21. Hukuk Dairesi 2014/14746 E. , 2015/1610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Konya 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2009/295-2013/360
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının 01/10/2006-17/11/2008 ve 29/12/2008-10/02/2009 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının, 01.05.2007-29.04.2008, 06.05.2008-16.11.2008, 30.12.2008-29.11.2009 tarihleri arasında ayda 30 gün üzerinden asgari ücret ile çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 30/04/2008-04/05/2008 tarihleri arasında 5 gün dava dışı 1086929 sicil numaralı işyerinden hizmet bildiriminin yapıldığı, 17/11/2008-29/12/2008 tarihleri arasında 43 gün ve 30/01/2009-26/03/2009 tarihleri arasında 58 gün davalı şirkete ait 1040936 sicil numaralı işyerinden hizmet bildiriminin yapıldığı, dönem bordrolarının getirtildiği, davalı işveren tarafından davacının bildirimleri ile uyumlu şekilde düzenlenmiş ücret bordrolarının sunulduğu, davalı işyerinin 25/10/2000 tarihinde kanun kapsına alındığı, tanık beyanlarının alındığı, 17/11/2008 tarihli durum tespit tutanağında davacının 01/05/2007 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını bildirdiği ve tutanğın davacı tarafından imzalandığı, Selçuklu 100. yıl Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından davacının 01/02/2007 tarihinde çırak öğrenci olarak kaydının yapıldığının ancak işyeri devamsızlığı nedeniyle 30/10/2007 tarihinde kaydının silindiğinin bildirildiği, yazının ekinde Çıraklık Sözleşmesinin bulunduğu, sözleşmenin davacının babası ile Günay Ofset işevereni arasında imzalandığı, işveren tarafından Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğüne yazılan 15/09/2007 tarihli yazıda davacının 15/09/2007 tarihinde mazeret göstermeden işyerinden ayrıldığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
1- 6100 sayılı H.M.K."nın 26/1 maddesinde hâkimin, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği yazılıdır. Davacı 01/10/2006-17/11/2008 ve 29/12/2008-10/02/2009 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde kesintisiz ve sürekli çalıştığını belirterek Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiş olup mahkemece talep aşılarak 01.05.2007-29.04.2008, 06.05.2008-16.11.2008, 30.12.2008-29.11.2009 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmiştir. 6100 sayılı H.M.K."nın 26/1 maddesine aykırı verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2- Mahkemece, duruşmanın 04/06/2013 günlü oturumunda tefhim edilen hüküm sonucu ile “Davacının, 01.05.2007-29.04.2008, 06.05.2008-16.11.2008, 30.12.2008-29.11.2009 tarihleri arasında ayda 30 gün üzerinden asgari ücret ile çalıştığının tespitine,” karar verilmiş ve bu husus gerekçeli kararın hüküm sonucu kısmında aynen tekrarlanmış ise de gerekçeli kararın gerekçe bölümünde "tesbiti gerekecek hizmet süresinin 01/05/2007-29/04/2008, 06/05/2008-16/11/2008, 30/12/2008-29/01/2009" olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar (hüküm sonucu), esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın hüküm sonucu ve gerekçe bölümünün bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa zaptın 15/09/2011 günlü oturumda tefhim edilen hüküm sonucu ile gerekçeli kararın gerekçe bölümünün aykırı olduğu duruşma tutanağı ve gerekçeli kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açık olup bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3- Davacının mahkemece sigortalı olarak kabul edildiği tarihlerde 18 yaşından küçük olduğu anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 60/G maddesine göre, 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasına tabi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Ancak bu tarihten önceki süreler için ödenen primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir. Başka bir anlatımla, 18 yaştan önceki süreler sigortalılık süresine sayılmaz ise de, prim ödeme gün sayılarının hesabında nazara alınır. Bu bakımdan, 18 yaştan önceki sürelerin, prim ödeme
gün sayılarının hesabına dahil edilmek üzere tesbiti gerektiği açıktır. Benzer düzenlem 5510 sayılı yasanın 38. maddesinde de yer almaktadır. Bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
4- Somut olayda, Selçuklu 100. yıl Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından davacının 01/02/2007 tarihinde çırak öğrenci olarak kaydının yapıldığının ancak işyeri devamsızlığı nedeniyle 30/10/2007 tarihinde kaydının silindiğinin bildirildiği ve işveren tarafından Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğüne yazılan 15/09/2007 tarihli yazıda davacının 15/09/2007 tarihinde mazeret göstermeden işyerinden ayrıldığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının 01/02/2007-30/10/2007 tarihleri arasında çırak olarak başka bir işyerinde geçen çalışmaları hususnda araştırma yapmak ve bu dönemde davacının çalışmalarının davalı işyerinde mi geçtiğini yoksa çırak olarak Günay Ofset işyerinde mi geçtiğini tespit etmek, çırak olarak çalıştığının anlaşılması durumunda bu dönemi dışlamak, kalan dönem yönünden araştırmayı genişletmek, davacının bu dönemde 18 yaşından küçük olduğunu göz önünde bulundurarak davacının çalışmasının niteliğini tespit etmek, işyerindeki faaliyetinin neye yönelik olduğunu belirlemek ve toplanan delillerin sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacılara ve davalılardan Ö.. Ş.. iadesine, 29/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.