"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 1.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 26.5.2004 gün ve 510-1019 sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalılar Halit B......... ve Melikgazi Belediye Başkanlığı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 7.2.2005 gün ve 10608-751 sayılı ilamı ile, (.....Dava, iş kazası sonucu kısmi işgöremezlik durumuna giren işçinin uğramış olduğu zararın giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara,toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
1-Davalı Ü.-T.. Temizlik İnş. Ltd. Şti. diğer davalı Melikgazi Belediyesinin temizlik işlerini üstlenen ve davacı Cengiz Tek"in işvereni durumundadır.
Kaldı ki, iş kazası da Belediyenin ihale ile temizlik işi almış olan bu şirket bünyesinde çalışırken; Belediyeye ait araç ile kaza meydana gelmiştir. Bu durumda davalı Ü.-T.. Temizlik İnş. Ltd. Şti."de B.K."nun 41 ve 51. maddeleri ile 506 sayılı yasanın 87. maddesi uyarınca davalı belediye ile müşterek ve müteselsilen sorumludur.
2-Tazminat miktarı işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak % 10 artırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı 60 yaşına kadar aktif dönemde 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar (pasif dönemde) elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Oysa açıklanan doğrultuda işlem yapılmaksızın, davacı kazalı işçinin maluliyet oranına göre çalışarak ileride emekli aylığına hak kazanması olasılık dahilinde bulunmadığından pasif dönem (emeklilik dönemi) gerçek zarar hesabına dahil edilmediği ortadadır.
Yapılacak iş dosyanın yeniden hesap bilirkişisine tevdi ile davacının maddi zararının maluliyet oranına bakılmaksızın pasif dönem (emeklilik dönemi)"inde dahil edilerek yeniden tesbit etmektedir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Sorumluluk hukukunun amacı, zarar görenin uğramış olduğu gerçek zararı gidermek, kaybolan bir değer yerine, nitelik veya nicelikçe benzer bir değeri koymaktır.
Vücut bütünlüğü ihlali, bazı hallerde çalışma gücüne olumsuz etkide de bulunmaktadır. Çalışma gücü kaybı olarak ifade edilen bu etki, işgücünün gelir getirici şekilde kullanımının tamamen yok olması yada azalması niteliğinde olup, işgücü kaybı yada azalmasından kaynaklanan ekonomik sonuçlar, zararı oluşturmaktadır.
Kural olarak işveren, işçinin iş kazasından doğan tüm zararını karşılamak durumundadır.
Sosyal Güvenlik Kurumunca kazanılan işçiye sağlanan sigorta yardımları, kimi durumlarda işçinin uğradığı zararı tümüyle karşılamaktan uzaktır. Bunun nedeni, sigorta yardımlarının, iş kazasının ortaya çıkardığı zarar dikkate alınarak değil, aktüeryal dengeler de gözetilerek, yasaların öngördüğü sınırları uyarınca belirlenmiş olmasıdır.
Belirtilen nedenlerle, davacı işçinin, iş görebilme çağı sonrası olarak da ifade edilen pasif devrede zarara uğrayacağı, yaşlılık aylığıyla karşılanmayan bakiye bir zararının bulunduğu kabul edilerek; ileride yaşlılık aylığına hak kazanma olasılığı üzerinde durulmadan, pasif dönem zarar hesabının yaptırılması gerekmektedir.
Yukarıda belirtilen olgular dikkate alındığında Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 7.3.2007 gününde oyçokluğu ile karar verildi.