10. Hukuk Dairesi 2019/3222 E. , 2019/6314 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, borç bildirim belgesinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; davacıya ... Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Mali Hizmetler Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından gönderilen 03/06/2015 tarihli ve 8.266.886 sayılı borç bildirim belgesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, iptaline, borçlu olmadığnın SGK tarafından müvekkiline fuzuli ödeme yapılmadığının tesbitine, borç bildirim belgesinin tebliğinden itibaren 1 ay sonra başlatılacak olan tahsilat işlemlerin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olduğunu beyanla, reddini istemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulü ile kurumun davacı ile ilgili olarak borç bildirim belgesinin İptaline (SGK tarafından gönderilen 3/6/2015 tarihli 8.266.886 sayılı borç bildirim belgesinin)" şeklinde karar verilmiştir.
B- BAM KARARI
506 sayılı Kanun madde 62 /1 fıkra ""Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya bu isteğinden sonraki aybaşından başlanarak yaşlılık aylığı bağlanır."" düzenlemesini içermektedir. Davacının çalıştığı işten ayrılmadan tahsis talebinde bulunduğu, bu nedenle baştan itibaren aylık şartlarını taşımadığından aylığın kesilmesine ve 5510 sayılı kanunun 96/a maddesi gereğince borç çıkarılmasına yönelik kurum işleminde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, davalının istinaf talebinin kabul edilerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve dosyada mevcut delillerin hüküm kurmak için yeterli olduğundan delil toplanmasına ve duruşma açılmasına gerek olmaksızın davanın reddine karar verilmiştir
IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesi;
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI :
19.12.1996 tarihli tahsis talebine istinaden 1.7.1974-31.12.1995 tarihleri arası 5918 gün üzerinden 506 sayılı Yasa kapsamında 1.1.1997 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davacı tarafından Kuruma intikal eden 23.1.2013 ve 4.7.2013 tarihli dilekçeleri ile yedek subay olarak geçen süreler ile 4.10.1994-24.11.2003 tarihleri arası 4/1-c bildirimlerininde yaşlılık aylığında değerlendirilmesi talebi üzerine, Kurumca davacıya bağlanan yaşlılık aylığının 506 sayılı Yasanın 63. maddesi gözetilerek başlangıçtan itibaren kesilerek, 5335 sayılı Yasanın 30. maddesi gözetilerek 18.12.2004-18.11.2014 tarihleri arası ödenen aylıkların borç tahakkuk ettirilerek 3.6.2015 tarihli borç bildirim belgesinin tebliğ edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı ilk derece mahkemesince talebin kabulüne karar verilmiş ise de Kurum vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bam Dairesince davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
01.01.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5277 sayılı Bütçe Kanununun 25. maddesi ile; herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin, kamu kurumlarında herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamayacakları ve görev yapamayacakları düzenlemesi getirilmiştir. Bütçe Kanunu ile yapılan bu düzenleme sonrasında kanun koyucu, bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağına ilişkin Anayasanın 161. maddesi hükmünü gözeterek, bütçe kanunlarında yer almaması gereken hükümlerin temizlenmesi amacıyla çıkardığı, 27.04.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29. maddesinin c bendi ile, 5277 sayılı Kanunun 25. maddesinde yer alan hükmü yürürlükten kaldırmış, ancak, aynı düzenlemeyi anılan Kanunun 30. maddesi ile yeniden getirmiştir. 30. maddesinde “Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50"sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.” 506 sayılı Kanunun 63. maddesinde “Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken, sigortalı olarak çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacıya 506 sayılı Yasa kapsamında 1.1.1997 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, aylık bağlandıktan sonraki çalışmalarının 4/1-c kapsamında olduğu, 506 sayılı Kanunun 63. maddesi düzenlemesinde “Bu Kanuna” yani 4/1-a kapsamında yapılacak olan çalışmaların aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği bu bağlamda Kurumun aylık kesme işleminin hatalı olduğu ayrıca 5535 sayılı yasanın 30. maddesinin yürürlük tarihinin 1.1.2005 olduğu 4/1-c’li çalışmaların kanunun yürürlük tarihinden öncesi olması sebebiyle 5335 sayılı yasanın 30. maddesi gözetilerek 18.12.2004-18.11.2014 tarihleri arası ödenen aylıkların borç tahakkuk ettirilmesi hatalıdır. 506 sayılı yasanın 63. maddesi ve 5335 sayılı kanunun yürürlük tarihi gözetildiğinde davacının isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulune dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.