1. Ceza Dairesi 2020/108 E. , 2020/322 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten öldürme
HÜKÜM : TCK"nin 81/1, 62, 53/1, 63, 54/1. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık ... müdafii tarafından duruşmalı olarak temyiz istemi üzerine duruşma günü belirlenerek sanık müdafiine meşruatlı davetiye çıkartılmasına karşın belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadığı anlaşıldığından duruşmasız olarak yapılan temyiz incelemesinde;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ..."ın maktul ... ..."yi kasten öldürme suçunun sübutu kabul, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık ... müdafiinin sübuta yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak,
Maktul ... ..."nin nüfus kaydında sağ olarak gözüktüğü ve 19/08/1997 doğumlu olduğu anlaşılmakla; maktul ... ... hakkında nüfus kaydına ölüm kaydının düşürüldükten sonra; suç tarihinde 18 yaşından küçük ve 5237 sayılı TCK"nin TCK.nin 6/1-b maddesi kapsamında hukuken "çocuk" olduğu anlaşıldığı halde, sanık ..."ın "çocuğu öldürme" suçundan TCK.nin 82/1-e, 62. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, suçun niteliğinde yanılgıya düşü1erek yazılı şekilde "kasten öldürme" suçundan aynı Kanunun 81, 62. maddeleri uyarınca cezalandırılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde
görüldüğünden, re"sen de temyize tabi hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, hükmolunan cezaların miktarı ve temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süre göz önüne alınarak sanık müdafiinin tahliye taleplerinin REDDİNE, CMUK.un 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza miktarı yönünden kazanılmış haklarının korunmasına, Üye ... ve ..."in suç vasfına yönelen ve sanık hakkında TCK"nin 85, 22/3 maddelerinin uygulanması gerektiğine ilişkin karşı oyları ile 04/02/2020 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık ...’ın kendi kuzeni olan maktulü av tüfeği ile vurarak ölümüne sebebiyet verdiği olayda yerel mahkemece sanığın suçu kasten işlediğine dair verilen kararı onaylayan Dairemizin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Şöyle ki; maktul ... 17, sanık ... 20 yaşlarında olup kuzendirler. Aralarında herhangi bir husumet veya olay anında gelişen kavga, tartışma vb. gibi bir durum söz konusu değildir.
Olayın oluş şekline göre yeni tüfek alan ve oradaki arkadaşlarına göstermek isteyen sanık ... tüfeğini balkona getirmiş ve yeni aldığı tüfeği gösterirken tüfek kendi elinde 1 el ateş alarak göğüs bölgesinden vurularak hayatını kaybetmiştir. Dosyaya göre bu sübutta sorun yoktur.
Tartışılacak husus sanığın bu eylemleri gerçekleştirirken hangi amaç ve saikle hareket ettiğinin tesbitidir.
Sanığın sorumlu tutulabilmesi onun bu suçu işlerken yasa koyucu tarafından kınandığı için cezai yaptırıma bağlanan bir hareketi yine yasaya göre kast veya taksirle işlemiş olması gereklidir.
Kast ve taksir ayrımını yasadaki düzenlemeye göre yapmak kolay olsa da (TCK 21/2) olası kast ve (TCK 22/3) bilinçli taksir ayrımını her olayda yapmak çok kolay olmamaktadır. Zira olay mahkemesi kendisine dosya geldiğinde eskiden olan bir olayda sanığın suç teşkil eden hareketi yaparken hangi saikle hareket ettiğini belirlemeye çalışmaktadır.
Bizce her olayda başlı başına bu konuyu çözmek için hayalen-fikren tarafların konum, pozisyon, aralarındaki olay öncesi, sırası, sonrası durumlar, husumet, yakınlık gibi tüm kriterleri ortaya koymak ve olayın ince detayları, nüansları ile karar vermek hakkaniyetli bir çözüm olacaktır.
Somut olaya gelecek olursak. Taraflar aşağı yukarı aynı yaşta olup kuzenlerdir. Olay yerinde birkaç aynı yaşta arkadaş, kardeş de olup sanık sohbet esnasında yeni aldığı tüfeği diğerlerine göstermeye getirmiş, ancak ( sanığa isabet almaksızın, hedef gözetmeksizin) tüfeği gösterirken namlusunun karşısında olan kuzenini ateş alan tüfekle bir kez vurarak ölümüne neden olunca korkusundan evden kaçmış dokuz gün sonra teslim olarak suçu kabul etmiştir.
Öncelikle sanığın böylesine herkesin içinde gerçekleşen olaydan kaçmasının delil gizlemek için olmayıp, korku ve panik nedeniyle olduğu ve bu nedenle de bir süre saklanıp sonra teslim olduğu kanaatindeyim. Yani sanığın kaçması ne lehe ne aleyhe değerlendirilemez.
Tüm dosyada akraba, arkadaş olan ve sohbet ettikleri anlaşılan yani samimi kişiler olan sanık ve maktulden bu olayda sanığın maktulu bilerek ve isteyerek (kasten tetiği öldürmek amaçlı) öldürdüğünü veya hatta (olası kastla) ben tetiği çekeyim namluda mermi de vardı ama olursa olsun şeklinde, bir saikle umursamamazlıkla tetiği çektiğini gösteren (sanığın bu saikini destekleyen) her türlü şüpheden arındırılmış bir delil yoktur. Sanık tüfeğin acemisi olup yeni almıştır. Arkadaşlarına hava atmak amaçlı gösterirken tedbirsiz, dikkatsiz, özensiz davranarak ateş alabileceğini öngörmüş ancak bir şey olmaz düşüncesiyle tedbirsiz davranmış ve istemediği bir sonuç oluşmurtur. Olaydan sonra sanığın panikleyip kaçması da sonucu istediği olursa olsun diyerek kabullendiği değil, istemediği, arzu etmediğinin göstergesidir.
Tüm bu gerekçelerle sanığın bu somut olayda bilinçli taksirle suçu işlediği düşüncesiyle Daire çoğunluğunun suçun kasten işlendiğine dair görüşüne katılmıyoruz.