22. Hukuk Dairesi 2017/11351 E. , 2018/11959 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15.05.2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı ile karşı taraf adına gelen olmadı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, aylık ücret, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, çalışma süresi noktasında uyuşmazlık vardır.
Somut olayda, mahkemece, davacı tanıkları beyanlarına itibar edilerek, davacının 14/09/2005-05/01/2012 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı kabul edilmiştir. Ancak, hizmet döküm cetvelinde, davacının çalışmasının aralıklı şekilde geçtiği kayıtlıdır. Dosya içeriğinde, davacı tanığı ...’in hizmet döküm cetveli bulunmamaktadır. Diğer davacı tanığı ise, komşu işyeri kahvehaneyi işlettiğini, bu sebeple davacının çalışma süresi hakkında bilgi sahibi olduğunu beyan etmiş ise de, bu tanığın hangi tarihler arasında komşu işyerini işlettiği hususunda bir araştırmaya gidilmemiştir.
Anılan sebeple, davacı tanıklarından ...’in hizmet döküm cetveli celp edilerek incelenmeli ve uyuşmazlık konusu süre bakımından bordro tanığı olup olmadığı belirlenmelidir. Diğer davacı tanığının hangi tarihler arasında komşu işyerinde faaliyette bulunduğu, belediye ve vergi dairesi gibi resmi kurumlardan araştırılmalıdır. Neticeye göre, tanıkların beyanları denetlenerek, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında kesinti bulunan sürelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı belirlenmelidir. Bu yönlerden bir araştırma yapılmadan yazılı şekilde çalışma sürenin belirlenmesi hatalıdır.
3-Taraflar arasında çözümlenmesi gereken bir diğer uyuşmazlık, davacı işçinin aylık ücret miktarı noktasındadır.
Mahkemece, davacının son aylık ücret miktarının net 1.745,00 TL tutarında olduğu kabul edilmiş; önceki dönem ücretleri ise, asgari ücret oranlaması yöntemiyle belirlenmiştir. Ne var ki, dinlenen davacı tanığı, bir dönem ücretlerin asgari ücret kısmının banka aracılığıyla, kalan kısmının ise elden ödendiğini; sonraki dönemde ise ücretin tamamının banka aracılığıyla ödendiğini beyan etmiştir. Bu halde, Mahkemece, ücret ödemelerinin yapıldığı banka hesap dökümlerinin eksiksiz şekilde celp edilmeyerek incelenmeden sonuca gidilmesi hatalıdır.
Diğer taraftan emsal ücret miktarının sorulduğu sendika tarafından emsal ücret adı altında bildirilen ücret miktarlarının, taraf olduğu bir kısım toplu iş sözleşmesinde düzenlenen ücret miktarları olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, toplu iş sözleşmesiyle öngörülen ücret miktarının, emsal ücret olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bu halde, mahkemece yapılan emsal ücret araştırması da yetersizdir.
Anılan sebeple, banka hesap dökümleri celp edilerek incelenmeli; emsal ücret araştırması da genişletilerek, işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek değişik işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte yeniden değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
4-Mahkemece itibar edilen bilirkişi raporundaki, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretleri hesaplamasına esas alınan çalışma düzenine yönelik kabullerin ekseriyetle, davacı tanığı ...’in beyanına dayandığı anlaşılmaktadır. Ancak, söz konusu tanığın, duruşmada alınan beyanında, kendisinin de işverene karşı dava açmış olduğunu ifade etmesine göre, husumetli olduğu anlaşılmaktadır. Salt husumetli tanık beyanına göre sonuca gidilmesi mümkün değildir. Diğer davacı tanığının ise, davalıya ait işyerinde çalışması bulunmadığından, çalışma düzenine yönelik beyanlarına itibar edilemez. Bu halde, davacı tanığı ... ile davalı tanıklarının beyanları değerlendirilerek, taraf tanıklarının müşterek olan beyanları belirlenmeli ve buna göre, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik talepler yeniden değerlendirilmelidir.
Kabule göre de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hesaplamalarda maddi hatalar bulunmaktadır. Şöyle ki; 07:30-18:00 saatleri arasında onikibuçuk saat bulunduğu esas alınmış ise de belirtilen saatler arasındaki süre onbuçuk saattir. 07:30-20:00 arasında ondörtbuçuk saat bulunduğu esas alınmış ise de, belirtilen saatler arasındaki süre onikibuçuk saattir.
Yine kabule göre; fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarında, ıslaha karşı zamanaşımının değerlendirilmesi açısından da bilirkişi raporunda hatanın bulunduğu; ıslahın 03/10/2014 tarihinde gerçekleşmiş olmasına rağmen, ıslaha karşı zamanaşımı savunmasının değerlendirilmesinde hesaplamaların 01/01/2009 tarihinden itibaren başlatıldığı anlaşılmaktadır. Oysa ki yapılması gereken, ıslah tarihi olan 03/10/2014 tarihinden geriye doğru beş yıl için hesaplama yapıldıktan sonra; dava dilekçesinde ilgili alacaklar için istenen 10,00 TL’şer tutarların hesaplama sonuçlarına eklenmesinden ibarettir.
5-Dava dilekçesinde, davacının ödenmemiş toplam 15.000,00 TL aylık ücret alacağının bulunduğu iddia edilmiş ise de, toplam tutarın hangi aylara ilişkin olduğu hususunda bir açıklama yapılmamış ve dolayısıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 194. maddesi uyarınca somutlaştırma yükümlülüğü yerine getirilmemiştir. Bu halde, gerek 6100 sayılı Kanun’un 194. maddesinde düzenlenen somutlaştırma yükümlülüğü ve gerekse de aynı Kanun’un 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davacı taraftan, iddiasına konu 15.000,00 TL aylık ücret alacağının hangi aylara ilişkin olduğu hususunda açıklama istenilmelidir. Akabinde, banka hesap dökümleri de celp edilerek incelenmeli ve dosya kapsamı delil durumu yeniden değerlendirilerek, ödenmemiş aylık ücret alacağına yönelik talep hakkında bir karar verilmelidir. Belirtilen yönlerden işlem yapılmadan sonuca gidilmesi hatalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.