Davacı S.. K.. vekili Avukat Kadri Dülger tarafından, davalı E.. L.. aleyhine 22/09/2006 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 15/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem sonucu uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, eşine yönelik taciz olayından dolayı davalı ile kavga ettiğini, bu esnada parmağının kırıldığını belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, iddianın aksine davacının kendisine saldırdığını belirterek, usul ve yasaya aykırı olan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının parmağının kırılması eylemini üçüncü bir kişinin gerçekleştirdiği, bu yönde verilen ceza mahkemesi kararının kesinleştiğinden dolayı davalının sorumlu tutulamayacağı benimsenerek, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. Dava konusu olaydan dolayı açılan ceza dosyası incelendiğinde; davalı E.. L.. hakkında beraat kararı, davacının parmağının kırılması eylemini üçüncü bir şahsın gerçekleştirdiğinden bahisle o kişi hakkında mahkumiyet kararı verildiği, dosyanın sadece katılan tarafından temyiz edildiği, Yargıtay ilgili ceza dairesi tarafından eylemin davalı tarafından gerçekleştirildiği sabit kabul edilerek beraat kararının bozulduğu, üçüncü şahıs hakkında verilen mahkumiyet kararının ise temyiz edilmediğinden dolayı kesinleştiği, bozma ilamı üzerine yeniden yapılan yargılama sonucu bu kez davalı hakkında mahkumiyet kararı verilip hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır. Kural olarak, Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesi (mülga BK m.53) gereği; ceza mahkemesince verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, Hukuk Hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız olmayıp Ceza Mahkemesinin maddi vakıaların belirlenmesine ilişkin mahkumiyet kararı hukuk hakimi yönünden bağlayıcı olup taraflar yönünden kesin delil niteliği taşımaktadır. Ceza mahkemesince davalı hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yukarıda açıklanan şekilde hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar değil ise de, ceza dosyası içeriğinden, dava konusu eylemi davalının gerçekleştirdiği sabit olduğu gibi, Yargıtay ilgili ceza dairesinin bozma ilamı karşısında, eylemin davalı tarafından işlendiğine yönelik maddi vakıa kesinleşmiştir. Şu halde, davacının bu yaralanma nedeniyle ruh ve vücut bütünlüğünün bozulduğu, bu yüzden de davanın yasal dayanağı olan BK"nun 47. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, davacıya bu yaralanması nedeniyle uygun bir miktar manevi tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde istemin tümden reddi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.