23. Hukuk Dairesi 2014/4988 E. , 2015/1187 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili kooperatif tarafından davalıya ödenmiş olan iş avansının iadesi amacıyla başlattıkları icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile % 20"den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı kooperatifin genel kurullarında kooperatifin kurucu ortaklarına alacaklarına mahsuben para iadesi yapılmasına dair verilen kararlar uyarınca yönetim kurulunun 29.06.2010 tarihinde küçük hisse için enflasyon muhasebesi uygulamasıyla cari hesabına karşılık 15.000,00 TL, büyük hisse için enflasyon muhasebesi uygulamasıyla cari hesabına karşılık 27.000,00 TL dağıtılmasına karar verildiğini, iade müracaatında bulunmayan ortaklar için tevdii mahalli tayin ettirildiğini, davacı kooperatif açısından tasfiye tam olarak gerçekleşmediğinden ve nihai bilanço hazırlanmadığından ödemelerin saklandığı 195 sayılı hesap bir tür avans hesabı olsa dahi hiçbir suretle iş avansı olarak kabul edilemeyeceğini, davalının bu bedeli bir işin ifası için almadığı, aksine nihai alacağına mahsuben ön ödeme kapsamında kabul ettiğini, davalıya kati bir ödeme yapılmadığını, 195 sayılı avans hesabında takip edilmesinin hiçbir şekilde davalıya yapılan ödemenin iadesini hukuken içermediğini, davacı kooperatifin davalı dışında sadece önceki yönetim kurulu üyeleri ve bunlara yakın olduğu düşünülen 22 ortağa yapılan ödemenin iadesini talep ettiğini, eşitlik ilkesine aykırı olarak diğer 535 kooperatif üyesinden iade talebinin olmadığını savunarak, davanın reddini ve % 20"den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kooperatif ortaklarının hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olduğu, yönetim kurulunun bu ilkenin dışına çıkmak istemesi halinde bu hususu genel kurul gündemine alarak genel kurulun tartışmasına açıkça sunması veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi gerektiği, davacı kooperatifin belirtilen genel kurullarında davalı ile aynı durumda olan ortaklara davaya konu ödemelerin yapılması konusunda bir iradenin ortaya konduğu, işbu genel kurul kararlarının iptal edildiği ya da iptali yönünde açılmış bir davanın bulunduğuna dair bir beyan ve delilin davacı tarafça dosyaya sunulmadığı, yine davacı kooperatif yönetim kurulu kararıyla davalı ile benzer durumda olan ortaklara ortaklık hisselerine göre 15.000,00 TL ve 27.000,00 TL ödemelerin bir kısım ortaklara doğrudan, bir kısmına ise mahkemece verilen tevdi mahalli kararı ile gerçekleştirildiği, davalı ile birlikte benzer durumda olan 22 kooperatif ortağı hakkında ödemelerin iadesi amacı ile icra takibi başlatıldığı, ancak davacı vekili tarafından karar tarihine kadar davalıyla aynı durumda olup kendisine ödeme gerçekleştirilen diğer ortaklar hakkında da takip başlatıldığına ya da dava açıldığına dair herhangi bir belgenin sunulmadığı gibi bu yönde de bir iddianın da dile getirilmediği anlaşıldığından ortakların hak ve yükümlülüklerde eşit olduklarına dair kanun hükmü karşısında davalıyla birlikte sadece 22 ortak hakkında eşitlik ilkesine aykırı şekilde yapılan işlemlere geçerli hukuki sonuç bağlanamayacağı gerekçesiyle, davanın ve kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı tarafça “iş avansı iadesi” açıklaması yapılarak davalı aleyhinde başlatılan icra takibine vaki davalı itirazı üzerine aynı gerekçeye dayalı olarak itirazın iptali istenmiştir.
Davalı tarafça takip ve dava konusu edilen ödemenin iş avansı olmadığı, 28.04.2007, 10.05.2008 ve 02.05.2009 tarihli olağan genel kurullarda alınan kararlar kapsamında ödendiği savunulmuştur.
28.04.2007 tarihli kooperatif olağan genel kurul toplantısında gündemin 7. maddesi ile, “…aynı zamanda çanak ortağı olarak tabir edilen kurucu ortaklara, alacaklarına mahsuben ödeme yapılması hususunda her türlü çalışma yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesine”, 10.05.2008 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemin 6. maddesi ile, “...çanak ortaklarının koydukları paranın Kooperatif kasasına giriş tarihindeki kur üzerinden ABD dolarına çevrilmesine ve Genel Kurul tarihindeki kur üzerinden YTL’sine çevrilerek ortak hesabına YTL olarak alacak kaydına, bu muameleler hazırlandıktan sonra bu ortaklara alacaklarına karşılık ödenecek miktarı ile Kooperatif imkanları da göz önüne alınarak ödeme zamanının da Genel Kurul kararı ile tespitine ve keza şirketleşme ile ilgili hukuki çalışmalara başlanarak sonuçlarının genel kurula arzına, değerlenme ile birlikte bu hususun da karara bağlanmasına...”, 02.05.2009 tarihli olağan genel kurul toplantısında ise gündemin 5. maddesinde, “...çanak ortağı olan kişilerin kooperatiften olan alacaklarının güncellenip yeniden değerlendirilmesi için 10 mayıs 2008 tarihli olağan genel kurulda alınmış bulunan karara uygun şekilde hazırlanacak listelerin müteakip genel kurula arzı için yönetim kuruluna görev verilmesine” karar verilmiştir.
Davacı vekilince anasözleşmenin 49. maddesi uyarınca anılan genel kurulların batıl olduğu iddia edilmiş ise de; kooperatif yönetim kuruluna yapılacak ödemelere ilişkin olan anasözleşmenin 49. maddesinin dava konusu ödeme ile ilgisinin bulunmadığı, toplantı ve karar nisapları yönünden de genel kurul kararlarının batıl olması sonucunu doğuracak bir sebebin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Özellikle 02.05.2009 tarihli genel kurul toplantısında çanak ortağı olarak tabir edilen ortakların alacaklarının güncellenip yeniden değerlendirilmesi için hazırlanacak listelerin müteakip genel kurula arzı için yönetim kuruluna yetki verilmesi ve bu ödemelerin tasfiye aşamasında dağıtılacağı belirtilmiş olup, yönetim kurulunca hazırlanmış olan listenin genel kurula arz edildiği hususunda dosyada herhangi bir delil ve/veya belge bulunmamakta ise de tasfiye aşamasında dağıtılacağı anlaşılan bu ödemelerin ortakların çoğunluğuna ödendiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça “iş avansı iadesi” olarak adlandırılan alacağın dayanağı ile ilgili herhangi bir delil ve belge sunulmamış olup, davacı, itirazın iptali istemine ilişkin işbu davada icra takibinde dayandığı hukuki sebeplerle bağlıdır.Bu durumda, mahkemece, davacının “iş avansı” olarak vasıflandırdığı alacağının dayanağı ile ilgili herhangi bir delil ve/veya belge sunamadığı, alacağın varlığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ödemelerin iadesinin 22 ortaktan istenip diğer üyelerden istenmemiş olmasının, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna yol açabileceği gözardı edilerek, eşitlik ilkesine aykırı olacağının kabulü ile yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın, HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 25.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.