14. Hukuk Dairesi 2016/8042 E. , 2017/3366 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.01.2011 gününde verilen dilekçe ile mera tahsis kararının iptali talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.03.2016 hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... Tüzel Kişiliği vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 25.04.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ile karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı ... muhtarlığı, dava konusu Harmankaya yaylasının aslında davacı köye ait olduğunu, buna ilişkin kesinleşen hükümler ve 1937 tarihli 237 sayılı vergi kaydı bulunmasına rağmen en son olarak 1969/34 Esas, 1987/186 Karar sayılı hüküm ile davacı köyün elinden alındığını, aslında davacı köyün tahsisli kadim yaylası olduğunu ileri sürerek bölgede 2001 yılında kadastro çalışması yapıldığını ve Giresun İl Mera Komisyonunun 30.05.2007 tarihli ve 11 sayılı kararı ile 9 no"lu parsel olarak dava konusu Harmankaya yaylasının davalı köye tahsisine dair komisyon kararının iptali ile davacı ... adına tahsisine karar verilmesini, bu davanın aynı konudaki 2007/72 Esas sayılı dosya ile birleştirilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacı aleyhine 1969/34-1987/186 sayılı dosyada kesin hüküm bulunduğu, davacının iki defa yargılamanın iadesi talebinin reddedildiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ... İl Mera Komisyonunun 30.05.2007 tarihli kararına karşı davacının 30 günlük hak düşürücü süreyi geçirmiş olduğu, 2007/72 Esas no"lu yargılaması süren aynı tahsis kararına ilişkin başka davanın olması nedeniyle tahsis kararının kesinleşmediği, bu haliyle davacının müdahalede bulunabileceği kabul edildiğinde ise; 1969/34-1987/186 sayılı Yargıtay denetiminden geçip kesinleşen davacı aleyhine müdahalenin önlenmesi hükmü ve yargılamanın iadesi talebinin reddine ilişkin iki ayrı hüküm bulunduğundan kesin hüküm nedeniyle davanın reddine dair verilen karar Dairemizin 2011/6276 Esas, 2011/8742 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmişitir
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne Giresun İl Mera Komisyonunun 30.05.2007 tarih, 11 karar sayılı, 9 numaralı parsel olan Harmankaya yaylasına ilişkin tahsis kararının iptaline, 9 numaralı parsel olan Harmankaya yaylasının kullanım hakkının davacı ... kişiliğine ait olduğunun tespitine ve özel siciline kaydına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... tüzel kişiliği vekili temyiz etmiştir.
Eldeki davada tahsis iş ve işlemleri 4342 sayılı Mera Kanunu uygulanmak suretiyle yapıldığından öncelikle, Mera Kanununun amacı, arkasından "tahsis" sözcüğünden neyin anlaşılması gerektiği ve Mera Kanununa göre köy veya belediyelere mera tahsisi yapılırken üzerinde durulması gereken kuralların neler olduğu hususları irdelenmelidir.
4342 sayılı Mera Kanununun 1. maddesinde kanunun amacı "…daha önce çeşitli kanunlarla tahsis edilmiş veya kadimden beri kullanılmakta olan mera, yaylak, kışlak ve kamuya ait otlak ve çayırların tespiti, tahdidi ile köy veya belediye tüzel kişilikleri adına tahsislerinin yapılmasını, belirlenecek kurallara uygun bir şekilde kullandırılmasını, bakım ve ıslahının yapılarak verimliliklerinin artırılmasını ve sürdürülmesini, kullanımlarının sürekli olarak denetlenmesini, korunmasını ve gerektiğinde kullanım amacının değiştirilmesini sağlamaktır" şeklinde açıklanmıştır. Mera Kanununun 6. maddesine göre mera, yaylak ve kışlakların tespit, tahdit ve tahsisi ... Bakanlığınca yapılır. Uygulamayı yapacak merci ise valilik onayı ile oluşturulacak olan mera komisyonu ve komisyona bağlı olarak çalışan teknik ekiplerdir.
Aynı kanunun 3. maddesinde yapılan tanımlamalara göre, Tahdit; çayır, mera, yaylak ve kışlak arazisi olduğuna karar verilen yerlerin sınırlarının usulüne uygun olarak ülke nirengi sistemine dayalı 1/5000 ölçekli haritalar üzerinde belirtilmesini ve bu sınırların arazi üzerinde kalıcı işaretlerle işaretlenmesini, Tespit; bir yerin mera, yaylak ve kışlak arazisi olup olmadığının resmi evrakla ve bilirkişi ifadeleri ile belgelendirilmesini ifade eder.
Tahsis, 4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde; çayır, mera, yaylak ve kışlakların kullanımlarının verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde düzenlenerek, münferiden ya da müştereken yararlanılmak üzere bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılması olarak tarif edilmiştir. Kuşkusuz bir tahsis işleminin yapılabilmesi o konuda yasal düzenleme olmasına bağlıdır. Tarihi sürece bakıldığında, Osmanlı Hukukunda tahsisin kesin nitelikli olan padişah buyruk ve iradesini gösteren belgelerle (fermanlarla) yapıldığı görülmektedir. Cumhuriyet döneminde ise tahsise olanak sağlayan çeşitli kanunlar çıkarılmıştır. Bu husustaki ilk düzenleme 474 sayılı Kanunla yapılmış, kanun kapsamına giren bölgelerde tahsis belgesi vermeye illerde valilik, ilçelerde kaymakamlık yetkili kılınmıştır. 2502 sayılı Kanuna göre tahsise mahalli hükümet yetkilidir. 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununda tahsise yetkili makam toprak tevzi komisyonları olarak kabul edilmiştir. 1757 sayılı Kanun, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu ve 3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki kanunlarda da benzeri hükümler bulunmaktadır. 4342 sayılı Mera Kanunu ise tahsise yetkili merciyi yine bu kanuna göre kurulan ve ... Bakanlığı adına kanunun öngördüğü iş ve işlemleri yürüten mera komisyonu olarak benimsemiş bulunmaktadır.
Her ne kadar Mera Kanununun 4/2 maddesindeki "Komisyonun henüz görevine başlamadığı yerlerde, evvelce çeşitli kanunlar uyarınca yapılmış olan tahsislere ve teessüs etmiş teamüllere göre; mera, yaylak ve kışlakların köy veya belediye halkı tarafından kullanılmasına devam olunur" hükmü karşısında Mera Komisyonlarının henüz çalışmaya başlamadığı yerlerde kadim yararlanma iddiasının dinlenmesi mümkün ise de komisyonun çalışmalara başladığı alanlarda kanundan kaynaklanan idari bir tasarrufla yapılan tahsise karşı bu tür bir iddiaya dayanılamaz.
Özetlenerek belirtmek gerekirse; Daha önceleri fermanlarla ya da yasal düzenlemeye uygun yetkili makamlar tarafından tahsis edilen veya geleneksel olarak mera, yaylak ve kışlak olarak kullanıldığı tespit edilen yerlerin Mera Kanununun getirdiği hükümlere uygun olarak tespiti ile ölçümlemesi yapıldıktan sonra yeniden bir veya birkaç köy ya da belediye tüzel kişiliklerine yararlanmaları amacıyla tahsisine Mera Komisyonları yetkilidir. Çünkü sonraki dönemlerde mera, yaylak ve kışlaklardan yararlanma iddiaları ancak Mera Kanununun 21/1 maddesi gereği özel sicildeki kayda göre ispatlanabilir. O yüzden hak sahibi olabilmek için öncelikle lehe tahsis kararı bulunmalıdır.
Kuşkusuz, Mera Komisyonları Kanununun 5. maddesine göre mera, yaylak ve kışlak kapsamına alınan bir yerin bir veya birkaç köy ya da belediye tüzel kişiliklerine yararlanmaları amacıyla tahsisini gerçekleştirirken kanunun öngördüğü kıstasları aramak ve tahsisi bu ölçülere uygun yapmak zorundadır. Bu konudaki Mera Kanununun 11. maddesi hükmü "Komisyon; bölgenin ekonomik durumunu, iklim özelliklerini, toprak işleme esaslarını, arazi kullanma şekillerini ve kullanma kabiliyet sınıflarını dikkate alarak mevcut mera, yaylak ve kışlaklar ile bu amaçla kullanılabilecek diğer alanları, sulama ve geçit yerlerini tespit eder ve haritaları üzerinde belirler. Köy veya belediyenin münferiden veya müştereken yararlanacağı mera, yaylak ve kışlak ihtiyacının belirlenmesinde, bu alanların karakter ve otlatma kapasitesi, bitkisel ve hayvansal gelişme ve otlatılacak hayvan miktarı dikkate alınır. Hesaplamada, bir büyükbaş hayvan birimi için verilmesi gerekli olan mera, yaylak ve kışlak alanı üzerinden o yerlerdeki çiftçi ailelerinin otlatma hakkı bulunur" 12. madde hükmü ise; "Komisyon, 11 inci maddeye göre belirlenen ihtiyacı karşılayacak miktarda mera, yaylak ve kışlaklar ile bunlarla ilgili sulama ve geçit yeri olarak tespit edilen alanları halkın ortak olarak yararlanmaları amacıyla, o köy veya belediye tüzel kişiliğine tahsis eder ve tahsis kararı valiliğin onayına sunulur. Bu kararda tahsis edilen yerin niteliği, miktarı, sınırları, hayvan sulama ve geçit yerleri, tahsis amacı, otlatma kapasitesi, aile işletmelerinin büyükbaş hayvan birimi üzerinden otlatma hakkı ve otlatabilecekleri hayvan sayısı da belirtilir…" şeklindedir.
Görülüyor ki Mera Kanunu, komisyonca tahsis işlemi gerçekleştirilirken kadim yararlanma biçimini veya mera, yaylak ve kışlakların hangi köy veya belediyenin idari sınırları içinde ise o köy veya belediyeye tahsis edilmesi gerektiğini bir ölçü olarak kabul etmemiştir. Mera Kanununun tahsis için kabul ettiği kıstas o köy veya belediyenin mera, yaylak ve kışlaklara olan ihtiyacıdır. İhtiyaç unsurunun belirlemesi yapılırken gözetilmesi gereken ölçütlerin neler olduğu de özellikle kanunun 11. maddesinde sıralanmıştır. Öte yandan ihtiyaç tespiti yapılırken ... Bakanlığınca belirlenen normların dikkate alınması da zorunludur.
Somut olayda; Mahkeme tarafından iki fen iki ziraat bilirkişisi eşliğinde keşif yapılmış ziraat bilirkişileri tarafından 20.02.2016 tarihinde düzenlenen ek raporda davalı ... Köyünün kullandığı mera alanı 1875,93 dekar olarak tesbit edilmiştir. Ancak davalı ... mera alanı olarak sayılan 107 ada 65 ve 66 parsellerin mera olmayıp orman vasfıyla tapuda kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca ... Bakanlığının 06.03.2012 tarihli yazısında...ı Köyünün 625 büyük baş, 609 küçük baş hayvanı olduğu bildirilmiş ancak 20.02.2016 tarihli ziraatçi bilirkişiler ek raporunda davalı ... Köyünün 254 bir büyükbaş hayvan birimi hayvan varlığı olduğu belirtilmiştir. Bilirkişilerce hesaplamanın nasıl yapıldığı ve çelişkinin neden kaynaklandığı raporlardan anlaşılamamaktadır.
Bütün bu açıklamalardan sonra mahkemece, taraflardan bildirecekleri delilleri istenip toplanmalı, bu arada çekişme konusu meraya ait mera komisyonunda mevcut işlem dosyası aslı veya onaylı örneği komisyondan eksiksiz getirtilmeli, konunun uzmanı olan ziraat mühendisleri ve hukukçu bilirkişiden oluşturulacak kurula komisyondan getirtilen mera, yaylak, kışlak, otlak, çayır tutanakları, tahsis için ihtiyaç tespit tutanağı, komisyon tahsis kararı raporu, çiftçi ve aile bildirim cetvelleri, geçim kaynağı tutanağı, hayvan varlığı cetveli, arazinin krokisi ve 1/5000 ölçekli haritası incelettirilmeli ve bu şekilde keşfe hazır olmaları sağlandıktan sonra yerinde keşif suretiyle inceleme yaptırılmalı, mera komisyonunun ihtiyaç tespitinde ve tahsiste Mera Kanununun 11. maddesindeki kıstaslara göre hata yapıp yapmadığı, hata varsa bunun nedenleri ve hangi kıstaslardan kaynaklandığı ayrıntılı ve gerekçeli olarak bilirkişilerce saptanmalı, hata yapıldığı ve çekişme konusu meraya kısmen ya da tamamen davalının ihtiyacı olmadığı belirlenirse davanın kabulüne aksi halde, bu yön kanundaki yönteme uygun şekilde kanıtlanırsa yararlanma hakkı tamamen veya kısmen ya da müştereken davalı köye bırakılmalıdır.
Mera Kanununun öngördüğü yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Tüzel Kişiliğine verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.