18. Ceza Dairesi 2017/7276 E. , 2018/7112 K.
"İçtihat Metni"KARAR
Göçmen kaçakçılığı suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair Ceylanpınar Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen 21/11/2012 tarih ve 2011/310-2012/179 E-K sayılı kararın, sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 22/03/2017 tarih ve 2015/25498-2017/3210 E-K sayılı kararıyla;
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Sanığa yükletilen göçmen kaçakçılığı eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
TCK"nın 79/1. maddesi uyarınca, göçmen kaçakçılığı suçunda hapis cezası yanında ayrıca adli para cezasına hükmedilmesi gerektiği gözetilmemiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağı ortadan kalkmış ise de, bu hususun infaz sırasında resen gözetilebileceği,
Anlaşıldığından, sanık ..."ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA oybirliğiyle karar verilmiştir.
I- İtiraz Nedenleri:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/11/2017 gün ve 2017/57289 sayılı yazısıyla;
“Sınırdaş olduğumuz Suriye ülkesinde Arap Baharı olarak adlandırılan süreç çerçevesinde 26/01/2011"de iktidar karşıtı yaygın halk hareketlerinin başladığı, aynı yılın mart, nisan ve haziran aylarında iktidar karşıtı sokak gösterilerinin devam ettiği, iktidara bağlı kolluk ve asker kuvvetlerinin silahla müdahaleleri neticesinde 29/04/2011 tarihinde Hatay ili Yayladağı ilçesinden çatışmalardan kaçan Suriye vatandaşlarından müteşekkil ilk grupların sınırı geçerek Türkiye"ye sığındıkları ve devam eden süreçte halen bu şekilde ülkemize sığınmış 3 milyon Suriye vatandaşının ülkemizde bulunduklarının sosyal bir vakıa olduğu,
Bu süreçteki yasal gelişmelerin ise;
-30/03/2012 tarihinde "Türkiye"ye Toplu Sığınma Amacıyla Gelen Suriye Arap Cuhuriyeti Vatandaşlarının ve Suriye Arap Cumhuriyetinde İkamet Eden Vatansız Kişilerin Kabulüne ve Barındırılmasına İlişkin Yönerge’nin"" yürürlüğe girmesi,
-04/04/2013 tarihinde "Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun” kabulü ve yürürlüğe konulması,
-22/10/2014 tarihinde "Geçici Koruma Yönetmeliği’nin” yürürlüğe konulması, şeklinde geliştiği,
Hükümlününde; bu şekilde ülkemize giren Suriye vatandaşlarının desteklenmesinin ve gerektiğinde iş imkanı sağlanmasının mülki amirliklerce tavsiye ve teşvik edildiğini, hatta ihbar üzerine yakalanıp adli işlem başlatılmasından sonra da iki yabancıının kalan işlerini tamamlamaları için kendisine verilmesini talep ettiğini, talebinin Ceylanpınar Kaymakamlığınca kabul edildiğini ve yabancıların 10 gün daha yanında çalıştıklarını, daha sonra şahısları yetkililere teslim ettiğini savunduğu ve savunmasının doğruluğunu belgelendirdiği,
Bilinen bu sosyal gerçekler karşısında; karardaki "sanığın yabancıları yanında çalıştırması şeklindeki eylemiyle maddi menfaat elde etmek maksadıyla yasal olmayan yollardan ülkeye giren Suriye vatandaşı ... ve ... isimli yabancıların yine yasal olmayan yollardan ülkede kalmalarına imkan sağladığı ve bu şekilde üzerine yüklenen göçmen kaçakçılığı yapma suçunu işlediği sabit görülerek" şeklindeki kabulün isabetli olmadığı ve nitekim Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 91. maddesi kapsamında "geçici koruma" statüsünde bulunan yabancıların ülkemizden geri gönderilmesinin anılan Kanunun 4. maddesi ile engellendiği nazara alındığında, ülkemizde kalmalarına Kanun ile imkan sağlanan yabancıların ülkede kalmalarına imkan sağlanmasının suç oluşturduğundan söz edilemeyeceği ve karar kesinleşmeden gerçekleşen bu lehe durumun temyizde nazara alınması gerektiği, hükümlünün göçmen kaçakçığı suçunu işleme kastı ile hareket etmediği ve bu nedenle unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” belirtilerek, sanık ... hakkında, göçmen kaçakçılığı suçundan verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına dair, Dairemizin 22/03/2017 gün ve 2015/25498-2017/3210 E-K sayılı kararının kaldırılması talep edilmiştir.
ll-Gereği Düşünüldü:
Dosya kapsamına göre; suç tarihi itibariyle ülkede yasal olarak bulunmaları mümkün olmayan Suriyeli göçmenlerin, sanık tarafından herhangi bir yetkili makama bildirimde bulunulmaksızın, uzunca bir süre çalıştırmaları ve barındırılmaları suretiyle atılı göçmen kaçakçılığı suçunun gerçekleştiği, suç tarihinden sonra Suriyeli göçmenler hakkında yapılan bir takım yasal düzenlemeler uyarınca, bu göçmenlere geçici koruma statüsü tanınmasının, geriye dönük olarak sanığın eylemini suç olmaktan çıkarmayacağı anlaşılmakla, Yerel Mahkemenin, “sanığın, Suriyeli göçmenleri yanında çalıştırması şeklindeki eylemiyle maddi menfaat elde etmek maksadıyla yasal olmayan yollardan ülkeye giren Suriyeli göçmenlerin yasal olmayan yollardan ülkede kalmalarına imkan sağladığı ve bu şekilde üzerine yüklenen suçu işlediği sabit görülerek” şeklindeki gerekçeyle verdiği karar yerinde görülmüştür.
III- Karar:
Yukarıda açıklanan gerekçelerle,
Bu itibarla; Dairemizin 22.03.2017 tarih ve 2015/25498-2017/3210 E-K sayılı bozma kararındaki gerekçeye göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmediğinden 6352 sayılı Yasanın 99/3 maddesiyle CMK"nın 308. maddesine eklenen 3. fıkra hükmüne göre, dosyanın Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, 09.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.