Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2007/13-58
Karar No: 2007/121

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/13-58 Esas 2007/121 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2007/13-58 E., 2007/121 K.

Hukuk Genel Kurulu 2007/13-58 E., 2007/121 K.

  • İTİRAZIR İPTALİ
  • TAKİBE KONU ABONELİK
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.Tüketici Mahkemesince davanın reddine dair verilen 06.05.2005 gün ve 2005/9-320 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 21.11.2005 gün ve 2005/11416-17158 sayılı ilamı ile ;

    ("...Davacı abone olan davalının su borcunu ödemediğini, bu nedenle hakkında icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini öne sürerek itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.

    Davalı, davanın reddini savunmuştur.

    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

    Dava konusu aboneliğin bulunduğu yer apartmana ait hidrofor ile ilgili ise de, sözleşme davacı idare ile davalının şahsi arasında yapılmıştır. Sözleşmede davacının yönetici olduğu veya yönetim adına sözleşmeyi imzaladığına dair bir açıklık yoktur.Bu durumda sözleşmenin iki taraf arasında olduğunun kabulü gerekir.

    Davalı gelen faturalardan sorumludur. Ancak, daha sonra ödediği miktarı ilgililere rücu edebilir. Mahkemece davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup,bozma nedenidir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, abonelik sözleşmesine dayalı olarak, tüketilen su bedelinin tahsili istemiyle abone hakkında yapılan icra takibinde, borca itirazın iptali istemine ilişkindir.

    Davacı/alacaklı ASKİ Genel Müdürlüğü vekili vasıtasıyla davalı/borçlu aleyhine ilamsız icra takibine girişerek birikmiş su bedelinin tahsilini istemiş; davalı/borçlu aboneliğin kendi adına olmadığı hidrofor aboneliği olup, apartman yönetimini ilgilendirdiği yönünde borca itirazda bulunmuştur.

    Eldeki dava alacaklı tarafından borçlunun bu itirazının iptali istemiyle açılmış, davacı/alacaklı ASKİ vekili harçsız 05.05.2004 tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının idarelerinde 001..7 esas ve 1001003 kod no.da sarf ettiği su bedeli borcunu faturada belirtilen son ödeme gününe kadar ödemediğinden tahsil için aleyhlerine Ankara 10.İcra Müdürlüğünün 2004/2195 sayılı dosyası ile yaptıkları icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının her ne kadar borca itiraz etmekte ise de bahse konu adreste fiilen bulunduğunun itirazında belirgin olduğu gibi davalı/borçlunun idarelerine abone olduğunun ekte sunulan abone sözleşmesi örneğinden anlaşıldığını, ASKİ Tarifeler Y..etmeliği ve abone sözleşmesi hükümlerine göre su bedeli borcunu faturada belirtilen son ödeme gününe kadar ödemeyenlerden gecikilen her ay için yürürlükteki oranlarda gecikme cezası alınmakta olduğunu, borç dökümünün icra dosyasında bulunduğunu, ifadeyle 1.052.698.491 TL asıl alacak, 9.138.319.000 TL sı icra takip tarihine kadar işlemiş gecikme cezası ve 1.644.897.000 TL gecikme cezasının KDV.si olmak üzere toplam 11.835.914.491 TL alacaklarına icra dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile asıl alacak 1.052.698.491 TL sına icra takip tarihinden tahsil tarihine kadar geçecek her ay için yürürlükteki oranlarda gecikme cezası ve bu cezaya KDV ilavesiyle asıl alacağın %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

    Davalı/takip borçlusu Osman K... cevap dilekçesinde özetle; davanın usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğunu, öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, ayrıca davada husumetin tarafına yöneltilemeyeceğini, zira icra takibine ve itirazın iptali davasına konu olan borcun kendisine ait olmadığını, bu borcun 11.09.1990 ile 17.09.1991 tarihleri arasında yöneticiliğini yaptığı Ö... Apartmanının su borcu olduğunu, bu nedenle husumetin Ö... Apartmanı yönetimine ya da Ö... Apartmanı Kat Malikleri Kuruluna yöneltilmesi gerektiğini, kendisinin sadece belirttiği tarihlerde apartman yöneticiliği yaptığını, bu görevi sırasında daha önce tüm apartman için tek bir su saati bulunmakta iken, her daireye ayrı bir su saati ve abonelik sistemine geçilmesini sağladığını, hidrofor su aboneliğinin yapılması için ise Apartman Y..etimi adına ASKİ"ye başvurduğunu, abonelik sözleşmesini de Apartman Y..etimi adına Y..etici sıfatıyla imzaladığını, bu nedenle adına tahakkuk ettirilen dava konusu su borcunun kendisine ait olmadığını, apartmana ait olduğunu, ayrıca talep edilen faiz miktarı ve gecikme cezasının da fahiş olduğunu, faiz oranının ise belli olmadığını, delillerin tarafına tebliğ edilmediğini, bu konudaki itirazlarını saklı tuttuğunu, ifadeyle, davanın zamanaşımından, husumetten ve esastan reddini savunmuş ve davacının %40 tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini istemiştir.

    Yerel Mahkemece, davalının dosyaya sunduğu Ö... apartman yöneticisi imzalı belge kapsamına göre sözleşme tarihi itibarıyla abone sözleşmesinde yazılı abone adresindeki binanın yöneticisi olup, abone sıfatıyla imzaladığı abonelik sözleşmesinin de bu binaya ait hidrofora ilişkin bulunduğu, davacı vekilinin de 22.03.2005 tarihli dilekçesinde bu hususu doğruladığı, abonelik hidrofora ilişkin bulunduğundan davalının sözleşmeyi yönetici sıfatıyla imzalamış olduğunun kabulünün zorunlu olduğu, takip tarihi itibariyle de davalının halen yönetici olmadığının anlaşıldığı, gerekçesiyle, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.

    Davacı ASKİ vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, dava konusu aboneliğin bulunduğu yerin apartmana ait hidrofor ile ilgili ise de, sözleşmenin davacı idare ile davalının şahsi arasında yapıldığı, sözleşmede davacının (-davalının-) yönetici olduğu veya yönetim adına sözleşmeyi imzaladığına dair bir açıklık olmadığı, bu durumda sözleşmenin iki taraf arasında olduğunun kabulü gerektiği, davalının gelen faturalardan sorumlu olduğu, ancak, daha sonra ödediği miktarı ilgililere rücu edebileceği, mahkemece davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı ve bozma nedeni olduğu, gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

    Davacı vekili bozmaya uyulmasını; davalı vekili ise 19.04.2006 tarihli dilekçesiyle direnme kararı verilmesini istemişler; davalı vekili aynı tarihli ayrı bir dilekçe ile de davanın Ö... Apartmanı Y..etimi ve Ö... Apartmanı Kat Maliklerine ihbarını talep etmiştir.

    Mahkemece bu taleple ilgili her hangi bir karar verilip; herhangi bir işlem de yapılmamış; önceki gerekçeleri tekrar yanında ASKİ Tarifeler Y..etmeliği hükümlerine de dayanarak sözleşmede aboneliğin hidrofor aboneliği olduğunun açıkça yazıldığı, hidrofor aboneliğinin konut aboneliği (ferdi abonelik) sayılmasının da mümkün olmadığı, aboneliğin yönetim adına yapıldığının kabulünün zorunlu olduğu, gerekçe gösterilerek, önceki kararda direnilmiştir.

    Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.

    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; husumet noktasında olup; davaya dayanak alınan ve ana sayaçtan ayrılarak yeni oluşturulan "hidrofor aboneliğine ilişkin" su aboneliği sözleşmesinde sıfatı belirtilmeksizin ismen abone gösterilerek imzası bulunan -o tarihte yönetici olduğu belirgin olan- davalıya, aleyhine yapılan takip ve açılan dava nedeniyle husumet yöneltilip yöneltilemeyeceğinin çözümü gerekmektedir.

    Öncelikle, abonelik sözleşmesine ait dosya kapsamı, maddi olgu ve taraflar arasında çekişmesiz olan yönlerin açıklanmasında yarar görülmüştür:

    İdarece düzenlenen "takibe konu abonelik sözleşmesine ait" dosya kapsamından:

    Aboneliğin ilk olarak tek sayaç aboneliği şeklinde apartman sahiplerince 1..7 abone no (ki halen aynı abone numarası üzerinden işlem yürütülmektedir.) ile başlatıldığı,

    13.05.1981 başlangıç tarihli abone senedinde abone olarak "S.... İnal İşhanı" yer almakta iken, 15.10.1990 tarihinde o tarihteki apartman yöneticisi davalının müracaatı üzerine 04.12.1990 tarihli sayaç ayrımı ve ev bağlantı kütüğü başlıklı ve bu belgeye dayanılarak da 21.01.1991 tarihli keşif ve iş raporu başlıklı belgelerin düzenlendiği,

    Bu belgeler kapsamından "1010003" abone kodu ve yine "1..7" abone esas numarası, "Ö... Apartmanı ve Pasajı Y...-ki S.... İnal İşhanı ibaresinin üzeri okunaklı biçimde çizilerek yazılmıştır-" Abone adı olmak üzere, davacı idarece işlem tesisi ile "ana saat yerinde kalmak kaydıyla" ve "ana saat hidroforda kaldı" açıklamaları da yapılarak, tüm daire ve dükkanlar için 16 saat ilave edildiği ve ayrıca ana saat mukavelesi de yapıldığı, anlaşılmaktadır.

    Yerinde ve hidroforda kalan ana saat için yapılan ve eldeki uyuşmazlığa da konu olan 18.01.1991 tarihli "Su Aboneliği Sözleşmesi" başlıklı sözleşme; "Abone No: 1..7, Abone Kodu: 1010003, Abone Adı :Osman K... , Abone Adresi olarak ta Çank. N…

    …..Cad.18/Hidrofor" bilgilerini ve altında idare adına çift imza-kaşe ile isim ya da sıfat yazılı olmayan abone imzasını taşımaktadır.

    Apartman yönetimince 19.10.1992 tarihinde davacı idareye dilekçeyle yapılan müracaatla 1..7 abone 1010003 abone kodlu 18 nolu Ö... apartmanının ana sayacının iptal edilerek hidrofora giden saatin kapatılması suyun direk abonelere verilmesi istenmiş; dilekçe altına davacı idare görevlisince "Yerinde sayaç yok. Daha önce 31.07.1992 gün ve 28237 nolu dilekçeye istinaden iptal edilmiş" açıklaması konulmuştur. Yine aynı belgede 10.11.1992 tarihinde Su ve kanalizasyon Daire Başkanlığına hitaben yapılan açıklamada da "Dilekçede bahsi geçen abonelik 05.11.1992 günü iptal edilmek üzere gidildi. Ancak, abonelik daha önce iptal edilmiş olduğundan yerinde sayaca rastlanmadı" denilmiştir.

    Görüldüğü üzere, davacı idare ile abonelik ilişkisi başlangıcı itibariyle tek sayaç aboneliği olarak apartman sahiplerince başlatılmış; daha sonra davalı/borçlunun yönetici olduğu dönemde sayaçların ayrılarak ana sayaç aboneliği ile dairelerin aboneliklerinin ayrı ayrı tesisi istenmiş; hidrofor aboneliğine ilişkin uyuşmazlığa konu su aboneliği sözleşmesi de o dönemde yönetici olduğu belirgin olan davalı borçlu Osman K. tarafından abone adı Osman K. şeklinde açıklanmak, apartman yönetimi adına olduğu açıklamasına ise yer verilmemek suretiyle imzalanmış; güvence bedeli de abone no esas alınarak yatırılmıştır.

    Bu belgeler de göstermektedir ki, takibe konu edilen alacağın dayanağını teşkil eden abonelik sözleşmesi 18.01.1991 tarihli olmakla birlikte abonelik kaydının başlangıcı daha eskiye gitmekte ve temelinde abone numarası ve kodu Ö... Apartmanı"na ait bulunmaktadır. 18.01.1991 tarihli sözleşmenin düzenlenmesine dayanak teşkil eden işlemlerin tümü davacı idarece aynı dosya ve aynı abone no ile abone kodu üzerinden gerçekleştirilmiş olup, davalının apartman yöneticiliği sıfatıyla hareket ettiği bizzat davacı idarece düzenlenen belgeler kapsamı ve yapılan işlemlerin niteliği ile belirgindir.

    Diğer taraftan, Uyuşmazlığa konu 18.01.1991 tarihli "Su Aboneliği Sözleşmesi"ndeki imzaya ve sözleşmenin varlığına bir itiraz yöneltilmediği gibi hidrofor aboneliği olduğu konusunda da sözleşme açık olup, bu husus her iki tarafın da kabulündedir. Hatta yargılama aşamasında davacı vekili 22.03.2005 tarihli dilekçesi ile aboneliğin "hidrofor aboneliği" olduğunu açıkça bildirmiştir.

    Ayrıca, davalının abone sözleşmesi tarihinde yönetici olduğu, takip ile dava tarihlerinde ve halen yönetici sıfatı taşımadığı da ibraz edilen belgelerden anlaşılmaktadır.

    Öte yandan, ASKİ Tarifeler Y..etmeliğinin "Sayaçlar" Başlıklı 12. maddesinin "h" bendinde ;

    " Birden fazla birimi olan binalarda her birime ayrı sayaç ile su verilmesi durumunda ASKI Genel Müdürlüğü"nce binanın iç donanımı ( tesisat) dikkate alınarak her birime ayrı ayrı su verilecek şeklinde işlem hazırlanır ve sayaçların konulacağı yer saptanır. Hidroforlu ( su depolu) binalarda da aynı işlem yapılır,ancak, hidrofordan önce bir de ana sayaç konulacak yer saptanır. Abonelik işlemleri tamamlanarak abone sözleşmesi yapıldıktan sonra ASKI Genel Müdürlüğü"nce sayaçlar bağlanarak abonelere su verilir. Yapılacak işlemlerin bedeli yürürlükteki tarifelere göre abonelerce ödenir."

    Denilmektedir.

    Belge kapsamlarından da anlaşılacağı üzere, abone durumundaki apartmanda tek sayaç varken, açıklanan yönetmelik hükümleri gereği işlem yapılarak hidrofor ile apartmandaki daire ve dükkanlar için sayaçlarının ayrılması yönetici sıfatıyla davalı yanca istenmiş ve aynı abonelik dosyası üzerinden bu ayırma işlemi yapılmıştır. Bunun sonucunda da hidrofor için, yine aynı abonelik dosyası üzerinden davacı idare ile davalı arasında uyuşmazlığa konu "18.01.1991 tarihli Su Abone Sözleşmesi" düzenlenmiş ve bu sözleşme yönetici olduğu idarece düzenlenen abone dosyasında açık ve belirgin olan davalı yanca, bu sıfat ayrıca belirtilmeksizin imzalanmıştır.

    Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, davalının gerek borca itirazı gerek eldeki davadaki savunması da öncelikle husumet yokluğuna dayandırılmış; mahkemece, sözleşme borçlu tarafından imzalanmışsa da aboneliğin cinsi nazara alındığında bu imzanın yönetici sıfatıyla atıldığının kabulü gerektiği gerekçesiyle, bu savunma yerinde bulunarak davanın husumetten reddine karar verilmiş; Özel Daire ise, davacı vekilinin temyiz itirazlarını kabulle, sözleşmede yöneticilik sıfatı belirtilmediğinden davalının sözleşmede taraf olma sıfatıyla kişisel sorumluluğunu belirtmiş; ayrıca yönetime rücu olanağının bulunduğuna da işaret etmiştir.

    Hemen belirtilmelidir ki, kural olarak; tarafların özel hukuk alanında, serbest iradeleriyle imzaladıkları abonelik sözleşmesi asıldır ve imza sahibi olan tarafları bağlayıcı niteliktedir. Yine, abonelik sözleşmelerinde hizmet verenin tekliğine karşın, hizmet alanların sayısının fazla olması mümkündür. Bu niteliklerinden dolayı, abonelik sözleşmelerinde, hizmet veren tarafın hizmet kapsamı dışında bir takım yükümlülükler altına sokulması elbette olanaklı değildir.

    Ne var ki, somut olayda, yukarıda içerikleri açıklanan belgelerden de anlaşıldığı üzere sözleşmenin tarafı ve hizmet veren durumundaki ASKİ" nin bizzat kendisi tarafından düzenlenen abonelik dosyası kapsamı, abonenin gerçek kimliğinin apartman yönetimi olduğunu; ve yine sözleşmenin kapsamı da açıkça aboneliğin hidrofora ait bulunduğunu, başkaca bir araştırma yapmaya ihtiyaç göstermeksizin, ortaya koymaktadır.

    Durum böyle olunca, icra takip talebinde borcun sebebi "su bedeli" olarak gösterilip, dayanak olarak eklenen "su aboneliği sözleşmesi" açıkça apartmanın ortak kullanımına açık "hidrofor"a ilişkin bulunduğundan, abonelik dosya kapsamı da gözetildiğinde, hizmet veren durumundaki alacaklı ASKİ hidrofora ait aboneliğin apartman yönetimi adına olduğunu başkaca hiçbir araştırma yapmadan bilebilecek durumdadır.

    Davalının yönetici sıfatıyla ortak kullanıma konu hidrofor için yaptığı başvurunun idarece kişisel abonelik olarak kabul edileceğini öngörmesi ve bu nedenle sözleşmeye yönetici sıfatını da ekleyerek imza koymasını beklemek hayatın olağan akışına da uygun düşmemektedir.

    Somut olayın bu özelliği nedeniyledir ki, salt sözleşmede yönetici sıfatının kullanılmamış olması aboneliğin kişisel abonelik olarak ele alınmasını ve dolayısıyla borcun da sözleşmede sıfatı belirtilmeyen ancak idarece bu sıfatı malum bulunan davalının kişisel borcu olduğunu, kabule yeterli bulunmamıştır. Davalı halen yönetici de olmadığından takibin ve eldeki davanın davalı eski yöneticiye yöneltilmesi de olanaklı değildir.

    Sonuç itibariyle, davanın husumet nedeniyle reddine ilişkin mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanması gerekir.

    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, temyiz ilam harcı peşin alınmış oluğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 07.03.2007 tarihli ilk görüşmede karar nisabı sağlanmadığından yapılan 14.03.2007 tarihli ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi