9. Hukuk Dairesi 2013/7380 E. , 2015/457 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, fazla mesai ücretinin ödenmediğini ileri sürerek, fazla mesai ücreti alacağının ödenmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının üst düzey yönetici olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı tarafından yapılan ıslahın, süresinde olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı HMK"nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. İki taraf da duruşmada hazır iseler ıslah sözlü olarak yapılabilir. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Ancak, davacının peşin harç yanında başvuru harcını da yatırarak yeni bir talep de bulunması hallerinde ise bir ek dava olarak açıldığının kabulü gerekir.
Dosyanın incelenmesinden, 21/05/2013 tarihli celsede davacı vekilinin, “Rapora bir diyeceğimiz yoktur.İtirazları kabul etmiyoruz. Islah için tarafımıza süre verilsin” dediği, yerel Mahkemece, “Davacı vekiline talebini ıslah etmesi için 1 hafta kesin süre verilmesine, talep ıslah edildiğinde gideri avanstan karşılanarak davalı tarafa tebliğine,” dair ara kararı kurularak duruşmanın 02/07/2013 tarihine ertelendiği, 25/06/2013 tarihinde davacı vekilinin ıslah dilekçesini sunduğu, ancak yerel Mahkemenin HMK"nun 181. maddesi gereğince ıslah talebinin reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından yapılan ıslah HMK"nun 181. maddesinde belirtilen kısmi ıslahtır. Davacı vekili tarafından 25/06/2013 tarihinde ıslah dilekçesi verilip artırılan miktar için harç yatırılmıştır. Davacı vekiline 21/05/2013 tarihinde ıslah talebi konusunda beyanda bulunmak üzere süre verilmiştir. HMK"nun 181. maddesinde belirtilen süre kesin süre niteliğinde olup artırılıp eksiltilemez. Ancak hakim tarafından bu sürenin kesin süre olduğu belirtilip sonuçlarının hatırlatılması gerekir. 21/05/2013 tarihli celsede bu hükme uygun kesin süre verilmediği anlaşıldığından mahkemece davacının ıslah talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır.
Kesin süre usulüne uygun verilmediğinden ve yargılamanın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca ıslaha ilişkin kesin süreye ilişkin ara kararında; kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonucun açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda ıslah talebinin reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili taraf uyarılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde ıslah talebinin reddi hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir.
3- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda zamanaşımı itirazı da dikkate alınarak 23.08.2007 tarihinden fesih tarihine kadar olan dönem için fazla mesai alacağı hesaplanmış ise de 23.08.2007 tarihinden sonrasına ilişkin yıllık izin belgeleri değerlendirilmeksizin fazla mesai alacağının hesaplanması hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, bu yıllık izin belgeleri davacıya gösterilip beyanı alındıktan sonra gerekirse dosyanın bilirkişiye tevdii ile ek rapor aldırılması ve sonucuna fazla mesai ücret alacağına karar vermektir.
4- Hükmedilen miktarın net mi yoksa brüt mü olduğunun kararda belirtilmemesinin infazda tereddüde yol açacağının düşünülmemesi de hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.