23. Hukuk Dairesi 2014/5967 E. , 2015/1220 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, asıl ve birleşen davalarda, taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, davacı yüklenicinin edimlerini yerine getirdiğini ve davalı arsa sahiplerine dairelerini teslim ettiğini ileri sürerek, davacıya verilmesi gereken arsa payının tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, oluşan zararları nedeniyle maddi tazminatın tahsilini ve kat irtifakı tesisi için davacıya yetki verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamı gereğince alınan bilirkişi raporuna göre, tazminat talebi atiye terk edildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davada davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) HMK"nın 297/2. maddesine göre, mahkemeler, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrarı yapmadan, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde, özetle, infazı kabil hüküm tesis etmelidir. Eldeki davada, mahkemece verilen kararda, hükme esas alınan bilirkişi raporu, gerekçe kısmında aynen yazıldığı gibi,hüküm bölümünde de tekrar edilmiş ve davacı adına tesciline hükmedilen paylar açıkça belirlenmemiştir. Bu haliyle, infazı mümkün olmayan hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bununla birlikte, hükmüne uyulan bozma ilamında, sözleşmenin paylaşım hükümlerine göre, dava dışı arsa sahiplerine de isabet eden bağımsız bölümlerin belirlenmesi gerektiği bildirilmiş ve buna göre alınan bilirkişi raporunda, dava dışı arsa sahiplerine isabet edeceği iddia edilen bağımsız bölümler belirlenmiş ise de, anılan bu durumun, davada yer almayan arsa sahiplerinin haklarını doğrudan etkileyeceği açık olduğundan, diğer arsa sahiplerinin de davada yer almaları zorunludur. Bu durumda, taraf teşkili sağlanmadan, yargılamaya devam edilmesi de doğru olmamıştır.
Öte yandan, birleşen 2010/186 esas sayılı dava dosyasında, davacı yüklenici vekili, 634 Sayılı Yasa gereğince, kat irtifakı tesis edilebilmesi için yetki talep etmiş ise de, hükmüne uyulan bozma ilamında, davacı yüklenicinin, tescil talebinde bulunabileceğinin kabul edilmiş olması karşısında ve 634 Sayılı Yasa"nın 12. maddesi gereğince, bu hususta yetki verilemeyeceğinden, anılan birleşen davanın tümden reddi gerekirken, kabulü yerinde olmamıştır.
Yukarıda izah edilen durum karşısında,mahkemece yapılması gereken iş; dava dışı arsa sahiplerine karşı dava açması için davacı yüklenici tarafa süre verilmesinden, açılan davanın eldeki dava ile birleştirilerek, hükmüne uyulan bozma ilamında açıklandığı şekilde, ek rapor alınmasından ve oluşacak sonuca uygun infazı kabil bir hüküm tesis edilmesinden ve birleşen 2010/186 esas sayılı davanın reddedilmesinden ibarettir.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
2) Bozma nedenlerine göre, asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harçların istek halinde iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.