Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Borçlu vekili, müvekkili aleyhinde dört adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu bonolar altındaki imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürerek takibin iptalini istemiş, mahkemece, imzaların şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verilmiştir.
İmza incelemesinde öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin borçlunun uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise borçlunun duruşmada alınan medarı tatbik imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celp edilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.
Ayrıca yerleşik Yargıtay uygulamasına ve Dairemizin istikrar bulan kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle borçlunun uygulamaya elverişli imzalarının bulunduğu belge asıllarının getirtilerek incelemenin bunlar esas alınarak yapılması gerekir.
Yine, herhangi bir belgedeki imza veya yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması; bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerinin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması; gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi
nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır(HGK.nun 06.6.2001 tarih ve 2001/12-466 E.-2001/483 K. sayılı kararı).
Somut olayda mahkemece borçlu şirket yetkililerine ait Nurdağı Noterliği"nin 24.09.2008 tarih ve 07344 yevmiye nolu imza sirküleri aslı dosyaya getirtilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, mukayese imza olarak, borçlu şirket yetkililerinin huzurda alınmış imzaları ile Nurdağı Noterliği"nin 24.09.2008 tarih ve 07344 yevmiye sayılı imza sirküleri "fotokopisi"nin incelendiğinin belirtildiği görülmektedir. Dosyada ayrıca anılan imza sirkülerinin fotokopisinin de bulunması karşısında bilirkişi tarafından imza sirkülerinin aslı yerine fotokopisinin incelenip incelenmediği konusunda tereddüt hasıl olmuştur. Diğer taraftan alacaklı vekilince temyiz dilekçesinde belirtilen ve itiraz dilekçesi ekinde fotokopisi bulunan Nurdağı Noterliği"nin 12.01.2007 tarih ve 00245 yevmiye nolu imza sirküleri aslı da ilgili kurumdan getirtilmeden bilirkişi incelemesi yaptırıldığı görülmektedir.
Alacaklı vekili ise takibe konu senetlerdeki imzaların borçlu şirket yetkililerinden Osman Yıldırım"a ait olduğunu gerek cevap dilekçesinde, gerekse duruşmada açık bir şekilde beyan etmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş, Nurdağı Noterliği"nin 12.01.2007 tarih ve 00245 yevmiye nolu imza sirküleri aslının ilgili kurumdan getirtmek ve her iki imza sirküleri "asılları" ile dosyada bulunan diğer mukayese imzalar üzerinden yukarıda belirtilen ilke ve esaslara göre borçlu şirket yetkililerinden O.Y.yönünden yeniden bilirkişi incelemesi yaptırtarak oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/09/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.