11. Hukuk Dairesi 2017/1583 E. , 2018/7374 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 16/02/2017 tarih ve 2015/49-2017/54 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ...nin ortağı olan eşi ... 13/11/2009 tarihinde vuku bulan vefatıyla eşine ait hisseleri iktisap ederek şirketin ortağı olduğunu ve akabinde kendisi ve ailesinin geçiminin sağlanması ve şirkete ait vergi borçlarının ödenmesi koşuluyla şirketi temsil ve ilzam yetkilerini davalıya devrettiğini, ancak davalının, davacı ve ailesinin geçimi için ödeme yapmadığı gibi şirketin durumu hakkında da davacıyı bilgilendirmediğini, şirket kâr etmesine rağmen şirketin vergi borçları da dahil olmak üzere borçlarını ödemediğini, şirket faaliyetleri sonucu elde edilen kârı kendi uhdesine alarak şahsi işlerinde kullandığını, bu nedenle elde edilen kâra rağmen şirket mal varlığında artış gerçekleşmediğini ileri sürerek, davalının imza yetkilerinin alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin şirketi maksat ve mevzuuna uygun olarak yönettiğini, davacıya her zaman yapılan işler ile ilgili bilgi verildiğini, davacının yönetimle ilgilenmediğini, sürekli para istemesi nedeni ile müvekkilinin şirketin vergi borçlarını dahi ödeme imkanını bulamadığını, davacının kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin 2009, 2010 ve 2011 yıllarında kâr elde ettiği, ancak kâr dağıtımı yapmadığı, şirket kâr elde ettiği halde şirkete ait vergi ve SGK borçlarının ödenmediği,davalı yanca, şirketin vergi ve SGK’ya olan borçlarının yapılandırıldığına dair evraklar sunulmuşsa da, anılan başvuruların 2016 yılında yapıldığı, davadan önce veya yargılamanın başlarında böyle bir yapılandırmanın olmadığı öte yandan şirket kârındaki ve borçlarındaki eş zamanlı
artış göz önüne alındığında şirket kasasında fiktif olduğu değerlendirilen paralar bulunduğu, davalının bu paraların uhdesinde olup olmadığını izah edemediği, tüm bunların davalının şirketi yönetirken basiretli davranmadığını ortaya koyduğu, davalının şirket müdürlüğünden azli hususunda kanunca aranan muhik sebeplerin gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının ... Petrol ve İnş. Ltd. Şti"ndeki yönetim, temsil ve imza yetkilerinin kaldırılmasına, ... Petrol ve İnş Ltd. Şti adına davacı tarafından davalıya verilmiş olan imza yetkilerinin davacıya iadesine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-)Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava, haklı nedene dayalı limited şirket müdürünün azli ve davalıda olan imza yetkilerinin davacıya iadesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak, davalının şirket müdürlüğünden azline ve davalının uhdesinde bulunan imza yetkilerinin davacıya iadesine karar verilmiştir. Ancak, mahkemece uyulan Dairemiz bozma ilamında, davalının azli koşulları varlığının bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerektiği, müdür atayacak şekilde davalının uhdesinde bulunan imza yetkilerinin davacıya iadesine şeklinde hüküm tesisinin doğru olmadığı hususlarına işaret edilerek, davalı yararına da bozma konusu yapılmış, bu itibarla, belirtilen husus bakımından davalı yararına usuli müktesep hak oluşmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak tesis edilen temyize konu hükmün 2 nolu bendinde de, davalının uhdesinde bulunan imza yetkilerinin davacıya iadesine şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün anılan husus bakımından davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 26/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.