit girişi sağlanacağı, 2016 yılında gayrimenkul satışıyla elde edilmesi planlanan paranın 11.417.195 TL si ile vergi borcunun ödeneceği, 12.996.198 TL lik kısmı ile inşaat eksikliklerinin giderileceği, 8.158.867 TL sinin bankaya borç azaltımında kullanılacağı, 2017 yılında gayrimenkul satışıyla elde edilecek paranın 12.567.663 TL si ile vergi borcunun ödeneceği, 31.492.397 TL sinin inşaat eksikliğinin giderilmesinde kullanılacağı, bu elde edilmesi planlanan faaliyet gelire de eklenerek, 49.730.405 TL ile bankaya borç azaltımı yapılacağı, 2018 yılında gayrimenkul satışıyla elde edilecek paradan 5.500.000 TL sinin inşaat eksikliğinde kullanılacağı bu yıl elde edilecek faaliyet geliri de eklenerek 38.792.000 TL nin bankaya borç azaltılmasında kullanılacağı, 2019 yılında planlanan hisse satışı beraber 832.048.148 TL bankaya borç azaltılması yapılacağı 2019 yılı itibariyle kara geçileceğinin planlandığı, 2020 yılından itibarende kara geçeğin planlandığı, bilirkişi raporunun 36.sayfasında yıl yıl tesisin çalışması halinde satıştan elde edilecek gelir , satışların maliyeti , faaliyet giderleri değerlendirilerek , 2016 yılından 2020 yılına kadar yıl yıl tesisin dönem net karı veya zararının değerlendirildiği, bu tablo incelendiğinde;
2016 yılı sonuna kadar satış geliri görülmediği, bu yıl sonuna kadar 5.822.750 TL faaliyet giderleri olduğu, yine 2016 yılı sonuna kadar tesisin 25.272.690 TL amortisman gideri, 32.438.011 TL kambiyo zararı, 22.775.888 TL de uzun vadeli borçlanma gideri olmak üzere 2016 yılı sonunda tesisin 86.289.339 TL zarar ettiği, ( bu miktar 2016 yılı dönem zararı olup, şirketin geçmiş yıllar zararı raporun 34.sayfasında belirtildiği üzere 173.149.765 TL dir )
İnşaat eksiklikleri giderilerek tesisin faaliyete geçeceği varsayılarak 31/12/2017 sonuna kadar tesisin 69.714.037 TL brüt satış yapacağı , satışların maliyetinin 24.339.913 TL olacağı , brüt satıştan satış maliyeti indirildiğinde 45.314.124 TL brüt satış karı elde edileceği, bu yılki faaliyet giderlerinin 17.154.902 TL olduğu, 45.314.124 TL den faaliyet giderleri olan 17.154.902 TL nin mahsubu ile faaliyet karının 28.159.222 TL olacağı, bu miktardan da bu yıl sonuna kadar ki şirketin amortisman gideri olan 25.272.690 TL ile uzun vadeli borçlanma gideri 46.881.425 TL olmak üzere ( 25.272.690 + 46.881.425 =)toplam 72.154.115 TL mahsup edildiğinde , 72.154.115 TL - 28.159.200 = (eksi)- 43.994.893 TL zararda olacağı, 31/12/2017 tarihi itibariyle davacı şirketin zarar miktarının 43.994.893 TL olacağı, (bu miktar 01/01/2017 - 31/12/2017 yılına ait dönem zararıdır.)
2018 yılı sonu itibariyle 140.337.007 TL brüt satış yapılacağı, bundan satış maliyeti olan 49.117.952 TL nin mahsubu ile brüt satış karının 91.219.054 TL olacağı, bu miktardan bu yılki faaliyet gideri olan 6.918.550 TL nin mahsubu ile faaliyet karının 84.300.504 TL olacağı , bu miktardan da bu yılki amortisman gideri olan 25.272.690 TL ile uzun vadeli borçlanma gideri olan 46.336.172 TL nin toplamı olan 71.608.862 TL düşüldüğünde, 2018 yılı sonunda tesisin 12.691.642 TL kara geçmiş olacağı ( 84.300.504 - 71.608.862 = 12.691.642 TL) vurgulanmıştır.
Bilirkişi heyeti raporun 33.ve 34.sayfasında aktifler, pasifler değerlendirilerek , şirketin öz kaynak durumunun yıl yıl tablo halinde çıkartmışlardır. Bilirkişi raporunun 33.sayfasında dönen varlıklar ve duran varlıkların yıl yıl değerleri tablo halinde gösterilmiş buna göre 31/12/2016 tarihi itibariyle dönen + duran varlık toplamının 1.111.317.740 olduğu belirtilmiş , raporun 34.sayfasında pasif kaynaklar tablo halinde değerlendirilmiş bu tabloda 2016 yılı sonundan başlamak üzere yıl yıl kısa vadeli yabancı kaynaklar , uzun vadeli yabancı kaynaklar tabloda gösterilmiş , 2016 yılı sonu itibariyle kısa vadeli yabancı kaynaklar toplamının 163.521.353 TL uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamının 1.105.950.617 TL olmak üzere pasiflerin 2016 yılı sonu itibariyle pasifin 1.269.471.970 TL olduğu raporda gösterilmiş, yine raporun 34.sayfasında öz kaynaklara tablo halinde yer verilmiş incelendiğinde;
İyileştirme projesinde 2016 yılı sonu itibariyle gayrimenkul satışlarından elde edilecek 32.572.260 TL , ortakların şirketten olan alacaklarını da sermayeye eklemeleri ile 19.991.144 TL ile şirketin ödenmiş sermayesi olan 48.780.000 TL nin toplamı olmak üzere ödenmiş sermayenin böylelikle 2016 yılı sonu itibariyle 101.263.404 TL olacağı , şirketin geçmiş yıl zararının 173.149.765 TL ,01/01/2016 -31/12/2016 yılındaki dönem zararı olan 86.286.339 TL ( 173.149.765 +86.286.339 = ) 259.436.104 TL zarardan 31/12/2016 tarihi itibariyle ödenmiş ve ödenecek sermaye miktarı olacak 101.263.404 TL nin mahsubu ile (259.436.104 TL zarar - ödenmiş ve ödenecek sermaye toplamı 101.263.404 = 158.154.230 TL borca batıklık ) 31/12/2016 tarihi itibariyle öz kaynaklar toplamının -(eksi) 158.154.230 TL olacağı yani davacı şirketin 31/12/2016 tarihi itibariyle iyileştirme projesi bire bir uygulandığında yani şirket ortaklarına ait gayrimenkuller satılarak şirkete nakdi giriş yapıldığında , bu nakli girişle tesisteki inşaat eksikleri giderilip şirket faaliyete geçtiğinde borca batıklık durumunun eksi -158.154.230 TL olacağının belirtildiği,
31/12/2017 tarihi itibariyle ( yukarıda açıklandığı üzere bilirkişi raporunun 36.sayfasında 31/12/2017 tarihi itibariyle tesisin eksi -43.994.893 TL dönem zararı olacağı ön görüldüğünden ) iyileştirme projesine göre 31/12/2017 tarihi itibariyle ( ortakların gayrimenkullerin satılması ile elde edilecek nakdi sermaye ile inşaat eksikliklerin giderilerek faaliyete geçtiği varsayılarak bilirkişi heyeti faaliyet sonucunda elde edecek gelirin yukarıda açıklandığı üzere raporun 36. Sayfasında değerlendirmiştir. ) gayrimenkul satışından 88.305.000 TL gelir elde edileceği dikkate alındığında , 31/12/2016 yılı sonu itibariyle öz kaynaklar toplamı olan eksi - 158.154.230 TL ile 31/12/2017 tarihi itibariyle şirketin zarar miktarı olan 43.994.893 TL toplamı ( 158.154.230 +43.994.893 =) 202.149.123 TL zarardan 31/12/2017 itibariyle gayrimenkul satışından elde edilecek 88.305.000 TL düşüldüğünde ( 31/12/2017 tarihi itibariyle zarar miktarı olan 202.149.123 TL - gayrimenkul satışından elde edilen 88.305.000 TL mahsubu sonucu = (- Eksi) 113.844.123 TL ) 31/12/2017 tarihi itibariyle davacı şirketin eksi - 113.844.123 TL borca batık durumda olduğu,
31/12/2018 sonuna kadar gayrimenkul satışı ile 27.588.000 TL gelir elde edileceği, bu yıl sonu itibariyle şirketin 12.691.642 TL yıllık dönem karı olacağı buna göre, 31/12/2017 tarihi itibariyle borca batıklık miktarı olan 113.884.123 TL den- (27.588.000 TL + 12.691.642 TL = 40.279.642 TL ) 40.279.642 TL mahsup edildiğinde davacı şirketin 31/12/2018 tarihinde halen - eksi 73.564.482 TL borca batık durumda olduğu belirtilmiştir.
31/12/2019 yılında satılması planlanan gayrimenkullerden 91.692.465 TL gelir elde edileceği bu yıl sonu itibariyle şirket hissedarlarının hisselerinin satılmasından 666.611.047 TL gelir elde edileceği , 31/12/2019 tarihine kadar şirketin 2019 yılı dönem karı olacak 20.229.945 TL olacağı bu üç unsurun toplamı olan 778.533.457 TL den 31/12/2018 tarihindeki borca batıklık miktarı olan 73.564.482 TL nin düşülmesi ile 31/12/2019 tarihinde tesisin 704.968.976 TL kara geçeceği ve borca batıklıktan kurtulacağı belirtilerek, iflas erteleme projesinin uygun olduğu yönünde görüş bildirildiği tespit edilmiştir. Raporun ekinde bilirkişi heyetinden olan inşaat mühendisi ve gayrimenkul değerleme uzmanının taşınmazlara değer biçilmesine ilişkin raporların ekli olduğu, bu raporlar incelendiğinde, taşınmazların bir kısmının sit alanında yer aldığı, taşınmaz maliklerinden ...'ın vefat ettiği intikal yapılmadan ve taşınmazlar üzerinde ipotek ve hacizler olması nedeniyle satış kabiliyetlerinin düşük olduğu hatta üzerinde takyidatlar kaldırılmadan satılmalarının mümkün olmadığı yönünde değerlendirmeler olduğu görülmektedir.
Rapora müdahil vekilince itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde taşınmazların biri hariç hepsinin satıldığı ihalelerinin kesinleştiği , mülkiyetin el değiştirdiği, satış bedellerinin fahiş olduğu, bazı bilirkişilerin taşınmazlar üzerinde ipotek, haciz olması ve sit alanı olması nedeniyle satış kabiliyetlerinin düşük olmasını belirtmelerine rağmen projenin uygun olduğu yönünde rapor tanzim edildiği, satılan taşınmazların tekrar satılmasının mümkün olmadığı gibi itirazlar yapılması nedeniyle bilirkişilere İstanbul ... İcra Müdürlüğüne ait ... esas sayılı dosyası yerinde inceleme yetkisi verilerek , itiraz nedenlerinin değerlendirilmesi ayrıca taşınmazlar üzerinde ipotek olması nedeniyle satılarak şirkete nasıl girdi sağlanacağının açıklanması için ek rapor talep edilmiştir.
Dosya ek rapor için tekrar bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve 16/02/2017 tarihinde alınan ek rapor dosyaya bırakılmıştır. Ek rapor incelendiğinde, İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasının yerinde detaylı olarak incelendiğini, satılarak sermaye artışı yapılması planlanan kefillere ait 63 adet taşınmazdan Esenler Mahallesinde kain...Ada... nolu parselin İstanbul... Asliye Hukuk Mahkemesinin ... esas nolu kararı ile kamulaştırıldığı,... Mahallesinde kain ...Ada... nolu parseldeki... nolu bağımsız bölümün satışının yapılmadığı cebri icra yoluyla satışı gerçekleşen 61 adet taşınmazdan 42 sinin müdahil ... Bankası AŞ tarafından satın alındığı, 19 adet taşınmazın ise şahıslar tarafından satın alındığı, cebri icra yoluyla satılan gayrimenkullerin toplam değerinin 86.962.210 TL olduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplerde borçlunun ve ipotek verenin takipte taraf gösterilmesi gerektiğini, asıl borçlu hakkında iflas erteleme tedbiri olması halinde satışın yapılamayacağını, ancak söz konusu gayrimenkullerin satışının yapıldığını ve bir kısmının ihalesinin kesinleştiğinin taşınmazların cebri icra yoluyla satışının mahkemece... esas sayılı dosyasından 27/08/2012 tarihinde verilen tedbir kararı nedeniyle mümkün olmadığının ancak iflas erteleme hükümlerine göre bütün alacaklıların , kamunun ve şirketin haklarının eşit olarak korunmasını sağlamak amacıyla sözü edilen taşınmazların nakde çevirerek şirketi sermaye olarak konulması gerektiği söz konusu satış işleminin yapılabilmesi için mahkemenin verdiği tedbir kapsamına giren listede yazılı taşınmazlar üzerindeki ihtiyati tedbirin mahkeme tarafından kaldırılması ve kayyım görevlendirilmesi ile serbest piyasa koşullarına göre tespit edilen değerler üzerinden tarafların anlaşarak ipotekli malların nakde çevrilmesinin ve şirkete sermaye olarak konulmasına iyi niyet kurallarına göre itiraz etmeyeceklerinin beklenmesi gerektiğini, ipotekli taşınmazların nakde çevrilerek şirkete sermaye olarak konulmasına ilişkin talebin ipotek borçlusu şirket ortakları tarafından kabulü ve şirket genel kuruluyla bu taşınmazlar üzerindeki ipotekten borçlu ve bütün asli müdahil alacakların yararına ipotek alacaklısı tarafından vazgeçildiği bu nedenle davacı borçlu şirketin mal varlığı içinde ve sermaye hesabına girdiğinin kabulü ve bu davanın bütün alacaklıları , kamu ve şirket açısından bir hak oluşturduğunu iyi niyet kurallarına göre kabul edilmesinin zorunlu olduğunun ek raporda belirtildiği görülmüştür.
Bu arada davacı vekili dava konusu tesisin Çin'li bir firmaya 40 yıllığına kiralanması için görüşmeler yapıldığını bildirmiş ve mahkememizden bir kaç kez süre istemiş istenilen süre verilmesine rağmen kira sözleşmesi imzalanmaması nedeniyle dosyaya sunulamamıştır.
İkinci iyileştirme projesi üzerinde bilirkişi heyeti yukarıda özetlendiği şekilde değerlendirme yaparak, uygulanabilir olduğu yönünde rapor tanzim etmiş ise de , ikinci iyileştirme projesine ek olarak sunulan projede şirket ortaklarına ( şirket ortakları aynı zamanda genel kredi sözleşmesinin kefili olarak imzalamışlardır ve şahsi taşınmazlarını... AŞ nin borcu nedeniyle ipotek vermişlerdir. ) ait taşınmazların satışı suretiyle 2016 yılında 32.572.260 TL 2017 yılında 88.305.000 Tl 2018 yılında 27.588.000 TL 2019 yılında 91.692.465 TL olmak üzere toplam 240.145.725 TL lik nakit girişi olacağı ön görülerek değerlendirme yapılmış ise de, 63 adet taşınmazdan 62 adedinin ... Bankasınca genel kredi sözleşmesinin kefilleri hakkında başlatılan İstanbul... İcra Müdürlüğünün... esas nolu genel haciz yoluyla takip dosyasında 2015 ve 2016 yıllarında satıldığı, satış bedelini ikinci ek bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 86.962.210 TL de kaldığı, sadece bir taşınmazın satılmadığı, buna biçilen değerin için 500.000 TL olduğu, ihalelerin yapıldığı, ... vekilince ihalenin feshi için dava açıldığı, ihalenin feshine ilişkin davaların reddedildiği, bir kısmının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği , bir kısmının temyizde olduğu görülmüştür. Davacı şirket tarafından satılarak satış parasının şirkete nakit sermaye olarak konulması planlanan taşınmazların tamamına yakın kısmı ...Bankasınca başlatılan takip nedeniyle alacağına mahsuben satıldığı, dolayısıyla bu gayrimenkullerin satılarak parasının şirkete sermaye olarak konulmasının mümkün olmadığı etkisinin sadece... Bankasına olan borcun azalması şeklinde sağladığı anlaşılmaktadır. 21/06/2016 tarihli raporda satışlardan 240.145.725 TL gelir elde edileceği bunun nakdi sermaye olarak konulacağı, ayrıca ortakların şirketten olan alacak miktarları olan 19.991.144 TL nin de sermaye olarak değerlendirilmesi suretiyle rapor hazırlandığı, iyileştirme projesinde bu şekilde girecek nakdi sermaye ile , inşaat eksikliklerin tamamlanarak ( Önceki gerekçeli kararımızda da yazıldığı ve önceki bilirkişi raporlarında açıklandığı üzere ... AVM üstü açık alış veriş merkezi olarak planlanmış olup, bulunduğu konum ve hava sirkülasyonu nedeniyle kışın soğuk yazında sıcak nedeniyle üstü açık alış veriş merkezi olarak faaliyet gösteremediği, ilk açıldığında soğuk nedeniyle müşterilerin gelmemesi nedeniyle kiralanan taşınmazların müşteri yokluğu nedeniyle kapandığı, tekrar faaliyete geçmesi için sirkülasyon alanlarının kapatılması, ısıtılması, rüzgardan korunması, bağlantı yolların yapılması gibi tesisin faaliyete geçeceği değerlendirilerek , eksikliklerin tamamlanıp faaliyete geçtiği nazara alınarak, 2017 yılında 28.159.222 TL , 2018 yılında 84.300.504 TL net yıllık net gelir, 2019 yılında 90.426.842 TL net yıllık gelir ( raporun 36.ve 37.sayfalarında brüt satışlarda satış mahiyeti ile faaliyet giderlerinin düşülmesi ile elde edilen dönem faaliyet karları) elde edeceği esasına dayanılarak , bu gelirlerde hesaba katılarak hesap yapıldığı buna rağmen, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzerine 31/12/2016 tarihinde davacı şirketin 158.154.230 TL borca batık, 31/12/2017 tarihinde 113.844.123 TL borca batık 31/12/2018 tarihinde 73.564.482 TL borca batık olduğu, 31/12/2019 tarihinde şirket ortaklarının hisselerinin satılması suretiyle 666.611.047 TL gelir elde edileceği de hesaba katılarak 31/12/2019 tarihinde borca batıklıktan kurtularak kara geçeceğinin ön görüldüğü oysa söz konusu taşınmazların biri hariç tamamı... Bankasınca başlatılan takip sonucunda 86.962.210 TL ye satılarak alacağına mahsup edildiği böylelikle bu paranın şirkete nakdi sermaye olarak konulmasının imkansız hale geldiği, dolayısıyla nakdi sermaye yapılamaması nedeniyle inşaat eksikliklerinin giderilemediği dolayısıyla inşaat eksiklikleri giderilemediği için tesisin kararın verildiği tarihe kadar faaliyete geçmediği, dolayısıyla bilirkişiler tarafından 2017-2018 ve 2019 yıllarında elde edilmesi ön görülen ve hesaba katılan faaliyet gelirlerinin söz konusu olmadığı, bilirkişi raporuna göre , iyileştirme projesi tamamen uygulanması ve faaliyete geçse dahi 31/12/2018 tarihinde halen 73.564.482 TL borca batık olduğu, kaldı ki yukarıda da açıklandığı üzere taşınmazların satılarak sermaye yapılmasının mümkün olmadığı, inşaat eksiklerinin tamamlanmadığı ve tesisin faaliyete geçmediği düşünüldüğünde borca batıklık miktarının bilirkişi raporundaki orandan daha yüksek olduğu, en son kayyım raporunda 31/12/2017 tarihi itibariyle borca batıklık miktarının 118.819.163,05 TL olduğu, kayyım raporunun 8.sayfasından davacı şirketin 31/07/2017-30/11/2017 tarihleri arasındaki faaliyet ve mali yapısının incelenmesi neticesinde, şirketin faaliyetinden 2017 yılı Aralık ayına kadarki dönemde ancak 127.377,48 TL brüt satış karı elde ettiği , bu dönemdeki yani 2017 yılı Aralık dönemi sonunda faaliyet giderlerinin 3.982.722,17 TL olduğu, bu dönemlere ait satışlara oranla faaliyet giderlerinin yüksek olması neticesinde 2017 yılı Aralık ayı sonuna kadar 3.139.031,87 TL zarar ettiği, borç ödeme durumunun yetersiz olduğu, şirketin öz kaynaklarının negatif olduğu, 31/07/2017 tarihinden 30/11/2017 tarihine kadar 4 aylık dönemde şirketin borçlarında 1.612.512,02 TL artış olduğu raporlanmıştır.
Kefillere ait taşınmazların , müdahil...Bankasınca başlatılan genel haciz yoluyla takip neticesinde satılarak ihalelerin kesinleşmesi nedeniyle , en son iyileştirme projesinde ön görülen sermaye artışının bu yolla sağlanamayacağı anlaşıldığından, iyileştirme projesinin ana unsurunun sermaye artışı ve ortaklara ait hisselerin satılması suretiyle elde edilecek gelir olduğu, hatta bu hususun alınan genel kurul kararı doğrultusunda ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği anlaşıldığından Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin yerleşmiş kararından belirtildiği gibi sermaye artışı yapılmasına yönelik projelerde, buna ilişkin alınan genel kurul kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesi daha sonrada mahkemece de artırılmasına karar verilen sermayenin ödenip ödenmediğinin, hisse satışının yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiği yönünde olduğundan, ( birer sureti dosyaya bırakılan Yargıtay 19 Hukuk Dairesine ait 2010/3375 esas , 2009/11625 esas, 2011/705 esas , 2010/4824 esas, 2011/2986 esas nolu içtihatlarda özetle, ortaklara ait olduğu iddia edilen taşınmazların satışı ve şirkete kaynak aktarılması konusundaki hukuki işlemler tamamlanmadan ayrıca söz konusu taşınmazlar üzerinde haciz veya sair ayni haklar incelenmeden iyileştirme projesinin uygun olduğundan bahisle erteleme kararı verilmesi hatalıdır denildiği, yine sermaye artırımının yapılıp yapılmadığı hususunun açıklıklığa kavuşturulması gerekir denildiği, sermaye artırımın sağlanmadığı ve yeni ortak alımına ilişkin somut bir adım bulunmadığı denildiği, sermaye artışı bedelinin ödendiği konusunda dosyada bilgi bulunmamaktadır denildiği içtihatlar ) 21/04/2014 tarihli duruşmada alınan 4 nolu ara karar ile " davanın açıldığı tarih ve gelinen aşama dikkate alındığında, taşınmazın faaliyete geçebilmesi için bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere 44.000.000 TL bedelli inşaat yapılması gerektiği anlaşıldığından, davacı... vekillerine en son iyileştirme projeleri kapsamında 2016 ve 2017 yılı dahilinde toplam 126.680.734,00 TL nakdi sermaye artırımını yaparak söz konusu bedeli şirket adına açılacak hesaba fiilen yatırması , yada bu miktara isabet edecek miktarda hisse satışı yaparak bedelini fiilen şirket adına açılacak hesaba yatırması yada başka bir şekilde bu miktar kadar nakdi girişi fiilen yatırması konusunda son kez gelecek celseye kadar kesin mehil verilmesine, mehlin kesin olduğunun ... vekillerine ihtarına ( ihtar edildi ) bu bedel yatırıldığında bedelin öncelikle taşınmazın inşaat eksiklerinde kullanacağından mahkememizce KONULACAK tedbirin celse arasında değerlendirilmesine, ve söz konusu bedel yatırıldığında gecikmeksizin inşaat eksiklerin giderilmesi husununda davacı...vekillerine süre verilmesine " şeklinde ara kararı oluşturulmuştur.
Davacı şirket tarafından daha sonraki celselerde, ... tarafından yurt dışından... Şubesine 74.000.000 Euro para aktarıldığı bu parayla hisse satın alacağını, bir kısmını da nakdi sermaye koyacağını ancak para üzerinde Masak üzerinde Masak tarafından araştırma yapıldığını bildirmesi nedeniyle 26/10/2016 tarihli duruşmanın 3.nolu ara kararında ... vekilince 74.000.000 Euro'nun nakit sermaye olarak konulacağı bildirildiğinden Masak incelemesi bittiğinde ve paraya aktarılmaya hazır olduğu mahkememize bildirildiğinde tedbir talebinin değerlendirileceği yönünde ara kararı kurulmuştur, ... ve ...'a yukarıda da açıklandığı üzere yazı yazıldığı görülmüş, böyle bir paranın gelmediği , ... tarafından herhangi bir incelemenin bulunmadığı, ...'ın dilekçesinde bahsedilen yazının ...'a ait olmadığı... tarafından bildirilmiştir Davacı vekili tarafından ...'ın parasını sermaye olarak koyacağı ve hisse satın alacağını ancak mahkeme tarafından gerekli tedbirlerin verilmediğini iddia etmiş ise de, 3.nolu ara kararımızda da belirtildiği üzere... incelemesi bittiğinde paranın aktarılmaya hazır olduğunu bildirildiğinde tedbir talebi inceleneceği yönünde ara karar kurulmuş ancak böyle bir paranın olmadığı yapılan yazışmalar sonucu anlaşılmıştır. Mevcut olmayan para ile ilgili tedbir kararının verilmediği iddiası afakidir kaldı ki,... davacı şirketin ortağı olmayıp, parasına... Bankası tarafından haciz konulması mümkün değildir .buna rağmen para aktarılmaya hazır olduğu bildirildiğinde, tedbir talebinin değerlendirileceği yönünde ara karar kurulmuştur. Bu şahsın ayrıca hisse satın alacağı ancak hisseler üzerinde bankanın rehin hakkı bulunduğu, bu nedenle almaktan vazgeçtiği, mahkemece bununla ilgili tedbir kararı verilmediği iddia edilmiş ise de, tekrarla vurgulanacağı üzere ortadan böyle bir paranın olmadığı anlaşılmıştır, kaldı ki davacı şirket ile davalı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi ve ekleri uyarınca ortakların hisseleri üzerine rehin tesis edilmiştir, mahkememizce , iflas erteleme davasından önce tarafların anlaşarak kurduğu rehinin tedbiren kaldırılması mümkün olmadığı gibi, ileride tekrar vurgulanacağı üzere buna yönelik tedbir talepleri maddi hukuku ilgilendirdiğinden ve tedbir kararı verilemeyeceği Yargıtay içtihatları ile sabittir .
Sonuç itibariyle, ortaklara ait gayrimenkullerin satılarak, şirkete nakdi sermaye olarak konulamadığı, bu nedenle inşaat eksikliklerin giderilemediği , tesisin faaliyete geçmediği, hisse satışının da yukarıda açıklandığı üzere ...'ın iddia ettiği paranın mevcut olmaması nedeniyle gerçekleştirilemediği , davacı şirketin yukarıda vurgulandığı üzere borca batık olduğundan , bu nedenle iflasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı lehine İİK 17/b gereğince tüm verilmesi gereken tedbirlere 27/08/2012 tarihinde karar verilmiştir . Daha önce mahkememizce iflas kararı verilmiş ise de bu tedbirler kaldırılmamış bununla ilgili mahkememizden tavzih istenilmiş gerekçeli kararda ihtiyati tedbirin kaldırılmaması nedeniyle tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devam edeceği yönünde ek karar kurulmuş, tedbirin kaldırılıp kaldırılmadığı bir çok icra dairesi ve mahkemece sorulmuş, kaldırılmadığı yönünde cevap veriliştir. Dolayısıyla 27/08/2012 tarihinden en son karar verildiği 08/02/2018 tarihine kadar davacı taraf 5 yıl 5 ayı geçen süre zarfında lehine verilen ihtiyati tedbir korumasından yararlanmıştır. Birer sureti dosya içerisine bırakılan Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 20/9/2013 tarih 2013/3331 esas , 01/4/2014 tarih 2013/9303 esas , 19/01/2015 tarih 2014/5875 esas, 07/11/2016 tarih 2015/8445 esas, 06/4/2016 tarih 2015/1930 esas sayılı içtihatlarında vurgulandığı üzere " 16/12/2008 tarihinde verilen tedbir kararı uygulanasına başlanıldığından ve İİK nun daki 5 yıllık sürenin dolmasına 10 ay kadar kaldığı yaklaşık 4 yıl iki aylık süreç içerisinde iyileştirme projesinden sonuç alınamadığı, bu nedenle davacının iflasına karar verildiği , kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına" denildiğinden mahkememizce verilen tedbir kararın üzerinden 5 yıl 5 ay geçtiği, ikinci ifla erteleme projesininde yukarıda açıklandığı üzere uygulanabilir olmadığı, yine 19.Hukuk Dairesinin 09/02/2006 tarih , 2005/11980 esas nolu içtihadında
da belirtildiği üzere, "tedbir kararları erteleme talebinde bulunan şirketin mali durumunun iyileştirilmesini sağlamaz. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda takas, mahsup, temlik işlemlerinin uygulanması , rehin ve blokaj kayıtlarının kaldırılmaması halinde şirketin nakit ihtiyacını gidereceği belirtilmiştir. İflas erteleme davalarında ancak mal varlığının muhafazası için gerekli tedbirler alınmalıdır. Ancak mahkemece maddi hukuk alanında sonuçlar doğuran muhafaza tedbirleri verilmemelidir ayrıca alacaklarının alacaklarını tahsil amacıyla kullanabilecekleri takas, mahsup , hapis hakkı gibi hukuki işlemleri durdurulması da kanuna uygun değildir. Aynı şekilde rehinle blokaj kayıtlarının kaldırılması mahkemece iflasın ertelenmesine karar verilmesi halinde alması gereken tedbirler arasında kabul edilemez. Bu nedenle takas hakkının yasaklanması rehin ve blokaj kayıtlarının kaldırılması mevcut düzenlemeye uygun olmadığı gibi sadece tedbirlerle mali durumun iyileştirilmesi sağlanması ertelemeye ilişkin düzenlemenin erteleme ile bağdaşmaz. " denildiğinden iflas erteleme projesinin uygulanabilir olmadığı anlaşıldığından iflas kararı vermek gerekmiştir.
Daha önceki iflas kararında tedbir kararı kaldırılmamış ise de, bu konuda Yargıtay içtihatları tarandığında, Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 05/05/2015 tarih 2014/8858 esas , 2015/3278 Karar , aynı dairenin 19/01/2015 tarih 2014/5875 esas 2015/293 karar, aynı dairenin 29/11/2013 tarih 2014/5875 esas , 2015/293 karar nolu içtihatlarında belirtildiği üzere " davacı şirketin iflasına karar verildiğine göre, ihtiyati tedbirlerin iflas kararı ile bağdaşmadığı ve ihtiyati tedbirlerin uygulamada sorunlar yaratacağı gözeterek nihai kararda ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken nihai kararla birlikte ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmemesi , (sanki iflasın ertelenmesine karar verilmiş ve ihtiyati tedbirlerin devamı gerekiyormuş gibi ) ihtiyati tedbirlerin bir süre daha ( iflas kararın kesinleşmesine kadar ) devamı sonucu doğuracağından doğru olmamıştır. " denildiğinden , mahkememizce verilen en son iflas kararıyla iflas erteleme tedbirleri de kaldırılmıştır.
Davacı vekilinin gereken tedbir kararlarının verilmediği yönündeki iddiası değerlendirildiğinde;
Yukarıda da açıklandığı üzere 27/08/2012 tarihinde İİK 179/b bendi gereğince verilmesi gereken tüm tedbirlere davacı şirket lehine hükmolunmuştur. Hatta elektrik, telefon gibi giderleri nedeniyle doğmuş ve doğacak borçları nedeniyle lehine tedbir kararı verilmiş bu hizmetlerin kesilmesi de tedbiren engellenmiştir .Daha sonra bu hizmeti veren müdahil vekillerince tedbirlere Yargıtay içtihatları sunularak itiraz edilmesi nedeniyle (yukarıda özetlenmiştir) 2015 yılından sonra elektrik, telefon kullanımları nedeniyle doğacak borçları nedeniyle tedbir uygulanmamasına yönelik tedbir kararı kısmen kaldırılmıştır. İlk iflas kararı ile birlikte tedbir kararın kaldırılması gerekirken mahkememizce kaldırılmamış, davacı taraf 5 yıl 5 ay boyunca tedbir kararından faylanmıştır . İİK 179/b maddesinde ancak iflas erteleme talebinde bulunan şirket lehine tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiştir.
Davacı taraf yargılamanın ilerleyen aşamalarında kefiller yönünden de tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de, kefillerin /ortakların davanın tarafı olmaması nedeniyle ve üçüncü kişiler hakkında tedbir kararı verilmesi mümkün değildir. İkinci iflas erteleme projesini inceleyen bilirkişiler raporlarında, taşınmazlar üzerinde ipotek haciz olduğunu belirterek bunları mahkemece kaldırılmasını talep etmiş iselerde , borçlu şirkete nazaran üçüncü kişi durumunda olanların maddi hukuktan doğan talep ve defi haklarını etkileyen tedbirlere iflas erteleme davası sırasında tedbir yoluyla karar verilemeyeceği keza üçüncü kişilerin haklarını etkileyecek tedbir kararı verilemeyeceği, kaldı ki daha önceden konulan tapu kaydına işlenen ipotek haciz gibi takyidatların mahkememizce kaldırılması mümkün olmadığından, keza Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 21/11/2011 tarih 211/7346 esas sayılı içtihadında belirtildiği üzere "takip konusu ipotek belgelerine göre taşınmaz maliki olan üçüncü kişi konumundaki ...nın borçlu şirket lehine ipotek tesis ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda borçlu şirket lehine verilen rehinli malların satışının gerçekleştirilmemesi yönündeki tedbir kararı ...nın malik olduğu taşınmazlar hakkında hüküm ifade etmez . " Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 25/02/2015 tarih 2012/6774 esas sayılı içtihadında ise "....davacı şirket ortağına ait ipotekli taşınmazı da kapsayacak şekilde maddi hukuka ilişkin tedbir kararı verilmesi doğru olmamıştır, arsa davacı şirkete ait değildir. Şirket ortağının şirketi borcunu temin amacıyla verdiği ipotekte üçüncü kişinin verdiği ipotek niteliğinde olduğundan tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez. " denildiğinden bilirkişilerin bu değerlendirmeleri yerinde görülmemiştir
Yargılamanın devamı sırasında davacı vekili iyileştirme projesinin uygulanabilirliği açısından işletme gelirleri ve kira gelirlerine tedbir konulmasını talep etmiş ayrıca şirket ortaklarına ait taşınmazlardan birinin belediyece kamulaştırıldığı , kamulaştırma parasının bir kısmının ... Bankasının borcuna mahsuben alındığı, bilirkişilerce belirlenen kamulaştırma bedelinden kalan kısmının tahsili için İstanbul ... Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığı, ortaklara ait taşınmazların satılarak sermayeye konulacağından bahisle bu dosyadan elde edilecek kamulaştırma bedeline tedbir konularak kamulaştırma bedelinin ... Bankasına ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini istemiş mahkememizce tedbir talebi reddedilmiş gerekçeli karar tebliğ edilmiş, davacı taraf bu karara karşı İstinaf yoluna gitmiş İstinaf Mahkemesince " İstanbul...Asliye Hukuk Mahkemesinde ... esas sayılı dosya ile dava açtığı ve davanın derdest olduğu, söz konusu taşınmazın davacı şirkete değil, davacı şirket ortaklarına ait olduğu görülmektedir. Davacı vekili, şirketin, bu taşınmazın satılarak, Şirkete sermaye olarak konulmasını teklif ettiği, bu teklifin, mülk sahibi, müteselsil kefil şirket ortakları tarafından kabul edilerek gerekli işlemlere başlandığı ve müvekkili şirketin 13.11.2014 tarihli Genel Kurulu’nda bu hususa ilişkin karar alınarak Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 20 Ocak 2015 tarih ve 8740 sayı 918 sayfasında yayınlanan kararı ile adı geçen taşınmazların şirketin malvarlığı içinde, aktifinde ve sermaye hesabına girdiğinin kabul edildiğini belirtmişse de, TTK 128/5 ve 6.maddesi-fıkraları uyarınca, taşınmaz mülkiyeti ya da taşınmaz üzerindeki bir ayni hakkın sermaye olarak konması haline, şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tescilin şart olup, dosya kapsamına göre bu şart gerçekleşmediğinden, söz konusu taşınmazın şirket malvarlığı içinde, aktifinde ve sermaye hesabına girdiğinin kabulü mümkün değildir. Bu nedenle, taşınmazın şirket ortakları adına olması nedeniyle, iflas erteleme davasında üçüncü kişi durumunda olan ortakların başka bir mahkemede görülmekte olan bir davaya müdahale anlamını taşıyacak şekilde, mahkemece herhangi bir tedbir kararı alınması mümkün olmadığı gibi, talebin gerçekleştirilmesine yönelik kayyım yetkilendirme gibi bir talep de, İİK 179/a ve HMK 389.maddelerindeki tedbir tanımına uymayan ve kapsamını aşan nitelikte olduğundan mahkemece talebin reddine dair kararında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır.
Şirketin ticari faaliyeti sonucu oluşacak işletme ya da kiralamadan elde edilecek gelirlerinin haczedilemeyeceğine dair talebe gelince, mahkemece İİK 179/a ve b maddeleri gereğince gereken tüm tedbirlerin verildiği, bu tedbirlerin tavzihine yönelik talep ve bu talebe ilişkin verilen kararın tedbir kararı niteliğinde olmayacağından istinaf edilebilirlik şartını taşımayacağı, bu tedbirler dışında ve bu tedbirlerin kapsamını aşar mahiyette, yeni bir tedbir kararının zaten OHAL kapsamında 673 sayılı KHK kapsamında verilemeyeceği, öte yandan, Yargıtay yerleşik uygulaması da dikkate alındığında, alacaklıların, alacaklarını tahsil amacıyla uygulayabilecekleri temlik gibi işlemin durdurul- masına yönelik tedbirler, sonuçlarını maddi hukuk alanında doğurması sebebiyle bu nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği, taraflar arasında 03.10.2010 tarihli, davacı talebine konu gelirleri de içeren temlikname düzenlenmiş olduğu anlaşılmakla yerel mahkemece, davacının bu talebinin de reddine dair kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir " denilerek " mahkememizce verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin karara yapılan İstinaf talebi esastan reddedilmiştir .
İstinaf kararında da belirtildiği üzere yine Yargıtay 23.Hukuk dairesinin 2016 /9585 esas 2017/2057 karar 12/07/2017 tarihli ilamında da değinildiği üzere olağan üstü halin ilanından öncede açılan davalarda da , olağan üstü halin ilanından sonra ve davamı süresince herhangi bir tedbir kararı verilemez, verilmişse derhal kaldırılır denilmektedir.
Davacı vekili 21/04/2017 ve 26/10/2017 tarihli duruşmalarda tedbir talep etmelerine rağmen , mahkemece değerlendirilmediği iddia edilmiş ise de;
21/04/2017 tarihli duruşmanın 4 nolu ara kararında sermaye artırımı veya hisse satışı yada başka bir şekilde nakdi giriş olması halinde öncelikle bu paranın bilirkişi raporunda belirlenen ve maliyeti 44.000.000 TL yapan inşaat eksiklerinde kullanılacağı, nakdi giriş olması halinde buna yönelik tedbir talebinin değerlendirileceği bir sonraki celse de sermaye koymayı planlayan ...para üzerinde Masak incelemesi olduğunu bildirmesi nedeniyle Masak incelemesi bittiğinde ve paraya aktarılmaya hazır olduğu mahkememize bildirildiği takdirde tedbir talebinin değerlendirileceği şeklinde ara karar oluşturulmuş ancak nakdi para girişi olmadığı gibi ...'a ait 74.000.000 Euro da olmadığından olmayan para ile ilgili tedbir talebinin değerlendirilmesi de mümkün olmamıştır. Davacı vekili ...'ın hisse alacağını hisseler üzerinde ... Bankasının rehni bulunduğunu, rehin nedeniyle ...'ın hisse almaktan vazgeçtiğini iddia ederek, tedbir kararının genişletilmesi yönünde talepte bulundukları ancak mahkemenin değerlendirmediğini iddia etmiş ise de, davacı şirket ile ... Bankası arasında genel kredi sözleşmesi imzalanmış şirket ortakları sözleşmeye kefil olmuş, kefiller banka lehine taşınmazlarını ipotek etmiş, şirketteki hisselerini bankaya sözleşme ile rehin etmiş, ek sözleşme ile işletmeden elde edilecek kira ve işletme gelirleri bankaya temlik edilmiş olduğundan dava açılmadan önce tarafların anlaşarak kurdukları rehnin mahkememizce kaldırılması yerleşik Yargıtay içtihatları ile mümkün görülmemiştir . Birer sureti dosyaya bırakılan Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 21/10/2014 tarih 2014/2502 esas , aynı dairesinin 21/02/2014 taih 2014/333 esas , 27/11/2013 tarih 2013/8167 esas , 01/4/2013 tarih 2013/1920 esas , 25/02/2013 tarih 2012/6774 esas sayılı içtihatlarında belirtildiği üzere " ihtiyati tedbir kararın iflasın ertelenmesi kararı dahi elde edilemeyecek olan hukuki sonuçları borçlu şirkete bahşedecek nitelikte olmaması gerekir. Dolayısıyla iflasın ertelenmesi talebinin incelenmesi sırasında geçerli olmak üzere verilen ihtiyati tedbir kararlarının maddi hukuk alanında sonuçlar doğuracak nitelik ve içerikte olmaması gerekir. Zira , doktrinde de belirtildiği üzere erteleme ile sağlanmak istenen şirket bakımından her şekil durması değil, özelikle takiplerin durdurulması suretiyle şirkete rahat bir nefes alınmasının sağlanmasıdır. Bu çerçevede iflasın ertelenmesi talebinde bulunmuş olan borçlu şirketin alacaklılarının , alacaklarını tahsil amacıyla uygulayabilecekleri temlik, takas, mahsup, hapis hakkı gibi hukuki işlemlerin durdurulmasına yönelik tedbirler hep sonuçlarının maddi hukuk alanında doğuran ve borçlu şirkete nazaran üçüncü kişi durumunda olanların maddi hukuktan doğan talep ve defi haklarını etkileyen kısıtlayan tedbirlerdir ve bu tedbirlere gerek iflasın ertelenmesi kararı çerçevesinde gerekse erteleme yargılaması sırasında ihtiyati tedbir yoluyla karar verilemez keza üçüncü kişilerin haklarını etkileyecek ihtiyati tedbir kararı verilmekten kaçınılmalıdır. " Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 25/02/2015 tarih 2012/6774 esas sayılı içtihadında ise "....davacı şirket ortağına ait ipotekli taşınmazı da kapsayacak şekilde maddi hukuka ilişkin tedbir kararı verilmesi doğru olmamıştır, arsa davacı şirkete ait değildir. Şirket ortağının şirketi borcunu temin amacıyla verdiği ipotekte üçüncü kişinin verdiği ipotek niteliğinde olduğundan tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez. " denilmektedir.
Davacı vekili sözleşmeyi kefil suretiyle imzalayan ortakların kendilerine ait taşınmazları borcundan dolayı bankaya ipotek ettiklerini , davacı şirket lehine iflas erteleme tedbir kararı olmasına rağmen bankanın ortakların aynı zamanda kefil olmasından dolayı kefiller hakkında takip yaparak, ipotekli taşınmazları sattırdıklarını, bu satışın önlenmesi için mahkemece tedbir kararı verilmediğini belirtmiş olup, davacı tarafça dosyaya sunulan Yargıtay 12 Hukuk Dairesine ait olan içtihatlar incelendiğinde içtihatların ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna ilişkin takiplere ait olduğu, bu tür takiplerde asıl borçlu ile ipotek verenin takip talebinde gösterilmesi gerektiği, bu ikisinin zorunlu takip arkadaşı olduğu asıl borçlu şirketle ilgili iflas erteleme talebi var ise, asıl borçludan dolayı verilen tedbir nedeniyle üçüncü kişinin asıl borçlu lehine verdiği ipoteğin de paraya çevrilemeyeceğine ilişkindir. Ancak müdahil banka ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla değil kefiller hakkında genel haciz yoluyla takip başlatmıştır. Takip şeklinin ipoteğin paraya çevrilmesine yönelik olması halinde mahkememizce ipotek veren şahısla ilgili tedbir kararı verilmesine gerek kalmaksızın, iflas erteleme isteyen asıl borçlu şirketin , asıl borçlu şirket lehine verilen tedbir kararının icra dosyasına sunmasıyla tedbir kararından ipotek veren üçüncü kişininde faydalanacağı açıktır. ANCAK ,
İstanbul ...cra Müdürlüğüne ait ... esas nolu takip dosyası incelendiğinde , ... Bankası tarafından , genel kredi sözleşmesinin kefilleri hakkında 649.183.468,82 TL asıl alacak 2.789.685,63 TL 28/03/2013 tarihinden işlemiş temerrüt faizi, 139.484,28 TL BSMV olmak üzere toplam 652.112.638,73 TL nin asıl alacağa uygulanacak %22,10 temerrüt faizi ile tahsili için genel haciz
yoluyla takip başlattığı ve başlatılan genel haciz yoluyla takip neticesinde kefil olan ortaklara ait taşınmazların ... Bankasının alacağı nedeniyle satıldığı anlaşılmaktadır. BK 586.maddesine göre " Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. " denilmektedir.
Davacı .... AŞ vekilinin aynı taleple İstanbul... İcra Müdürlüğüne müracaat ettiği icra müdürlüğünce 10/09/2015 tarihli alınan karar ile ... AŞ nin takip dosyasının tarafı olmadığı, diğer borçlular hakkında dosyaya sunulan iflas erteleme kararı bulunmadığı , iflas erteleme kararının sadece lehine iflas erteleme kararı verilen borçluyu kapsayacağı diğer borçlularla ilgili tedbir kararı verilmediği sürece takibin devam edeceği belirtilerek, takibin durdurulmasına yönelik talebin reddine karar verildiği, satış suretiyle taşınmazın ihalesinin yapıldığı, taşınmaz malikleri olan şirket ortaklarınca açılan ihalenin feshi davalarında aynı talebin İcra Hukuk Mahkemelerinde dile getirildiği , nitekim İstanbul... İcra Hukuk Mahkemesi ... esas ... nolu kararında "...yapılan takip genel haciz yoluyla yapılan bir takip olup asıl borçlu hakkında iflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararı bu borçluları kapsamaz. Tedbir kararı bulunan ... AŞ ... nolu icra dosyasının tarafı değildir. ...davacı borçluların iflas erteleme dosyasından ... AŞ lehine verilen tedbir kararının zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle diğer borçluları da kapsayacağı yönündeki şikayeti ancak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplerde incelenebilecek bir iddia olup, genel haciz yoluyla yapılan bu takibe teşmil edilemez. " denilmiş , söz konusu karar temyiz edilmiş Yargıtay 12 Hukuk Dairesinin 06/02/2017 tarih 2016/12184 esas 2017/1289 karar nolu ilamı ile onanmış, karar düzeltme talebi de aynı dairenin 30/11/2017 tarih 2017/4822 esas 2017/14906 karar nolu ilamı ile reddedilmiştir. Dolayısıyla 10 İcra Müdürlüğündeki 2014/915 nolu takip dosyası genel haciz yoluyla takip olması nedeniyle ve bu takipte ... AŞ nin taraf olmamasından dolayı asıl borçlu hakkında verilen tedbirin kefilleri de kapsayacak şekilde mahkememizce tedbir kararın genişletilmesi yasaya aykırıdır.
Davacı vekili mahkemenin nakdi sermaye artırımı yönünde taraflarına süre verdiğini oysa öncelikle mahkemenin öncelikle iflas ertelemeye karar vermesi gerektiği iflas erteleme kararından sonra ön görülen sermaye artışının sağlanacağını bu nedenle bu hususta verilen sürenin uygun olmadığını belirtmiş ise de, kefillere ait taşınmazların , müdahil ... Bankasınca başlatılan genel haciz yoluyla takip neticesinde satılarak ihalelerin kesinleşmesi nedeniyle , en son iyileştirme projesinde ön görülen sermaye artışının bu yolla sağlanamayacağı anlaşıldığından, iyileştirme projesinin ana unsurunun sermaye artışı ve ortaklara ait hisselerin satılması suretiyle elde edilecek gelir olduğu, hatta bu hususun alınan genel kurul kararı doğrultusunda ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği anlaşıldığından Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin yerleşmiş kararından belirtildiği gibi sermaye artışı yapılmasına yönelik projelerde, buna ilişkin alınan genel kurul kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesi daha sonrada mahkemece de artırılmasına karar verilen sermayenin ödenip ödenmediğinin, hisse satışının yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiği yönünde olduğundan, ( birer sureti dosyaya bırakılan Yargıtay 19 Hukuk Dairesine ait 2010/3375 esas , 2009/11625 esas, 2011/705 esas , 2010/4824 esas, 2011/2986 esas nolu içtihatlarda özetle, ortaklara ait olduğu iddia edilen taşınmazların satışı ve şirkete kaynak aktarılması konusundaki hukuki işlemler tamamlanmadan ayrıca söz konusu taşınmazlar üzerinde haciz veya sair ayni haklar incelenmeden iyileştirme projesinin uygun olduğundan bahisle erteleme kararı verilmesi hatalıdır denildiği, yine sermaye artırımının yapılıp yapılmadığı hususunun açıklıklığa kavuşturulması gerekir denildiği, sermaye artırımın sağlanmadığı ve yeni ortak alımına ilişkin somut bir adım bulunmadığı denildiği, sermaye artışı bedelinin ödendiği konusunda dosyada bilgi bulunmamaktadır denildiği içtihatlar ) 21/04/2014 tarihli duruşmada alınan 4 nolu ara karar ile " davanın açıldığı tarih ve gelinen aşama dikkate alındığında, taşınmazın faaliyete geçebilmesi için bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere 44.000.000 TL bedelli inşaat yapılması gerektiği anlaşıldığından, davacı ... vekillerine en son iyileştirme projeleri kapsamında 2016 ve 2017 yılı dahilinde toplam 126.680.734,00 TL nakdi sermaye artırımını yaparak söz konusu bedeli şirket adına
açılacak hesaba fiilen yatırması , yada bu miktara isabet edecek miktarda hisse satışı yaparak bedelini fiilen şirket adına açılacak hesaba yatırması yada başka bir şekilde bu miktar kadar nakdi girişi fiilen yatırması konusunda son kez gelecek celseye kadar kesin mehil verilmesine, mehlin kesin olduğunun ... vekillerine ihtarına ( ihtar edildi ) bu bedel yatırıldığında bedelin öncelikle taşınmazın inşaat eksiklerinde kullanacağından mahkememizce KONULACAK tedbirin celse arasında değerlendirilmesine, ve söz konusu bedel yatırıldığında gecikmeksizin inşaat eksiklerin giderilmesi husununda davacı ... vekillerine süre verilmesine " şeklinde ara kararı oluşturulmuştur.
Davacı vekili 26/10/20017 tarihli duruşma öncesinde mahkeme heyetinin reddedildiği bu ret nedeniyle bu duruşmaya heyet görevlendirilmesi için komisyona yazı yazıldığını, bu tarihli duruşmada mahkeme heyetinin görev alamayacağının bildirilmesi üzerine mahkeme heyetinin komisyon tarafından görevlendirme yapılmayacağının bildirilmesi üzerinde telefon üzerine duruşmaya çıkıldığı iddia edilmiş olup, mahkeme heyetinin reddi üzerine dosya incelenmek üzere İstanbul... Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiğniden 23/10/2017 tarihinde Komisyon Başkanlığına heyet görevlendirilmesi için yazı yazılmış ise de, duruşma gününe kadar yazımıza cevap verilmediği akibetinin araştırılması için mahkememiz Yazı İşleri Müdürüne talimat verilerek yazının akibetinin Komisyon 'dan sorulması istenilmiş, mahkemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce Komisyon Yazı İşleri Müdürlüğü aranarak akibeti sorulmuş, başka bir heyet görevlendirilmeyeceği sözlü olarak bildirilmiş bu arada da duruşmadan önce İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesince ... D İş nolu dosya ve ekleri mahkememize gönderilmiş incelendiğinde, İstanbul... Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından heyetin reddine ilişkin talebin reddine karar verildiği davacı tarafın kararı istinaf ettiği istinaf dairesince istinaf talebinin reddine kara rverildiği, İstinaf kararının temyiz edildiği İstinaf dairesinde verilen kararın kesin karar olduğu belirtilerek talebin reddine karar verildiği görülmüş bunun üzerine HMK 42.maddesi ve bir sureti dosyaya bırakılan Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 1990 Basım 1. Cilt Sayfa 1020 'ye göre, " hakimin reddi talebinin reddine ilişkin merci kararının temyiz edilmesi , reddi istenen hakimin davaya devam etmesine engel teşkil etmez denildiğinden " mahkememiz heyetinin görevli olduğu anlaşıldığından duruşmaya çıkılmıştır.
Toplanan tüm delil alınan bilirkişi raporları ve yukarıda yapılan açıklamalara göre, Yargıtay bozma ilamından sonra ... Bankasınca ilk projeye ilişkin vefa akdi ile ilgili sözleşmeler imzalanmamış bunun üzerine davacı vekilince ikinci iyileştirme projesi sunulmuş ayrıca tesisin 40 yıllığına Çin'li bir firmaya kiralanacağı hususunda görüşmelere başlanıldığı iddia edilmiş ve süre istinilmiş mahkememizce süre verilmesine rağmen kiralama işlemi gerçekleşmemiştir. İkinci iyileştirme projesi ve bu projedeki revize ve bunlarla ilgili bilirkişi raporu ve ek raporu gerekçeli karar içerisinde detaylı olarak anlatılmış olup, sermaye olarak konulması planlanan şirket ortaklarına ait taşınmazlardan biri hariç diğerleri ağırlıklı olarak 2015 ve 2016 yıllarında ... Bankası tarafından kefiller hakkında başlatılan genel haciz yoluyla takip neticesi satılmış, bir çoğunun ihalesi kesinleşmiş açılan ihalenin feshi davaları reddedilmiş bir kısmı Yargıtayca onanmıştır. Bu taşınmazlardan elde edilen gelir seksen altı milyon küsür civarındadır. Bu parayı ... Banaksı takip sonucunda alacağına mahsuben almıştır, dolayısıyla bu paranın şirkete nakdi sermaye olarak girmesi mümkün değildir etkisi ancak ... Bankasına olan borcu azaltma yönünde olmuştur. Nakdi sermaye girmemesi nedeniyle, işletme eksiklikleri tamamlanmamıştır. İlk kararda da vurgulandığı gibi iflas erteleme davasından önce tesis faaliyete geçmiş, davacı şirketçe bir çok kira sözleşmesi yapılmış ancak tesisin üstü açık alış veriş merkezi olarak planlanması, AVM nin bulunduğu mevki nedeniyle hava sirkülasyonundan dolayı müşterilerin soğuk nedeniyle azalması ve akabinde alış veriş merkezinin boşalması kiracıların çıkması ile neticelenmiştir. İşletmenin faaliyete geçmesi için açık kısımlarını kapatılması kışın ısılması ve yazın güneşten korunması ayrıca bağlantı yollarının yapılması gerekmektedir. En son bilirkişi raporunda bu eksiklikleri n giderilmesi ve işletmenin faaliyete geçmesi için 44.000.000 civarında nakit paraya ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır. Bu nakit sağlanamadığından karar tarihine kadar işletme eksiklikleri tamamlanmamış ve işletme faaliyete geçmemiştir. İyileştirme projesinin diğer unsuru şirket hissesinin satılması ve ... tarafından sermaye konulması olup, yukarıda da anlatıldığı üzere Sedat Keskinkılıç'a ait 74.000.000 Euro olmadığından bu proje de gerçekleşmemiştir.
İkinci iyileştirme projesi üzerinde bilirkişi heyeti yukarıda özetlendiği şekilde değerlendirme yaparak, uygulanabilir olduğu yönünde rapor tanzim etmiş ise de , ikinci iyileştirme projesine ek olarak sunulan projede şirket ortaklarına ( şirket ortakları aynı zamanda genel kredi sözleşmesinin kefili olarak imzalamışlardır ve şahsi taşınmazlarını ... AŞ nin borcu nedeniyle ipotek vermişlerdir. ) ait taşınmazların satışı suretiyle 2016 yılında 32.572.260 Tl 2017 yılında 88.305.000 Tl 2018 yılında 27.588.000 TL 2019 yılında 91.692.465 TL olmak üzere toplam 240.145.725 TL lik nakit girişi olacağı ön görülerek değerlendirme yapılmış ise de, 63 adet taşınmazdan 62 adedinin ... Bankasınca genel kredi sözleşmesinin kefilleri hakkında başlatılan İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... esas nolu genel haciz yoluyla takip dosyasında 2015 ve 2016 yıllarında satıldığı, satış bedelini ikinci ek bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 86.962.210 TL de kaldığı, sadece bir taşınmazın satılmadığı, buna biçilen değerin için 500.000 TL olduğu, ihalelerin yapıldığı, ... vekilince ihalenin feshi için dava açıldığı, ihalenin feshine ilişkin davaların reddedildiği, bir kısmının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği , bir kısmının temyizde olduğu görülmüştür. Davacı şirket tarafından satılarak satış parasının şirkete nakit sermaye olarak konulması planlanan taşınmazların tamamına yakın kısmı ... Bankasınca başlatılan takip nedeniyle alacağına mahsuben satıldığı, dolayısıyla bu gayrimenkullerin satılarak parasının şirkete sermaye olarak konulmasının mümkün olmadığı etkisinin sadece ... Bankasına olan borcun azalması şeklinde sağladığı anlaşılmaktadır. 21/06/2016 tarihli raporda satışlardan 240.145.725 TL gelir elde edileceği bunun nakdi sermaye olarak konulacağı, ayrıca ortakların şirketten olan alacak miktarları olan 19.991.144 TL nin de sermaye olarak değerlendirilmesi suretiyle rapor hazırlandığı, iyileştirme projesinde bu şekilde girecek nakdi sermaye ile , inşaat eksikliklerin tamamlanarak ( Önceki gerekçeli kararımızda da yazıldığı ve önceki bilirkişi raporlarında açıklandığı üzere ... AVM üstü açık alış veriş merkezi olarak planlanmış olup, bulunduğu konum ve hava sirkülasyonu nedeniyle kışın soğuk yazında sıcak nedeniyle üstü açık alış veriş merkezi olarak faaliyet gösteremediği, ilk açıldığında soğuk nedeniyle müşterilerin gelmemesi nedeniyle kiralanan taşınmazların müşteri yokluğu nedeniyle kapandığı, tekrar faaliyete geçmesi için sirkülasyon alanlarının kapatılması, ısıtılması, rüzgardan korunması, bağlantı yolların yapılması gibi ) tesisin faaliyete geçeceği eksikliklerin tamamlanıp faaliyete geçtiği nazara alınarak, 2017 yılında 28.159.222 TL , 2018 yılında 84.300.504 TL net yıllık net gelir, 2019 yılında 90.426.842 TL net yıllık gelir elde edeceği değerlendirilerek , 2017 yılında 28.159.222 TL , 2018 yılında 84.300.504 TL net yıllık net gelir elde edeceği esasına dayanılarak , bu gelirlerde hesaba katılarak hesap yapıldığı buna rağmen, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzerine 31/12/2016 tarihinde davacı şirketin 158.154.230 TL borca batık, 31/12/2017 tarihinde 113.844.123 TL borca batık 31/12/2018 tarihinde 73.564.482 TL borca batık olduğu, 31/12/2019 tarihinde şirket ortaklarının hisselerinin satılması suretiyle 666.611.047 TL gelir elde edileceği de hesaba katılarak 31/12/2019 tarihinde borca batıklıktan kurtularak kara geçeceğinin ön görüldüğü oysa söz konusu taşınmazların biri hariç tamamı ... Bankasınca başlatılan takip sonucunda 86.962.210 TL ye satılarak alacağına mahsup edildiği böylelikle bu paranın şirkete nakdi sermaye olarak konulmasının imkansız hale geldiği, dolayısıyla nakdi sermaye yapılamaması nedeniyle inşaat eksikliklerinin giderilemediği dolayısıyla inşaat eksiklikleri giderilemediği için tesisin kararın verildiği tarihe kadar faaliyete geçmediği, dolayısıyla bilirkişiler tarafından 2017-2018 ve 2019 yıllarında elde edilmesi ön görülen ve hesaba katılan faaliyet gelirlerinin söz konusu olmadığı, bilirkişi raporuna göre , iyileştirme projesi tamamen uygulanması ve faaliyete geçse dahi 31/12/2018 tarihinde halen 73.564.482 TL borca batık olduğu, kaldı ki yukarıda da açıklandığı üzere taşınmazların satılarak sermaye yapılmasının mümkün olmadığı, inşaat eksiklerinin tamamlanmadığı ve tesisin faaliyete geçmediği düşünüldüğünde borca batıklık miktarının bilirkişi raporundaki orandan daha yüksek olduğu, en son kayyım raporunda 31/12/2017 tarihi itibariyle borca batıklık miktarının 118.819.163,05 TL olduğu, şirketin faaliyetinden 2017 yılı için Aralık 2017 tarihine kadar ancak 127.377,48 TL brüt satış karı elde ettiği , bu dönemdeki faaliyet giderlerinin 3.982.722,17 TL olduğu, bu dönemlere ait satışlara oranla faaliyet giderlerinin yüksek olması neticesinde 3.139.031,87 TL zarar ettiği, borç ödeme durumunun yetersiz olduğu, şirketin öz kaynaklarının negatif olduğu, 31/07/2017 tarihinden 30/11/2017 tarihine kadar 4 aylık dönemde şirketin borçlarında 1.612.512,02 TL artış olduğu raporlanmıştır.
Tesisin elektrik, su , sigorta primleri , istihdamı zorunlu olan personel giderleri , güvenlik harcamalarının davacı şirketçe değil müdahil ... Bankasınca ödendiği ,birçok kez müdahil ... Bankası tarafından dile getirilmiş, davacı tarafça bunun aksi iddia edilmemiştir. Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin birçok içtihadında şirketin bu giderleri karşılamaması da iflas kararı verilmesini gerektirmektedir.
Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 04/7/2017 tarih 2016/331 esas sayılı ilamında ; "iyileştirme projesi şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı , TTK 376/2.maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynakla nakit girişi , sermaye artışı , yeni ortak alınması, şirketin işleyişi sonucu şayet mümkün ise kar ve nakit akışı gibi nesnen ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli , İİK 179.maddesinde aranan ciddi ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır. Somut olayda borca batık olduğu sabit olan davacı şirketin borca batıklıktan çıkması sonucunda ciddi bir gelişme olmadığı projenin davacıyı borca batıklıktan kurtarmaya yetecek nitelikte olmadığı ....nedeniyle iflasına karar verilmesi gerektiği " denildiği ,
Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 12/2/2013 tarih 2013/252 esas sayılı ilamında " öncelikle ortalara ait taşınmazlar ipotekli olup, satışı için hiçbir somut veri bulunmadığı, gibi yeni ortak alınmasına ilişkin de bir çalışma bulunmadığı , ...iyileştirme projesinin inandırıcı bulunmadığı " denildiği,
Iflas erteleme süresi İİK nın 179/b maddesi gereğince, iflas erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı 5 yıl iken 15/7/2016 tarih ve 6728 sayılı yasanın 3.maddesi ile bu süre toplamda iki yıla indirilmiştir. Dava tarihi itibariyle bahsi geçen 5 yıllık süre dava konusu olaya uygulanacaktır. Davacı şirket hakkında 27/08/2012 tarihinde iflas erteleme tedbirlerini hükmedilmiş olup, karar tarihine kadar 5 yıl 5 ay boyunca davacı şirket iflas erteleme tedbirlerinden faydalanmıştır , bu süre İİK 179/b maddesi gereğince erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı olan 5 yıldan daha fazladır . Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 11/02/2012 tarih ve 2014/6847 esas 2016/688 karar sayılı ve benzer sayılı içtihatlarında da belirtildiği üzere " İİK 179/b maddesi gereğince , erteleme ve uzatma sürelerinin toplamının 5 yılı geçemeyeceği karşısında ertelemenin sağladığı sonuçları doğuran ilk ihtiyati ihtiyati tedbir kararının 10/03/2009 tarihinde verildiği ve buna göre 5 yıllık sürenin 10/03/2014 tarihinde dolacağı gerekçesi ile talebin reddi ile şirketin iflasına karar verilmiştir...onanmasına " dair karar verildiği, yine Yargıtay 23 Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarih 2012/5164 esas sayılı ilamında " iflas erteleme talebinden sonra verilen tedbir kararlarına rağmen bu güne kadar geçen süreçte şirketin zarar etmeye devam ettiği ,kar zarar dengesinin olumlu yönde gelişmediği bu nedenle iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı" denildiği, tüm bu nedenlerle davacı şirketin 5 yıl 5 ay boyunca iflas erteleme tedbirlerinden faydalandığı, ancak yukarıda da anlatıldığı üzere iyileştirme projelerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, şirket ortaklarına ait gayrimenkulleri sermaye artırımında kullanılamadığı, nakit girişi olmadığı için inşaat eksikliklerinin tamamlanamadığı , bu nedenle tesisin faaliyete geçmediği, yeni ortak alınamadığı, hisse satışı yapılamadığı, davacı şirketin borca batık olduğu, subüt bulmakla davacı şirketin iflasına ve yukarıda belirtilen Yargıtay içtihatları nedeniyle iflas kararı ile iflas erteleme tedbirleri bağdaşmayacağından iflas erteleme tedbirlerinin de kaldırılmasına" şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2018/1590 Esas 2018/5523 Karar ve 28.11.2018 tarihli ilamı ile mahkememiz kararı onanmıştır.
Onama kararında "Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, bilirkişi ve kayyım raporları, sunulan yeni iyileştirme projesi ve tüm dosya kapsamından; davacı şirket hakkında 27.08.2012 tarihinde iflas erteleme tedbirlerine hükmedilmiş olup, karar tarihine kadar geçen 5 yıl 5 ay boyunca davacı şirketin iflas erteleme tedbirlerinden faydalandığı, bu sürenin İİK'nın 179/b maddesi gereğince erteleme ve uzatma sürelerinin toplamı olan 5 yıldan daha fazla olduğu, bu süreç içerisinde iyileştirme projelerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, şirket ortaklarına ait gayrimenkullerin sermaye artırımında kullanılamadığı, nakit girişi olmadığı için inşaat eksikliklerinin tamamlanamadığı bu nedenle tesisin faaliyete geçmediği, yeni ortak alınamadığı, şirkette hisse satışı yapılamadığı gerekçesiyle iflas erteleme talebinin reddi ile davacı şirketin iflasına, verilen tedbir kararlarının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, hükmü temyiz eden davacı vekili ile bir kısım müdahiller vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir." denildiği görülmüştür.
Onama kararına karşı davacı vekilince karar düzeltme yoluna müracaat edilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2019/1116 Esas 2019/3288 Karar ve 04.07.2019 tarihli karar düzeltme ilamı ile mahkememiz kararı bozulmuştur. Karar düzletme ile yapılan bozma ilamında;
"Dava, iflas erteleme istemine ilişkindir. İflasın ertelenmesi, borca batık durumda bulunan şirket tarafından sunulan somut öngörüler içeren, ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi çerçevesinde bu durumdan kurtulması kuvvetle muhtemel bulunan kooperatiflerle sermaye şirketleri için öngörülmüş bir hukuki korunma yoludur. İflasın ertelenebilmesi için şirketin borca batık durumda olması sunulacak ciddi ve inandırıcı bir iyileştirme projesi kapsamında şirketin mali durumunu düzeltebileceğine dair somut veriler ileri sürmesi ve fevkalade mühletten yararlanmamış olması gerekir (Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK'nın m. 377, İİK'nın m.179 vd.). Borca batıklık, 6102 Sayılı TTK’nın 377. maddesinde gösterilen şekilde varlıkların rayiç değerine ve İİK’nın 178/1. madde ve fıkrasında belirtilen alacaklılar listesinde gösterilenler ile gerçek anlamda tespit edilebilecek diğer borçların tutarına göre belirlemelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile mali durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. İflasın ertelenmesinin amacı, borca batık sermaye şirketinin mali durumunu düzelterek borca batıklıktan kurtulmasının sağlanmasıdır. Borca batıklıktan kurtulma ise tüm borçların ödenmesi anlamına gelmeyip, aktifin pasiften fazla olmasını ifade eder. Borca batıklığın tespitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, bu noktada konusunda uzman bilirkişilerin görüşüne başvurulmalıdır.
Dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Somut olayda, Dairemiz bozma ilamından önce alınan 09.07.2013 tarihli bilirkişi heyet raporunda, 31.03.2013 tarihi itibariyle, davacı şirketin rayiç değerler üzerinden -7.433.715,38 TL düzeyinde borca batık olduğu tespit edilmiştir. Kayyım raporlarında borca batıklık incelemesi kaydi değerler üzerinden yapılmış olup, mahkemece borca batıklık yönünden kaydi değerlere göre inceleme yapan kayyım raporu esas alınarak, hükmün gerekçesinde; en son kayyım raporunda şirketin 31.12.2017 tarihi itibariyle borca batıklık miktarının 118.819.163,05 TL olduğu belirtilmiştir. Aradan geçen uzunca süre dikkate alınarak, şirketin güncel durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığı kesin olarak tespit edilmeden sonuca varılması doğru olmamıştır.
Davacı şirket vekili, karar düzeltme dilekçesinde, şirketin aktifinde bulunan taşınmazların aradan geçen zamanda çok fazla değerlendiğini, böylelikle şirketin borca batıklıktan kurtulduğunu ileri sürmüş ve bu husustaki uzman mütalaası ile gayrimenkul değerleme raporlarını dosyaya sunmuştur.
Bu durumda, mahkemece, konusunda uzman yeni oluşturulacak bir bilirkişi kurulundan alınacak raporla, yukarıda açıklanan ilkeler çereçesinde davacı şirketin, son durumu itibariyle rayiç değerler üzerinden borca batık olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, borca batıklıktan çıkmış olduğunun tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi borca batıklığın devam ettiğinin tespiti halinde ise; dosyada mevcut raporlar kapsamında iyileştirme projesinde yer almakla birlikte ortaklara ait gayrimenkullerin satılarak şirkete nakdi sermaye olarak konulmadığı, sermaye konulmadığı için inşaat eksikliklerinin giderilmediği, şirketin tek malvarlığı olan tesisin bu nedenle faaliyete geçirilmediği, hisse satışlarınında yapılmadığı nazara alınıp, karar tarihine kadar gerçekleşen değişikliklerde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Dairemizce, yukarıda açıklanan sebeplerle yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken, onandığı anlaşılmakla, davacı şirket vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile onama kararının kaldırılması ve kararın davacı şirket yararına bozulması gerekmiştir." denilmiştir.
05/09/2019 tarihli duruşmada , karar düzeltme ilamı ile yapılan bozma kararına mahkememizce uyulmuştur.
Uyulan bozma ilamı doğrultusunda daha önce rapor ve mütalaa veren bilirkişiler dışında mahkememizce resen seçilecek bir mali müşavir, bir finans, bir inşaat, bir makine, bir elektrik elektronik mühendisi, 3 adet gayrimenkul değerleme uzmanı, bir iflas erteleme konusunda uzman, bir icra iflas hukuku alanında uzman öğretim görevlisi, bir kadastro bilirkişisi, bir de iç mimar bilirkişi eşliğinde mahallinde keşif yapılarak bozma ilamı doğrultusunda, rapor tarihi itibariyle rayiç değer esasına göre davacı şirketin borca batık olup olmadığının tespiti hususunda rapor tanzim edilmesi istenilmiştir.
Keşif suretiyle alınan 29/01/2021 tarihli heyet raporu incelendiğinde, rayiç değer esasına göre davacı şirketin aktif ve pasiflerinin çizelgesi raporun 11,12, 13 ve 14. Sayfalarında tablo halinde gösterilmiş, buna göre aktif toplamının 3.145.883.097,04 TL, borç toplamının ise 2.679.346.087,25 TL olduğu, buna göre davacı şirketin aktifinin borçlarından 466.537.009,79 TL fazla olduğu ve şirketin 29/01/2021 tarihi itibariyle borca batık olmadığı yönünde rapor verdikleri görülmüştür.
Rapora karşı davacı vekili ile müdahil ... Bankası vekilince itiraz dilekçesi verildiği görülmekle, dosya rapor veren bilirkişilere tevdi edilerek itirazların değerlendirilmesi ve ek rapor hazırlanırken hüküm tarihine en yakın rayiç değerin esas alınması gerektiğinden ek rapor tarihi itibariyle rayiç değerlerin incelenmesi, ayrıca bilirkişi heyetince rapora dayanak yapılan 15 Eylül 2018 tarihli 6102 Sayılı TTK'nın 376. Maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkındaki tebliğin geçici 1. Maddesinde düzenlenen ve 01/01/2023 tarihine kadar uygulanması belirtilen geçici 1. Maddede 26/12/2020 tarihli 6102 sayılı TTK'nın 376. Maddesinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkındaki tebliğde değişiklik yapılmasına dair tebliğin 6. Maddesinin ek raporda bilirkişiler tarafından değerlendirilmesi istenilmiştir.
19/10/2021 tarihli ek rapor incelendiğinde, ek rapor tarihi itibariyle taşınmazın rayiç değerinin 4.500.000.000,00 TL olduğu belirtilerek aktif toplamının 4.150.761.961,93 TL , borç toplamı ise 3.018.242.916,35 TL denilerek aradaki farkın 1.132.519.045,58 TL olduğu , davacı şirketin öz kaynakları koruduğu, aktifinin pasifinden daha fazla olduğu belirtilerek borca batık olmadığı yönünde rapor verildiği, ek raporda itirazların değerlendirilmediği gibi gayrimenkullerin rayiç değerinin 4.500.000.000,00 TL saptanmasına rağmen çelişki olacak şekilde aktif toplamının daha az bir rakam olan 4.150.761.961,93 TL olarak saptandığı görülmüştür.
Alınan ek rapora karşı davacı vekilince itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçesi incelendiğinde, müvekkili şirketin borca batık olmadığı tespitinin doğru olduğu ancak müvekkili şirkete ait malvarlığının rayiç değerinin tespit edilenden daha fazla olduğunu, diğer yandan bilirkişi kurulunun 4.500.000.000,00 TL değerleme yapmasına rağmen bu meblağ rayiç değer bilançosuna 500.000.000,00 TL eksikle 4.000.000.000,00 TL olarak yanlış geçirildiğini, değerleme sırasında... Ada ...parselde konumlu... Blok spor merkezi vasfındaki 20.042,90 m2'lik kapalı alanın ve yine aynı parselde konumlu E blok sinema vasfındaki 18.959,93 m2'lik alanın değerlemeye dahil edilmediğini, ... Bankasının alacak iddiaları ve faiz taleplerinin müvekkili şirketince kabul görmediğini, konunun mahkemeye taşındığını, muarazanın meni hakkındaki davanın halen İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesinin... Esas nolu dosyasında derdest olduğunu, açtıkları bu dava ile bankanın verdiği kredi nedeniyle faiz talebi yönünden ve proje kredisi hesabının dürüstlük kurallarına aykırı olarak kat eden bankanın alacağının faiz talep edemeyeceklerini belirterek bu konuda çıkan muarazanın giderilmesini talep ettiklerini, bankanın alacağını Türk Lirasına çevirdiğini, bu nedenle artık Euro cinsinden hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını, ... Bankası'nın müvekkili şirkete Euro cinsinden verdiği krediyi TL cinsinden kat ettiğini ve akabinde de TL cinsinden hazırladığı ödeme emri ile birlikte İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, takip talebi ve ödeme emrinde 273.936.202,26 Euro karşılığı olarak 649.183.468,81 TL'nin tahsilini istediğini, ... Bankasının seçimlik haklarından yabancı paranın takip tarihindeki TL karşılığı tahsilini kullanarak TL olarak talep ettiğini, takip talebi ve ödeme emrinde değiştirici yenilik doğuran haklardan birini kullanan alacaklının ıslah yolu ile dahil kullandığı hakkından dönüp başka bir talepte bulunamayacağını, Yargıtayın da yabancı para alacağının ödenmesi konusunda seçimlik haklarından birini kullanan alacaklının bu tercihinden dönüp diğerinden birini talep edemeyeceğini birçok kararından belirttiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29/03/2016 tarih 2015/7728 Esas 2016/3440 Karar , yine aynı daireye ait 03/02/2015 tarih 2014/2979 Esas 2015/126 Karar , Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02/10/2014 tarih 2013/6895 Esas 2014/5626 Karar nolu ilam özetlerinin rapora itiraz dilekçesinin 7. Sayfasında ayrıntılarına yer verildiğini, bu nedenle seçimlik hakkını kullanan bankanın bundan dönüp, yabancı paranın bugünkü kurdan karşılığı bulunarak borca batıklık yönünden değerlendirilmesi talebinin usule aykırı olduğunu, kaldı ki TL cinsinden başlatılan takibe müvekkilince itiraz edilmesi üzerine ... bankasınca açılan itirazın iptali davasında hükmedilen icra inkar tazminatı ve vekalet ücret ile ilgili talebinin de yerinde olmadığını, ... Bankası A.Ş tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında verilen kararın henüz kesinleşmediğini, bu nedenle kesinleşmeyen kararda yer alan icra inkar tazminatı ve vekalet ücretinin dikkate alınmasının mümkün olmadığını, aynı alacakla ilgili kefiller aleyhinde yapılan İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı ilamsız icra takibinin yapılan itiraz üzerine ... Bankasınca açılan itirazın iptali davasında ... İstanbul A.Ş'nin taraf olmadığından bu davada hükmedilen icra inkar tazminatı ve vekalet ücretinin borca batıklık hesabında dikkate alınmasının mümkün olmadığını belirttiği görülmüştür.
Müdahil ... Bankası A.Ş ise itiraz dilekçesinde, bilirkişilerin emsal karşılaştırma yöntemini kullanarak rayiç değer belirlemesinin doğru olmadığını, tesisin faaliyete geçmesi için bugüne kadar müvekkilince yapılan masrafların ve eskime paylarının dikkate alınmadığını, taşınmazlara fazla değer biçildiğini, makinaların değerinin de fazla çıkartıldığını, davacı şirkete ilk başta verilen 270.000.000,00 Euro'nun borç hesabına katıldığını ancak hiç faiz hesaplanmadığını, 2010 yılında verilen krediye aradan 11 yıl geçmesine rağmen hiç faiz hesaplanmamasının doğru olmadığını, bilirkişi heyetinin birinci ek raporda müvekkili bankaca yapılan itirazları değerlendirmediğini belirttiği görülmüştür.
Davacı vekilince birinci ek rapora karşı verilen itiraz dilekçesinde, ... Bankasınca başlatılan takiplere itiraz üzerine açılan itirazın iptali davalarından ilk kez bahsedilesi nedeniyle 23/12/2021 tarihli duruşmada davacı vekilinin itiraz dilekçesinde bahsetmiş olduğu İstanbul ... İcra Müdürlüğüne ait ...Esas ve İstanbul ... İcra Müdürlüğüne ai... Esas nolu dosyalarla ilgili itirazın iptali davalarını hangi mahkemenin hangi esasında kayıtlı olduğunu dilekçe ile bildirmesi için süre verilmiş, bildirdiğinde ilgili mahkemelere yazı yazılarak dosyaların istenmesine , bu ara kararlar tamamlandıktan sonra ise bilirkişi heyetine bankacı bilirkişi de eklenerek En son rapor tarihi itibariyle güncel rayiçlere göre değerleme yapılarak ayrıca bu celse ara kararında belirtilen itirazın iptalleri ile ilgili dosyalarda değerlendirilerek ve davacı vekiline ait 21/12/2021 tarihli itiraz dilekçesi, müdahil ... Bankası vekiline ait 21/12/2021 tarihli dilekçesi tek tek irdelenerek, müdahiller tarafından itiraz dilekçeleri de değerlendirilerek (daha önceki ek raporda itiraz dilekçeleri değerlendirilmediğinden bu defa da itiraz dilekçeleri değerlendirilmediği takdirde tüm bilirkişiler hakkında suç duyurusunda bulunulacağının hususunun da bilirkişiler tarafından dikkate alınarak) ayrıca takdiri mahkemeye ait olmak üzere müdahil ... Bankası tarafından icra takiplerinin TL üzerinden başlatıldığı , davacı vekilinin ek rapora itiraz dilekçesinde de TL üzerinden takibe başlanması nedeniyle Euro üzerinden hesaplama yapılamayacağı yönünde itirazı bulunduğu dikkate alınarak, takiple ilgili icra dosyaları ve itirazın iptali dosyaları da incelenerek genel kredi sözleşmesi kapsamında karşı tarafa verilen nakdi kredi yönünden ... bankası'nın alacağının TL bazında (asıl alacak, temerrüt faizi) değerlendirilmesi yönünde ara kararı kurulmuştur.
Davacı vekili 23/12/2021 tarihli duruşmada verilen ara kararı uyarınca dosyaya sunmuş olduğu 29/12/2021 tarihli dilekçesinde ... Bankası A.Ş tarafından müvekkili ve diğer borçlular hakkında İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas nolu takip dosyası ile 649.183.468,81 TL ana para , 63.373.083,83 TL işlemiş faiz, 3.068.654,19 TL BSMV olmak üzere toplam 713.625.206,83 TL üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamsız takibe başladığını, müvekkilince ve diğer borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, alacaklı banka tarafından İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde ... Esas nolu dosya ile itirazın iptali davası açtığını, mahkemece 28/05/2014 tarih...Karar nolu ilam ile itirazın iptaline karar verildiğini, karar düzelte nedeniyle henüz kararın kesinleşmediğini, İstanbul ... İcra Müdürlüğünün... Esas (önceki esası İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas) sayılı takip dosyası ile ... Bankası tarafından müvekkili şirkete verilen krediyi kefil olanlar hakkında ilamsız takip başlattığını, müvekkili şirketin bu takip dosyasında taraf olmadığını, kefillerce borca itiraz edilmesi üzerine banka tarafından İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesinin...Esas no ile itirazın iptali davası açtığını, mahkemece 24/12/2013 tarihinde ... Karar no ile itirazın iptaline karar verildiğini, mahkemece verilen itirazın iptali kararının kesinleştiğini, bu karara karşı ... İnsan Hakları Mahkemesine gidildiğini belirttiği görülmüştür.
23/12/2021 tarihli duruşmada ... Bankası vekiline de icra takip dosyalarına dayanak yapılan kat ihtarını sunması için süre verilmiş, 10/01/2022 tarihli dilekçe ekinde sunulan Şişli ... Noterliğine ait 16/03/2012 tarihli kat ihtarı incelendiğinde, muhatapları ...A.Ş ile diğer borçlular olduğu, ....A.Ş'ne 02/11/2010 tarihli sözleşme ile 270.000.000,00 Euro kredi kullandırıldığı, diğer muhatapları müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu, aynı zamanda ipotek borçluları olduğu, kredi sözleşmesi hükümlerine aykırı davranılması nedeniyle hesabın 16/03/2012 tarihi itibariyle kat ettiklerini, kat tarihi itibariyle borcun 266.969.778,00 Euro olduğunun belirtildiği ve söz konusu borcun 7 gün içinde ödenmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin 29/12/2021 tarihli dilekçesi üzerine ilgili mahkemelere yazı yazılarak itirazın iptalleri ile ilgili dava, cevap, bilirkişi raporu, karar , varsa yargıtay ilamları alınarak dosyaya bırakılmıştır. İstanbul ... İcra Müdürlüğünün... Esas nolu takip dosyasından alınan ödeme emri incelendiğinde alacaklının ... Bankası, borçluların ...A.Ş , ..., ..., ..., ..., ...ltd. Şti olduğu, takip talebi ile 649.183.468,81 TL asıl alacak, 61.373.083,83 TL işlemiş faiz, 3.068.654,19 TL BSMV olmak üzere toplam 713.625.206,83 TL alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek %22,10 faiziyle birlikte tahsili için takip başlatıldığı, borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine ... Bankası A.Ş tarafından İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesine 14/01/2013 tarihinde ...Esas no ile itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece deliller toplanarak bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi raporu ile davacı bankanın alacağının takip tarihi itibariyle 649.183.468,81 TL asıl alacak, 61.373.083,83 TL temerrüt faizi, 3.068.654,19 TL BSMV olmak üzere toplam 713.625.206,83 TL olduğunun belirlenmesi nedeniyle davacının davasının kabulü ile davalıların İstanbul ... İcra Müdürlüğünün... Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin aynı şartlarla devamına, asıl alacağın %20'si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının borçlulardan alınarak bankaya verilmesine karar verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 11. HD'nin 2020/4768 E, 2020/5966 Karar nolu ilamı ile mahkemece verilen kararda hesaplanan banka lehine belirlenen vekalet ücreti miktarı düzeltilerek (7.200.952,07 TL vekalet ücreti) kararın diğer kısımlarının ise aynen onandığı görülmüştür. İstanbul... Asliye Ticaret Mahkemesi 07/01/2022 tarihli cevabi yazısında mahkemelerine ait...Esas... Karar sayılı dosyasında kesinleşme işlemi yapılmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/5766 Esas sayılı dosyasında karar düzeltme incelemesinin devam ettiğini bildirmiştir.
... Bankası tarafından davacı şirkete verilen krediyi kefil olanlar hakkında İstanbul ... İcra Müdürlüğünün...Esas (önceki esası İstanbul ...cra Müdürlüğünün...Esas) sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, kefiller tarafından takibe itiraz edilmesi nedeniyle banka tarafından kefiller...İnşaat A.Ş ,...ltd. Şti, ...A.Ş, ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında 26/04/2012 tarihinde İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesine ... Esas no dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak 24/12/2013 tarih ... Karar nolu ilamı ile "Davanın kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıların takip dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin 648.969.988,04 TL asıl alacak 2.788.768,25 TL faiz alacağı, 139.438,41 BSMV olmak üzere toplam 651.898.194,70 TL alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,10 üzerinden temerrüt faizi ve faizin %5'i oranında BSMV uygulanması şeklinde takibin devamına" karar verildiği, temyiz edilmesi üzerine kararın Yargıtay 19. ...'nin 25/06/2015 tarih ... Esas... Karar nolu ilamı ile onandığı, karar düzeltme yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay 19. HD'ince 24/12/2015 tarih 2015/13042 ESas 2015/17582 Karar nolu ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği ve kararın 24/12/2015 tarihi itibariyle kesinleştiği görülmüştür.
Mahkememizin 23/12/2021 tarihli 8 nolu ara kararı uyarınca bilirkişi heyetinden alınan ikinci ek rapor incelendiğinde, ... Bankası tarafından ...A.Ş hakkında İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davasının görüldüğü İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesine 14/01/2013 tarihinde...Esas no ile itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece deliller toplanarak bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi raporu ile davacı bankanın alacağının takip tarihi itibariyle 649.183.468,81 TL asıl alacak, 61.373.083,83 TL temerrüt faizi, 3.068.654,19 TL BSMV olmak üzere toplam 713.625.206,83 TL olduğunun belirlenmesi nedeniyle davacının davasının kabulü ile davalıların İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ...Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın iptali ile takibin aynı şartlarla devamına, asıl alacağın %20'si oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının borçlulardan alınarak bankaya verilmesine karar verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 11. HD'nin 2020/4768 E, 2020/5966 Karar nolu ilamı ile mahkemece verilen kararın onandığı, dosyanın karar düzeltme aşamasında olduğu, kefiller hakkında İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ...Esas sayılı dosyasından ilamsız takip yapıldığı, İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesine ... Esas no dosyası ile itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak 24/12/2013 tarih 2013/355 Karar nolu ilamı ile "Davanın kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıların takip dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile takibin 648.969.988,04 TL asıl alacak 2.788.768,25 TL faiz alacağı, 139.438,41 BSMV olmak üzere toplam 651.898.194,70 TL alacak üzerinden takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,10 üzerinden temerrüt faizi ve faizin %5'i oranında BSMV uygulanması şeklinde takibin devamına" karar verildiği, temyiz edilmesi üzerine kararın Yargıtay 19. HD'nin 25/06/2015 tarih 2015/6028 Esas 2015/9501 Karar nolu ilamı ile onandığı, karar düzeltme yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay 19. HD'ince 24/12/2015 tarih 2015/13042 ESas 2015/17582 Karar nolu ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiği ve kararın 24/12/2015 tarihi itibariyle kesinleştiği, her iki davada hazırlanan bilirkişi raporları incelendiğinde, ana para miktarının aynı olduğu, sonuç miktarlardaki farklılığın kat ihtarının tebliğ tarihlerinin farklı olması nedeniyle temerrüt faizinden kaynaklanığı, bankanın takip tarihi itibariyle Ora...A.Ş'den 649.183.468,81 TL asıl alacak, 61.373.083,83 TL temerrüt faizi, 3.068.654,19 TL BSMV olmak üzere toplam 713.625.206,83 TL alacaklı olduğu, takip talebinde asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,10 üzerinden temerrüt faizi ve faizin BSMV'si talep edildiğinden bu hususun kesinleşen İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas nolu dosyasında subut bulduğu bu nedenle asıl alacağa takip tarihi olan 29/08/2012 tarihinden ek rapor tarihine kadar yıllık %22,10 üzerinden temerrüt faizi ve bulunan temerrüt faizine %5 oranında BSMV uygulanması gerektiği belirtilerek ek rapor tarihi itibariyle, bankanın asıl alacağının 711.036.874,94 TL rapor tarihi itibariyle temerrüt faizinin 1.420.323.051,47, rapor tarihi itibariyle BSMV'nin ise 71.016.152,57 TL olmak üzere toplam 2.202.376.078,98 TL olarak hesaplandığı görülmüştür.
... Bankası tarafından davacı şirkete Euro üzerinden kredi verilmiş ise de bankaca hesap kat edilerek TL cinsinden talepte bulunulduğu, nitekim müdahil ... Bankası vekilinin hükmün verildiği 16/06/2022 tarihli duruşmadaki beyanında da "Biz alacaklarımızı TL cinsinden takibe başladık. Takip dosyası da İstanbul ... İcra Müdürlüğünün... Esas sayılı dosyasıdır. Nakdi krediler için TL cinsinden takibe geçtik." şeklinde beyanda bulunduğu da dikkate alınarak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29/03/2016 tarih 2015/7728 Esas 2016/3440 Karar , yine aynı daireye ait 03/02/2015 tarih 2014/2979 Esas 2015/126 Karar , Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 02/10/2014 tarih 2013/6895 Esas 2014/5626 Karar nolu ilamlarında da belirtildiği şeklide banka tarafından hesabın kat edilerek TL cinsinden takibe geçilmesi nedeniyle bankanın alacağının TL cinsinden hesaplanması gerektiği, bankanın TL cinsinden seçimlik hakkını kullanması nedeniyle Euro cinsinden talepte bulunmayacağı anlaşılmaktadır. İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesinin Mahkememize hitaben gönderdiği 07/01/2022 tarihli yazıda , Mahkemelerine ait ... Esas ... Karar sayılı dosyanın Yargıtay 11. HD'nin 2021/5766 Esas sayılı dosyasında karar düzeltme işleminin devam ettiğini bildirmesi nedeniyle , Mahkememizce uyap vasıtasıyla Yargıtay ekranında yapılan incelemede Yargıtay 11. HD'nin 2021/5766 Esas nolu dosyasından 09/03/2022 tarihinde 2022/1660 Karar no ile karar verildiği incelendiğinde, davalılar vekilinin karar düzeltme isteğinin reddine karar verildiği, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi nedeniyle karar düzeltme talebinin reddi tarihi olan 09/03/2022 tarihi itibariyle kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Böylelikle İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas ... Karar nolu kesinleşen ilamında da belirtildiği şekilde asıl alacak miktarı 649.183.468,81 TL, temerrüt faizi miktarı 61.373.083,83 TL, BSMV 3.068.654,19 TL olmak üzere toplam alacak miktarı 713.625.206,83 TL'dir. Bu ilamdan da anlaşılacağı üzere müdahil ... Bankası davacı şirkete Euro cinsinden kredi vermiş ise de seçimlik hakkını kullanarak TL cinsinden takip başlatması ve açılan itirazın iptali davasında da TL cinsinden karar verilmesi nedeniyle hesaplamanın TL cinsinden yapılması gerekmektedir. İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesince verilen kararda asıl alacağın takip tarihinden itibaren yıllık %22,10 temerrüt faizi ve faizin %5'i oranında BSMV uygulanmasına karar verilmiştir. (takip talebinde aynen bu miktarda faiz istenmiştir. ) İstanbul ... İcra Müdürlüğünün... Esas nolu takip dosyasında takip tarihi 29/08/2012'dir. Takip tarihi olan 29/08/2012 tarihinden ikinci ek raporda hesaplamanın yapıldığı tarih olan 31/03/2022 tarihine kadar, asıl alacak miktarı olan 649.183.468,81 TL'ye yıllık %22,10 oranında temerrüt faizi uygulandığında (takip tarihi ile ikinci ek raporda hesaplamanın yapıldığı tarih olan 31/03/2022 tarihi arasında 3497 gün bulunmaktadır.);
649.183.468,81 TL X 3497 gün X %22,10 Temerrüt faizi / 36.000 = 1.393.647.234,67 TL temerrüt faizi yapmaktadır.
1.393.647.234,67 TL'nin %5'i üzerinde hesaplanan BSMV'si 69.682.361,73 TL'dir.
İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ilamda 649.183.468,81 TL asıl alacak, 61.373.083,83 TL temerrüt faizi, 3.068.654,19 TL BSMV olmak üzere 713.625.206,83 TL alacak hesaplanmış olup bu miktara mahkememizce yukarıda hesap tarzı gösterildiği şeklide , asıl alacağın takip tarihinden ek rapor tarihine kadar işleyen 1.393.647.234,67 TL temerrüt faizi ile 69.682.361,73 TL BSMV ilave edildiğinde bankanın alacağının 2.176.954.803,23 TL olduğu mahkememizce hesaplanmıştır. En son ek raporda ek rapor tarihi itibariyle banka alacağı 2.202.376.078,98 TL çıkartılmış ise de mahkememize yukarıda yapılan hesaplama daha anlaşılır bir metodla yapılması ve daha doğru sonuç vermesi nedeniyle ek rapor tarihi itibariyle bankanın kredi alacağının 2.176.954.803,23 TL olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varmak gerekmiştir.
En son ek rapor irdelenmeye devam edildiğinde, kök ve birinci ek rapora karşı yapılan diğer itirazlar tek tek değerlendirilerek gayrimenkulün rayiç değeri rapor tarihi itibariyle 6.700.000.000,00 TL olarak tespit edilerek davacı şirketin ek rapor tarihi itibariyle aktif toplamının 6.848.096.257,52 TL , borç toplamının ise 2.430.675.873,11 TL tespiti ile öz kaynak miktarının 4.417.420.384,41 TL olarak hesap edildiği, rayiç değer esasına göre davacı şirketin aktifinin borçlarından 4.417.420.384,41 TL daha fazla olduğu, davacı şirketin borca batık olmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
... bankası kredi borcunun 2.202.376.078,98 TL değil de yukarıda mahkememizce yapılan açıklamaya göre 2.176.954.803,23 TL esas alınması halinde davacı şirketin aktifinin pasifinden 4.442.841.660,16 TL daha fazla olduğu mahkememizce tespit edilmiştir. İkinci ek rapor için dosyanın bilirkişiye verildiği tarihte, İstanbul... Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/01/2022 tarihli yazısı nedeniyle İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesine ait ...Esas ... Karar nolu dosyanın karar düzeltmede olduğunun bildirilmesi nedeniyle söz konusu mahkeme ilamında (Yargıtay düzelterek onama ilamı dikkate alınarak) belirtilen icra inkar tazminatı, yargılama gideri ile düzelterek onama ilamındaki 7.200.952,07 TL vekalet ücreti davacı şirketin pasifi olarak değerlendirilmemiş ise de, yukarıda belirtildiği üzere Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/03/2022 tarih 2021/5766 Esas 2022/1660 Karar nolu ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verildiğinden bu ilam gereğince (7.200.952,07 TL vekalet ücreti+ 129.836.693,76 TL icra inkar tazminatı + 1.813,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam =) 137.039.458,83 TL'nin , davacı şirketin pasifi olarak kabul edilmesi gerektiği, yukarıda mahkememizce bulunan 4.442.841.660,16 TL'den pasif olarak kabul edilmesi gereken 137.039.458,83 TL'nin mahsubu ile 4.305.802.201,33 TL çıktığı dolayısıyla davacı şirketin aktifinin pasifinden 4.305.802.201,33 TL daha fazla olduğu sonuç itibari ile davacı şirketin borca batık olmadığı ortaya çıkmaktadır.
İkinci ek rapora karşı davacı vekilinin itiraz dilekçesi verdiği, incelendiğinde, müvekkiline ait gayrimenkulün rayiç değerinin daha fazla olduğu , borçlarının ise daha az olduğu yönünde itirazlarda bulunduğu görülmüştür.
İkinci ek raporuna karşı ... bankasınca itiraz dilekçesi verildiği, incelendiğinde, bilirkişiler tarafından davacı şirkete ait gayrimenkullerin rayiç değerinin yüksek gösterildiğini, müvekkili şirketince bağımsız değerleme kuruluşlarından rapor alınarak davacı şirkete ait gayrimenkulün değerlemesinin yaptırıldığını, buna göre 2021 tarihinde alınan raporların, rapor tarihlerinin ve değerlerinin itiraz dilekçesinde dökümünün yapıldığını, 29/04/2022 tarihinde yaptırılan değerleme raporunda davacı şirketin gayrimenkullerinin rayiç değerinin 2.690.000.000,00 TL , 27/04/2022 tarihinde yaptırılan değerleme raporunda rayiç değerin 2.449.000.000,00 TL, 19/04/2022 rayiç değerinin 2.551.210.000,00 TL olarak saptandığını, banka tarafından davacı firmaya kullandırılan gayri nakdi kredilerinin bir kısmının nakde dönüştüğünü, bir kısmının halen meri olduğunu, raporda bunların borç hesabına katılmadığını, itirazın iptali davasındaki icra inkar tazminatı ve vekalet ücretinin hesaplamaya katılmadığını (itirazın iptali davasındaki icra inkar tazminatı, vekalet ücreti, yargılama giderinin hesaba katılmadığına yönelik itirazın yukarıda açıklandığı üzere mahkememizce dikkate alınarak davacı şirketin pasifine eklenerek buna göre hesaplama yapılmıştır.), bankanın borcunun hesaplanırken %22,10 üzerinden hiç arttırım yapılmadan faiz hesaplamasının doğru olmadığını belirttiği görülmüştür.
Müdahil ... Bankası tarafından sadece nakdi krediler yönünden hesabın kat edildiği, gayrinakdi krediler yönünden hesabın kat edilmediği dikkate alındığında gayrinakdi kredilerin hesaplamaya katılmaması da mahkememizce doğru bulunmuştur. Banka tarafından davacı şirket hakkında başlatılan icra takibindeki ödeme emrinde bankanın açıkça asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %22,10 oranında temerrüt faizi talep etmesi nedeniyle ayrıca kesinleşen İstanbul ...Asliye Ticaret Mahkemesine ait... esas , ... karar nolu ilamda dikkate alınarak, temerrüt faizi oranının arttırılmasının mümkün olmadığı, yıllık %22,10 oranı üzerinden hesaplanması gerektiğinden bankanın buna yönelik itirazı da doğru bulunmamıştır.
Ek raporda aktif hesaplanırken gayrimenkullerin rayiç değerleri 6.700.000.000,00 TL + diğer aktifler ise 148.096.257,52 TL kabul edilerek toplam 6.848.096.257,52 TL bulunmuştur. Yine ek raporda davacı şirketin pasifi hesaplanırken 2.202.376.078,98 TL banka kredi borcu + davacı şirketin diğer borç miktarı 228.299.794,13 TL olmak üzere toplam 2.430.675.873,11 TL olarak hesaplanmıştır. Ve bilirkişilerce aktifinin pasifinden 4.417.420.384,41 TL daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Yukarıda da belirtildiği şekilde ... Bankası tarafından ikinci ek rapora karşı yapılan itirazlardan bir kısmı yönünden (İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesinin ...Esas nolu dosyasındaki vekalet ücreti, icra inkar tazminatı, yargılama giderinin pasife eklenmediği yönündeki itirazı mahkememizce yukarıda değerlendirilmiştir.) haklı olmadığı, gerekçeleri ile birlikte mahkememizce karara yazılmış olup Kaldı ki , ... Bankası tarafından ikinci ek rapora yapılan itirazlar da belirtilen değerlere göre hesap yapılması ihtimalinde dahi; ... Bankası vekilince ikinci ek rapora karşı yapılan itiraz dilekçesinde 2021 tarihinde alınan değerleme raporlarından ve miktarlardan bahsedilmiş ise de , ek rapor tarihinin 15/04/2022 olması nedeniyle 2022 tarihinde itiraz eden bankaca yaptırılan değerleme raporları dikkate alındığında en yeni tarihli olan 29/04/2022 tarihli değerleme raporunda rayiç değer 2.690.000.000,00 TL olarak bulunmuştur. 2022 yılında yaptırılan 3 adet değerleme raporunun ortalaması alındığında ise rayiç değer ortalamasının 2.563.403.333,33 TL olduğu görülmektedir. İtiraz eden vekilince 29/04/2022 tarihinde aldırılan rayiç değer dikkate alındığında aktifin ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır
2.690.000.000,00 TL gayrimenkul değeri + 148.096.257,52 TL diğer aktifler = 2.838.096.257,52 TL olduğu, itiraz eden bankanın 2022 yılında aldırdığı 3 adet değerleme raporunun ortalaması esas alındığında ise, davacı şirketin aktifinin 2.563.403.333,33 TL + 148.096.257,52 TL = 2.711.499.590,85 TL olduğu görülmektedir. ... Bankasınca yapılan itiraz dilekçesinde hesaba katılmadığı belirtilen çözdürülen gayrinakdi krediler toplamı (1.755.000,00 Euro X 18 TL=) 31.590.000,00 TL ile bankanın itiraz dilekçesinde TL cinsinden belirtmiş olduğu nakde dönüştüğü iddia edilen diğer gayrinakdi kredi miktarlar da ilave edildiğinde gayrinakdi kredi miktarı 32.813.977,00 TL yapmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere kesinleşmesi nedeniyle borç hesabında dikkate alınması gereken İstanbul ... Asliye Ticaret Mahkemesince hükmedilen 129.836.693,76 TL icra inkar tazminatı, 1.813,00 TL yargılama gideri ile Yargıtay ilamı ile düzeltilen 7.200.952,07 TL vekalet ücretinin de, davacı şirketin pasif hesabına katılması durumunda borç toplamının; = 2.176.954.803,23 TL kredi borcu + 228.299.794,13 TL olarak bilirkişi heyetinin ek raporunda tespit ettiği diğer borçlar + İstanbul ... Asliye Ticarete Mahkemesinin ... Esas ... Karar nolu ilamının kesinleşmesi nedeniyle bu ilamda hükmedilen (7.200.952,07 TL vekalet ücreti+ 129.836.693,76 TL icra inkar tazminatı + 1.813,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam =) 137.039.458,83 TL'nin + 32.813.977,00 TL gayrinakdi kredi borcu toplamının = 2.575.108.033,00 TL yaptığının farzedilmesi halinde, itiraz eden bankanın itiraz dilekçesinde bildirdiği 29/04/2022 tarihli değerleme raporuna göre hesap edilen aktif toplamı 2.838.096.257,52 TL'den, ... Bankasının itiraz dilekçesindeki tüm hususların kabulü halinde belirlenen borç miktarı olan 2.575.108.033,00 TL mahsup edildiğinde dahi davacı şirketin aktifinin pasifinden 262.988.224,52 TL daha fazla olduğu , itiraz edenin dilekçesinde belirtmiş olduğu 2022 tarihli 3 adet değerleme raporunun ortalamasına göre tespit edilen aktif toplamı olan 2.711.499.590,85 TL'den ... Bankası vekilinin itiraz dilekçesinde belirtmiş olduğu diğer hususlar aynen kabulü ihtimalinde dahi bulunan borç miktarı olan 2.575.108.033,00 TL mahsup edildiği ihtimalinde de davacı şirketin aktifinin pasifinden 136.391.557,85 TL daha fazla olduğu görülmektedir.
Mahkememizce alınan ikinci ek bilirkişi raporunda, davacı, davalı ve müdahillerin itirazları detaylı şekilde cevaplandırılarak, detayları kök raporda sunulmuş olan dava konusu; İstanbul İli, Bayrampaşa İlçesi, ... Mahallesi, ... ada,... parsel sayılı, 52.643,16 m2 yüzölçümlü, ana taşınmaz niteliği “ARSA” olan taşınmazın üzerinde yer alan ... Merkezi (B Blok), ... Performans Merkezi (A Blok), ... (C Blok) ve Temalı Parktan (F Blok) oluşan 246.587,47 m2 alanlı proje ile aynı projenin devamı niteliğinde olan İstatıbul İli, Bayrampaşa İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ...parsel sayılı, 5,558,49 m2 yüzölçümlü, ana taşınmaz niteliği “ARSA” olan taşınmaz üzerinde yer alan ...Merkezi (G Blok) ve... Otelden (H Blok) oluşan 22.247,10 m2 alanlı projedeki A, B, C, F, G ve H blokların değerleri takdir edilerek, davacı vekili tarafından sunulan itiraz dilekçesinde belirtilen 528 ada, 3 parselde konumlu 20.042,90 m2 alanlı D blok (Spor Merkezi) ile 18.959,93 m2 alanlı E Blok (Sinema) alanlarının, bilirkişi heyetinde yer alan Mimar ve İnşaat Mühendisleri tarafından ve yine dava dosyasına sunulmuş olan ... Belediye Başkanlığı tarafından tazmin edilen Yapı Ruhsatı belgesinden tespit edilerek, 31.03.2022 tarihine Yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi (Yİ-ÜFE) ile güncel piyasa koşulları çerçevesinde ve taşınmazların satış kabiliyetleri de değerlendirmeye alınarak taşınmazların rayiç değerleri 6.700.000.000.-TL olarak bulunmuştur. 2. Ek raporda taraflara ait diğer itirazlar da tek tek gerekçeli olarak değerlendirilmiştir.
Mahkememizce alınan 2.ek raporda rapor tarihi itibari ile gayrimenkullerin raiç değeri , 6.700.000.000,00TL olarak belirlenmiştir. Yukarıda da belirtildiği şekilde ikinci ek raporla bilirkişi heyetince belirlenen davacı şirketin aktif toplamı 6.848.096.257,52 TL olup, borç toplamı ise ( 2.176.954.803,23 TL mahkememizce yapılan hesaplamaya göre belirlenen kredi borcu + bilirkişilerce belirlenen diğer borçlar 228.299.794,13 TL + İstanbul... Asliye Ticarete Mahkemesinin ... Esas ... Karar nolu ilamının kesinleşmesi nedeniyle bu ilamda hükmedilen (7.200.952,07 TL vekalet ücreti+ 129.836.693,76 TL icra inkar tazminatı + 1.813,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam =) 137.039.458,83 TL olmak üzere toplam= 2.542.294.056,19 TL kabul edildiğinde , aktiften pasif çıkartıldığında; 6.848.096.257,52 TL aktif -2.542.294.056,19 TL pasif = 4.305.802.201,33 TL davacı şirketin aktifinin daha fazla olduğu görülmektedir. ... Bankasınca yapılan itirazlardan, İstanbul ...Asliye Ticaret Mahkemesinin ... Esas...Karar nolu dosyasındaki icra inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücreti dışındaki itirazlarında haklı olmadığı , haklı olsa dahi birebir ... Bankasınca yapılan itirazlar dikkate alındığında dahi davacı şirketin aktifinin pasifinden daha fazla olduğu, bu ihtimalde dahi davacı şirketin borca batık olmadığı görülmektedir.
İflas erteleme talepli davalarda , borca batık olmak dava şartıdır. Aldırılan rapor ve hükme esas alınan ikinci ek rapor ve mahkememizce yukarıda yapılan açıklamalara göre davacı şirket borca batık değildir. Bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Bir sureti dosya içerisinde bırakılan Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 22/10/2020 tarih 2018/221 Esas 2020/4458 Karar nolu ilamda "...davacı yararına ilk tedbir kararının hükmedildiği 30/11/2012 tarihinden itibaren 5 yılın dolmasına yaklaşık 2 aylık bir süre kaldığı, yerleşik yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere iflas ertelemeden yararlanma süresinin ilk tedbir kararının verilmesinden itibaren (4+1=)5 yılı geçemeyeceği ...." denilmektedir. İş bu dosyada ise dava tarihinden iş bu karar tarihine kadar yaklaşık olarak 10 yıldır iflas erteleme tedbirleri devam etmektedir. Davacı şirket vekili, hükmün kesinleşmesi tarihine kadar da ihtiyati tedbirlerin devam etmesi yönünde karar verilmesini istemiş ise de, davacı şirketin borca batık olmadığı anlaşıldığından ve borca batık olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi nedeniyle, hem bu şekilde karar vererek hem de verilen kararla çelişki doğuracak şekilde iflas erteleme tedbirlerinin hükmün kesinleşmesine değin devamı yönünde karar verilemeyeceğinden, mahkememizce verilen ihtiyati tedbirlerin hüküm tarihi olan 16/06/2022 tarihi itibariyle kaldırılmasına , hüküm tarihi itibariyle kayyımın görevine son verilmesi şeklinde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı şirketin iflas erteleme talebinin, iflas ertelemeye ilişkin dava şartı olan borca batıklık şartının gerçekleşmemiş olması nedeniyle reddine,
2-Dosya içinde mevcut olan ve halen devam eden tedbirlerin tamamının hükümle birlikte kaldırılmasına,
3-Davacı şirket hakkındaki iflas erteleme davasının dava şartı yokluğundan red edildiğinin , İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı ile resen bildirilmesine,
4-Kayyımın görevinin hükümle birlikte sona erdirilmesine,
5-Kararın İİK 164 maddesi uyarınca resen taraflara tebliğine,
6-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen yazı işleri müdürlüğünce ilgilisine iadesine,
8-Bu dava sebebiyle 80,70 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 21,15 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 59,55 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay'a Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/06/2022
Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır
¸
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.