23. Hukuk Dairesi 2014/7245 E. , 2015/1211 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün fer"i müdahil vekilince duruşmasız, davalılar vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili Av. ... ile davacılar vekili Av. ... gelmiş, fer"i müdahil tarafından gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı yüklenicilerin edimlerini süresi içinde yerine getirmediğini ve inşaatı bitirerek teslim etmediğini ileri sürerek, sözleşmenin ileri etkili feshi, sözleşmede fesih halinde dahi ödeneceği hüküm altına alınmış olan cezai şart bedelinden şimdilik 1.200,00 USD"nin, sözleşmeye konu işin yapılmaması ve taahhüt edilen sürede müvekkillere ait bağımsız bölümlerin teslim edilmemesi nedeniyle davacı müvekkillerin uğradıkları gelir kaybı için şimdilik 8.000,00 TL tazminatın, 06.11.2013 havale tarihli ıslah dilekçesiyle de 718.480,00 USD cezai şart alacağının, dava tarihinden itibaren devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki kur üzerinden Türk Lirasına çevrilerek, 1.167.476,00 TL gelir kaybı alacağının, dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, sözleşmenin geç ifasında müvekkillerinin bir kusurunun bulunmadığını, inşaatın % 85-90 oranında tamamlanmış olduğunu, cezai şart ve kira kaybının birlikte istenemeyeceğini, cezai şartın yüklenicilerin iktisaden mahvına neden olacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen kök ve ek bilirkişi raporu ile dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve düzenlenme şeklinde ek sözleşmeleri gereği yüklenici konumunda olan davalıların üstlendikleri bina yapımı işini sözleşmede belirlenen sürede tamamlayamadıkları, borçlarını ifada temerrüde düştükleri, davacıların sözleşmeleri ileriye etkili olarak feshetmeye ve sözleşme gereği cezai şart ve mahrum kaldıkları kira gelirlerini talebe hak kazandıkları, dava tarihi itibariyle davacıların 718.480,00 USD cezai şart alacağı ve 1.167.476,00 TL kira gelir kaybı talep edebilecekleri, davalıların tacir olmaları göz önüne alındığında belirlenen cezai şart tutarından indirim yapılmasının yerinde olmayacağı, kaldı ki davalıların belirlenen cezai şart alacağının ekonomik açıdan mahvına yol açacağını kanıtlayamadıkları gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili ve fer’i müdahil vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin ve fer’i müdahil vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davada, taraflar arasındaki 25.07.2003 tarihli asıl ve 09.04.2004 tarihli ek sözleşmenin ileriye etkili feshi ile oluştuğu ileri sürülen cezai şart ve gecikme tazminatı alacaklarının tahsili istenmiştir.
Öncelikle, mahkemece asıl ve ek sözleşmenin ileri etkili fesih talebi kabul edilmiş olmakla beraber bu sonuca ulaşmak için gerekli yasal koşulların oluşup oluşmadığı denetlenmemiş, bu kapsamda olmak üzere yüklenici tarafından gerçekleştirilen inşaatın fiziki seviyesi varsa ayıp ve diğer hukuki yükümlülükler de dikkate alınarak saptanmamıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.01.1984 gün 1983/3 K. 1984/1 sayılı kararı ve diğer Yargıtay içtihatları gereğince sözleşmenin ileri etkili feshine karar verebilmek için belirlenen inşat seviyesi ve kullanıma engel bir husus olup olmadığı belirlenmemiş ve hüküm yerinde tartışılmamıştır. Bu itibarla açıklanan hususlar değerlendirilmeden ileri etkili fesih kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.
Yine, ileri etkili feshe karar verilmekle beraber asıl sözleşmenin 11.2-2 maddesi uyarınca tasfiyenin nasıl yapılacağı taraflarca kararlaştırılmış olduğundan, bu madde uyarıca değerlendirme yapılarak bir hüküm kurulması gerekirken ileri etkili fesih sonucu tasfiye kararı verilmesinin zorunlu olduğu gözden kaçırılarak bu konuda herhangi bir inceleme yapılmaksızın taraflara ait olacak bölümler belirlenmeden karar verilmesi de hatalı olmuştur.
Bunun yanında, kabule göre de, ileri etkili feshe karar verildiği halde bu kararın doğal sonucu olarak sözleşmenin tasfiyesi yoluna gidilip, az yukarıda izah edilen şekilde belirlenecek inşaattaki fiziki oran esas alınıp, buna göre taraflara ait olması gereken bağımsız bölümlerin tespit edilmesi gerekirken bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmemesi hatalı görüldüğü gibi, hüküm altına alınan cezai şart ve gecikme tazminatı alacaklarının ayrı ayrı tümünün talep edilebileceği yönünde sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmadığı halde TBK 180 . (BK.m. 159) madde hükmüne aykırı olarak sadece cezai şartı aşan kısma hükmedilebileceği gözden kaçırılarak gecikme tazminatının tümünün hüküm altına alınması, keza, TBK 117. (BK.m.101) maddesine aykırı şekilde asıl davada talep edilen miktarlara dava tarihinden, ıslahla arttırılan kısma ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken hüküm altına alınan alacağın tümüne dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin ve fer’i müdahil vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin ve fer’i müdahil vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar ve fer’i müdahil yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara ödenmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.