19. Hukuk Dairesi 2017/132 E. , 2019/59 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabûlüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı ile dava dışı şahıslar arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden açılacak kredilerin teminatı olmak üzere rehin sözleşmesi imzalandığı, sözkonusu kredi ödenerek kapatıldığı hâlde dava dışı şahısların daha sonra kullandıkları başka bir kredi ile ilgili olarak davacıların evvelki rehin sözleşmesinde yer almayan başka bir hesabından tekrar dava dışı kişilerin borçlarını tahsil etmek üzere davalı tarafından para çekildiği, davalıya çekilen ihtarnameye rağmen haksız çekilen paranın iade edilmemesi üzerine davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğu gerekçeleri ile itirazın iptaline ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, icra dosyasının işlemden kaldırıldığı, geçerli bir takip olmadığından bu takibe bağlı açılan itirazın iptali davasının da reddi gerektiği, icra takibinde alacaklı olarak tek isim olduğu hâlde davada iki kişinin olduğu, ... yönünden davanın husûmetten reddi gerektiği, davacıların kefil değil rehin veren oldukları ve rehin sözleşmesi açılmış ve açılacak kredilere ilişkin olduğundan müteakip kredinin de teminatını oluşturduğu, davacıların vekâlet verdiği şahsın rehin sözleşmesine konu hesabı kapatarak, açtığı diğer hesaptan dava konusu paranın çekildiği gerekçeleri ile davanın reddine, kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların yetki verdiği dava dışı şahsın rehin sözleşmesine konu hesap ile ilgili olarak işlem yapma yetkisinin olmadığı, dolayısıyla bahsekonu hesaba rehin tesis edilmesi şeklindeki işlemin hukuken geçerli olmadığı, davalı banka icra takip tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden icra takip tarihinden önce temerrüt faizi talep edilemeyeceği gerekçeleri ile davanın kısmen kabûlüne ve icra inkâr tazminatı ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre yazılı yargılama usûlü beş aşamadan oluşmaktadır. Bunlar, dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hüküm aşamalarıdır. Bu aşamalar kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re"sen gözetilmelidir. Zira, yazılı yargılama usûlüne ilişkin aşamalardan herhangi birine uyulmaması HMK"nın 27. maddesinde düzenlenen hukukî dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğurur. Somut olayda yazılı yargılama usûlüne tâbi işbu davada yargılama mevzuatta öngörülen aşamalara uygun yapılmamış, tahkikat aşamasında bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmemiş, HMK’nın 186. maddesinde yer alan, “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir.” düzenlemesi uyarınca davalı vekiline bahsedilen mevzuat hükmüne uygun biçimde sözlü yargılama ve hüküm aşaması için meşruhatlı davetiye çıkarılmamış davalının hukukî dinlenilme hakkı ihlal edilmiş, bilirkişi raporu da davalıya tebliğ edilmemiş bu şekilde savunma hakkı kısıtlanmıştır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2-Davalı bankadan dava konusu işlemle ilgili (kredi işlem dosyası ve davacıların verdiği hesapla ilgili belgeler) getirtilmeden ve yeterli bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.