Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/2286
Karar No: 2019/6254
Karar Tarihi: 18.09.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/2286 Esas 2019/6254 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/2286 E.  ,  2019/6254 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye Mahkemesi : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi


    Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili, davacı kurum tarafından müvekkili adına düzenlenen ödeme emirlerinin haksız olduğunu, söz konusu ödeme emirlerinde yer alan alacakların zamanaşımına uğradığını bu nedenle açılan davanın kabulüne ve ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum tarafından düzenlenen işlemin doğru olduğunu, takiplerin zamanaşımına uğramadığını, çifçi mallarını Koruma Kanunu uyarınca davacının sorumluluğunun bulunduğunu belirterek davanın reddini istemektedir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, zamanaşımı gerçekleştiği gerekçesiyle "Davanın kabulüne, 2007/050161-050162-010590-010591-011968-011969-050282 takip numaralı ödeme emrinin iptaline" karar verilmiştir.
    İSTİNAF SEBEPLERİ:
    Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; Zamanaşımı kabulünün yerinde olmadığını, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
    B- BAM KARARI
    Edirne İş Mahkemesinin 18/10/2016 tarihli 2016/389 Esas, 2016/518 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
    IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekilince, Zamanaşımı kabulünün yerinde olmadığını, davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI :
    6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
    VI- ESASIN İNCELENMESİ :
    506 sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda zamanaşımı süresi bakımından, 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden Kurumun alacak hakkı, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanunun 128. maddesi hükmü gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına ilişkin 132. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemeler de burada uygulama alanı bulmaktadır.
    08.12.1993 tarihi ve sonrasına ilişkin prim ve gecikme zammı borcu yönünden ise, 6183 sayılı Kanun"un “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanacaktır. Anılan madde hükmüne göre, zamanaşımı süresi beş yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı da, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yılbaşı olarak belirlenmiştir.
    06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanun ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak 506 sayılı Kanunun 80. maddesinin beşinci fıkrasında değişiklik yapılıp, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanunun 51. maddesiyle birlikte 102. maddesinin de uygulanmayacağı hükme bağlanarak 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki duruma dönülmüştür.
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un; Devir, temlik, haciz ve Kurum alacaklarında zamanaşımı başlığını taşıyan 93. maddesinin 2. Fıkrasının birinci cümlesinde, Kurumun prim ve diğer alacaklarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin başlangıcının ise, ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başı olduğu belirtilmiştir. Aynı fıkranın ikinci cümlesinde ise; özel durumlardan doğan prim ve diğer alacaklar yönünden zamanaşımının başlangıç tarihi ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre; Kurumun prim ve diğer alacakları; mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı süresinin başlatılması gerekecektir.
    Konuya ilişkin 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki yasal mevzuatımızda, 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde ve 6183 sayılı Kanunda prim ve diğer alacakların doğmasındaki özel durumlara göre zamanaşımı başlangıcı yönünden bir düzenlemenin yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Kanunun 93. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, prim ve diğer alacakların doğmasındaki özel durumlarda zamanaşımının hangi tarihten başlayacağı belirlenmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı ve zamanaşımına ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunda, geriye yürüyeceğine olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, zamanaşımı ile ilgili olarak getirilen düzenlemenin geçmişe etkili olmadığı konusunda kuşku bulunmamaktadır.
    506 sayılı Kanunun, ""Kurumca verilecek idari para cezaları" başlığını taşıyan 140"ncı maddesinin dördüncü fıkrasında (5655 sayılı Kanunun 20.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 2"nci maddesi ile değişik); idari para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Kuruma itiraz edilebileceği ve itirazın takibi durduracağı, itirazın reddi halinde tebliğden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilecekleri, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması durumunda, idarî para cezasının kesinleşeceği, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezalarının, bu Kanunun 80"inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edileceği düzenlemesi getirilmiştir.
    Mahkemece ödeme emirleri tebliğ tarihi dikkate alınmak suretiyle,primlere ilişkin ödeme emirlerinin iptali kararı yerindedir. Ancak İdari Para Cezası prosedürü araştırılıp yukarıdaki açıklamalar ışığında buna ilişkin istem bu çerçevede irdelenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ile kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 18/09/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi