23. Hukuk Dairesi 2014/8940 E. , 2015/1235 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi iken, 29.01.2010 tarihli ihtarname ile ortaklıktan istifa ettiğini, istifanamenin davalı kooperatife 02.02.2010 tarihinde tebliğ edildiğini, istifa edilen 2010 yılı bilançosunun 20.02.2011 tarihli genel kurulda görüşülerek onaylandığını, alacağının bilançonun onaylanma tarihinden 1 ay sonra muaccel olacağını, bu nedenle hesaplamayı 23.03.2011 tarihine göre yaptıklarını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili kooperatifin esasen, davacının da yönetim kurulu üyesi ve muhasip üye sıfatıyla görev yaptığı önceki yönetim zamanında yapılan usulsüzlükler nedeniyle ekonomik yönden zor durumda bulunduğunu, bu nedenle davacı ve ortaklıktan ayrılan diğer üyelere yapılacak ödemelerin 3 yıl süreyle ertelendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının ortaklıktan çıkma talebinin 04.04.2010 tarihli yönetim kararıyla kabul edilerek ortaklık sıfatının 2010 yılında sona erdiği, davacının çıkma payı alacağının 2010 yılı bilançosunun görüşüldüğü, 20.02.2011 tarihli genel kuruldan 1 ay sonra 21.03.2011 tarihinde muaccel olduğu, ancak 20.02.2011 tarihli genel kurulda alınan kararla istifa eden üyelere yapılacak ödemenin 3 yıl ertelenmesine karar verildiği ve erteleme kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Dava çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK"nın 266/1. (1086 sayılı HUMK"nın 275.) maddesi "Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir" hükmünü içermektedir. Aynı Kanun"un 282. (1086 Sayılı HUMK’nın 286.) maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlamayacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmü, HMK"nın 281. (HUMK"nın 283.) madde hükmü uyarınca bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açıklama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa, hakimin bir kez bilirkişi incelemesine karar verildikten sonra bundan dönerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği kabul edilemez. Kaldı ki, somut uyuşmazlık çözümünde bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kooperatife ait borç toplamının 2.712.296,28 TL olduğu tespit edilmiş olup, davacı vekilince çıkan ortaklara yapılacak ödemelerin kooperatif mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği hususunda yapılan incelemede kooperatifin sadece giderlerinin esas alındığı, gelirlerinin ise incelenmediği ileri sürülerek rapora itiraz edilmiş, davacı vekilinin aynı talebi duruşmada da yinelemesine rağmen bu istemine ilişkin bir ara karar oluşturulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise bilanço ve gelir gider cetvelleri ile yönetim ve denetim kurulu raporları, anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca ilgili Ticaret Sicil Memurluğu"ndan ya da 41. maddesi gereğince belgelerin gönderildiği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü"nden getirtildikten sonra, çıkan ya da ihraç edilen üyelere yapılacak ödemelerin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmediği hususunda, kooperatif gelirleri de dikkate alınarak ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve davacının itirazlarını da karşılar mahiyette bilirkişi raporu alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
4-Kabule göre; Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15 nci maddesi gereğince, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Aynı Kanun"un 17/2. maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce başlatılan icra takibi, alacağın muaccel olmasından önce (erken) başlatılmış olacaktır.
Bu durumda mahkemece, Kooperatifler Kanunu"nun 17/2. maddesi uyarınca alacağın muaccel olmasına ilişkin özel dava şartı noksanlığı bulunması nedeniyle, HMK"nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmesi ve vekalet ücretinin de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7/2. maddesine göre belirlenmesi gerekirken, davanın esastan reddine karar verilmesi ve davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.