Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2007/11-55
Karar No: 2007/53

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/11-55 Esas 2007/53 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının 25.01.1994 tarihli sözleşmeye aykırı olarak müvekkilinin hisse senetlerini satması nedeniyle oluşan munzam zararın temerrüt faiziyle karşılanamadığını ileri sürerek, davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkeme, munzam zararın varlığına dair yasal bir karine bulunmadığından davanın reddine karar vermiştir. Ancak Özel Daire bozma kararında, davacının munzam zararının oluşumuna ilişkin somut kanıt ortaya konulmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir. Hukuk Genel Kurulu da bu nedenle, önceki kararda direnilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir. Kararda, borçlunun temerrüde düştüğü tarihten ödemenin yapıldığı güne kadar geçen süre içerisinde munzam zararın oluşumunun hesaplanması ve BK.'nun 105/1.maddesi ile BK.'nun 125. Maddesi hükümlerine göre hareket edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyledir: 818 S. Borçlar Kanunu [Madde 105], 818 S. Borçlar Kanunu [Madde 125], 1086 S.
Hukuk Genel Kurulu 2007/11-55 E., 2007/53 K.

Hukuk Genel Kurulu 2007/11-55 E., 2007/53 K.

  • BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ İLE OLUŞAN MUNZAM ZARAR
  • MÜRURU ZAMAN
  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 105 ]
  • 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 125 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 429 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.4.2005 gün ve 2003/467-2005/179 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 9.3.2006 gün ve 2005/13380-2006/2467 sayılı ilamı ile,

    (...Davacı vekili, davalının taraflar arasındaki 25.01.1994 tarihli menkul kıymet alım-satım ve saklama sözleşmesine aykırı olarak müvekkiline ait hisse senetlerini satması üzerine açılan dava sonucu hisse senetlerinin günün ağırlıklı ortalama fiyatları karşılığı (11.422.280.000) TL"nin faiziyle tahsiline ilişkin verilen kararın kesinleşmesiyle alacağın ancak (9,5) yıl sonra tahsil edilebilmesi nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan munzam zarar doğduğunu ileri sürerek, şimdilik (10) milyar TL, 17.01.2005 tarihli ıslah dilekçesiyle de (4.980.475.104.907) TL"nın faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

    Davalı vekili,munzam zarar koşullarının bulunmadığını,ilamın icra edilebilir hale gelmesine kadar geçen süreden müvekkilinin sorumlu olmadığını, ıslah edilen miktarın zamanaşımına uğradığını savunmuştur.

    Mahkemece, sunulan ve toplanan kanıtlara dayanılarak, temerrüt faizini aşan munzam zararın varlığına dair yasal karine bulunmadığından ispat yükünün bunu ileri süren tarafa ait bulunduğu, davacı tarafın 1994 yılında açılıp 2003 yılında icraen tahsil edilen asıl alacağa uygulanan faizle karşılanmayan munzam zararın nasıl oluştuğunun somut biçimde açıklanmadığı gibi zararın varlığı ve miktarına ilişkin somut kanıt ortaya konulmadığı, çeşitli yatırım araçlarının ortalaması alınarak zararın hesaplandığı bilirkişi raporuna itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

    Dava, BK."nun 105/1.maddesi hükmüne dayanılarak açılan alacağın geç tahsil edilmesi nedeniyle geçmiş günler faizi ile karşılanmadığı iddia edilen munzam zararın tahsili istemine ilişkindir.

    Mahkemece, munzam zararın oluşumunun somutlaştırılmadığı gibi zararın varlığı ve niceliğinin kanıtlanamadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

    BK."nun 105/1.maddesi hükmünce alacaklının uğradığı zarar geçmiş günler faizinden fazla ise, borçlu kusursuzluğunu ispat etmedikçe bu zararı tazminle yükümlüdür. Asıl borçtan bağımsız olan bu zararın BK. "nun 125. Maddesinde düzenlenen (10) yıllık zamanaşımı süresi içerisinde borçludan istenilmesi mümkündür. Davacının davalı aleyhine daha önce açtığı dava sonunda, davacıya ait hisse senetlerinin talimatı dışında satılmasından dolayı bunların 25.01.1994 tarihindeki toplam piyasa değeri (11.422.280.000) TL"nin 03.10.1994 tarihinden itibaren reeskont faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararın kesinleşmesinin ardından davadan yaklaşık (9) yıl sonra ilama bağlı alacak 02.07.2003 tarihinde (81.688.000.000) TL. olarak tahsil edilmiştir.

    Dava dilekçesinde, işadamı olan davacının alacağına zamanında kavuşması halinde en güvenceli yatırım aracı olan Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) "nde değerlendireceğini, Devlet İç Borçlanma Senedi "ne uygulanan en yüksek faizli getiri ile tahsilen edilen miktar arasındaki farkın munzam zarar oluşturduğundan söz edilerek talepte bulunmuştur.

    Asıl alacak davasında davacı talebini paraya dönüştürmüş, hisse senetlerinin değerinin faiziyle tahsilini istemiştir. O dava sonunda da, davacıya ait hisse senetlerinin aynen teslimine değil, yetkisiz satış tarihindeki değerinin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.

    Davacı, ilk davada alacağını para olarak somutlaştırdığına göre, davalı borçlunun temerrüde düştüğü tarihten ödemenin yapıldığı güne kadar geçen süre içerisinde, her yıl itibari ile gerçekleşen yıllık enflasyon artış oranı, bu oranın eşya fiyatlarına yansıma durumu, mevduat ve devlet tahvillerine verilen faiz oranları, TL. karşısında döviz kurlarına ilişkin değişiklik tabloları araştırılıp saptanmak, bu alanda uzman bilirkişi görüşünden de yararlanılarak değinilen zaman dilimi içerisindeki para değerinin düşmesi, alım gücünün azalması nedeniyle davacının uğradığı zararın açıklanan ölçütlere göre hesaplanacak unsurlar toplanıp ortalamaları bulunduktan sonra ortaya çıkacak rakamın Devlet İç Borçlanma Senedi"ne göre önceden bilirkişilerce hesaplanan miktardan az çıkması halinde o meblağın, aksi taktirde davacının ıslahla belirginleştirdiği meblağ temel veri alınarak alacağın tazminat niteliğinde olduğu ve bu zararın oluşumunda ülkenin sosyo-ekonomik realitesinin etkili olması nedeniyle bütün kişi ve kuruluşların etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu gözetilerek gerek duyulduğunda BK. "nun 43.maddesi çerçevesinde değerlendirme yapıldıktan sonra davacının munzam zararının hüküm altına alınması gerekirken, tacir olan davacının alacağına zamanında kavuşması halinde yatırım veya başkaca nema getirici alanda değerlendireceği yolundaki hayatın olağan akışına özgü olgular ve davalının kusursuzluğunu ispat edemediği gözden kaçırılarak davanın reddi doğru olmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu"nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 7.2.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi