12. Ceza Dairesi 2019/1335 E. , 2019/7149 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Sanıklar hakkında; CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dairemizin 13.05.2015 tarihli, 2014/16619 Esas, 2015/8024 Karar sayılı ilamı ile “Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu iddia edilen İstanbul ili, ... ilçesi, ... mahallesi, ... caddesi, ... ada, ... sayılı parselde bulunan betonarme, iki katlı binanın tapu kaydında özel mülkiyete konu olduğu ve sanık ... tarafından 2001 yılından itibaren balıkçı lokantası olarak kullanıldığı, sanık ... tarafından davaya konu binada tadilat yapılmak istendiği ve bu nedenle sanık ... ile yazılı sözleşme yaparak anlaşmaya vardığı, yapılan bir ihbar üzerine olay yerinde inceleme yapan Fatih Belediyesi görevlilerince düzenlenen 06.05.2010 tarihli yapı tatil zaptında, yapıya izin alınmadan 2. katın çıkıldığının, ayrıca 10 sayılı parsel olan bitişikteki bina ile tüm katlarının birleştirildiğinin tespit edildiği, bu tespitler üzerine davaya konu yapıyı kiracı olarak kullanan sanık ... ile izinsiz uygulamaları yapan kişi olduğu tespit edilen sanık ... hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, tüm dosya kapsamından izinsiz uygulamaların yapıldığının sabit olduğu, her ne kadar yapılan yargılama neticesinde, 11.10.2013 tarih ve 28792 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun gereğince, sit alanı ilanına veya koruma kararına ilişkin kararların ilgililerine tebliğ edilmesinin zorunlu hale getirildiği, olayda ise tebliğin bulunmadığı gerekçesi gösterilerek, sanıkların beraatine karar verilmiş ise de; tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının tebliğ zorunluluğunun, 11.10.2013 tarihinden itibaren yapılan tescil işlemleri için gerekli olduğu, bu tarihten önce yapılmış tescil işlemleri için tebliğ zorunluluğu bulunmayıp, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmiş olmasının veya koruma kararının tapu kaydına şerh verilmesinin, koruma kararının ilgililerince bilindiğinin kabul edilmesi konusunda yeterli olduğu, olayımızda ise davaya konu yerin tek yapı ölçeğindeki kültür varlığı olduğu, ancak koruma kararının 11.10.2013 tarihinden önce kabul edildiği, böylece sanıklar hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla,
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, tescile esas bilgi ve belgelerin, olay yerine ilişkin eski ve yeni fotografların, davaya konu binanın tapu kayıt örneklerinin dosya kapsamına getirtilmesi, gerekirse tanık ifadelerine başvurularak davaya konu uygulamaların kim veya kimler tarafından yaptırıldığının araştırılıp tespit edilmesi, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile keşif icra edilerek, öncelikle yapılan izinsiz uygulamaların, kullanılan malzemelerdeki eskime durumu nazara alınarak yapım tarihlerinin tespit edilmesi ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin edilmesi, izinsiz uygulamaların yapım tarihlerinin tespitinin ardından uygulamaların, tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sorumlu olduğu tespit edilen sanık veya sanıkların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1. cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2. cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği,” nedenleri ile hükmün bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, İstanbul 2. Numaralı Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğünün 18.01.2016 tarihli yazısında dava konusu taşınmazın tescilli olmadığının belirtildiği gerekçesi ile sanıklar hakkında beraat kararı verilmiş ise de, anılan yazıda dava konusu İstanbul İli, Fatih İlçesi 1027 ada, 11 nolu parseldeki taşınmazın tescilli yapı olmadığı ancak kentsel ve tarihi sit alanı içinde kaldığının belirtilmesi karşısında, Dairemizin 13.05.2015 tarihli bozma ilamında belirtilen hususlar araştırıldıktan sonra sanıkların hukuki durumu hakkında değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeksizin hatalı gerekçe ile sanıklar hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 12.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.