Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2007/4-23
Karar No: 2007/51

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/4-23 Esas 2007/51 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2007/4-23 E., 2007/51 K.

Hukuk Genel Kurulu 2007/4-23 E., 2007/51 K.

  • BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SINIRLARININ AŞILMASI
  • GÖREVLİ DAİREYE GÖNDERME
  • KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI
  • MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 28 ]
  • 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 24 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 12. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.3.2004 gün ve 2002/1039-2004/69 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ve davalılardan Nuri A.... vekili ile davalı Harun A..... tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 6.10.2005 gün ve 2004/16616-2005/10394 sayılı ilamı ile,

    (...Davacı, yapılan yayının hukuka aykırı olması nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığı savı ile manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

    Davalılar yayının, Basın Yasasının tanıdığı sınırlar dışına çıkılmadan, özle biçim arasındaki denge korunarak verildiğini, bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır .

    Mahkemece, istem kısmen kabul edilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.

    Dava, yayın yoluyla kişilik haklarının saldırıya uğradığı savına dayanmaktadır.

    Diğer bir anlatımla dava, yapılan yayında yer alan açıklamaların kişilik değerlerine saldırı içerdiği ve böylece hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

    Böyle bir uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerden farklı bir yöntemin izlenmesi ve ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması gerekmektedir.

    Bunun nedeni, Anayasanın 28. maddesindeki basının özgür olduğu güvencesine ve bu ilkeyi güçlendiren 5680 sayılı Basın Yasasının 1. maddesindeki düzenlemedir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Diğer bir anlatımla basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir.

    Bunun içindir ki basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. İşte bu farklılık ve ayrık durum gözetilerek yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluk sınırı belirlenmelidir.

    Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğu kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. İşte basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.

    Ne var ki basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi ve gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan ve gerekse MK.nun 24 ve 25. maddesinde ve yine özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluk ve gerekliliktir.

    Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı üzere, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği, diğer bir anlatımla, hukuk düzenince koruma altına alınan yararların birbirine karşı çatışma içinde bulundukları biçiminde bir görünümün var olduğu kanısı uyanmaktadır.

    Halbuki hukuk düzeninin, çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez.

    A.si halde hukukun kendisi, kendi kuralları ile çatışmış olur. Aslında, yapılan düzenleme, hukukun diğer temel kavramları ile birlikte incelendiğinde, iki yararın aynı anda ve aynı olayda birbiri ile çatışmadıkları, somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği anlaşılacaktır. Bunun sonucunda da, daha az üstün olan yarar, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında, o olayda ve o an için hukuk düzenince korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir.

    Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Diğer bir anlatımla yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır.

    Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini ve haber verilirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. A.si bir yayının ise, gerek Anayasa ve Basın Yasası ve gerekse basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.

    Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O an için o olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen her şeyi araştırmak, incelemek ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen ve var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır.

    O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.

    Davaya konu edilen V.... Gazetesinin 20.9.2002 tarihli sayısının 1. ve 8. sayfalarında yayınlanan "T..... Çetin C...." başlıklı yayında davada 3. kişi konumundaki Recep T..... E........"ın avukatı Avukat Faik I... tarafından Recep T..... E........"ın adli sicil kaydının silinmesine ilişkin kararın onanması üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine açılan davaya verilen dilekçeden sözedildiği görülmektedir.

    Böyle bir dilekçenin yayınında hukuka aykırılıktan sözedilemez.

    Davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir...") gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN: Davacı vekili, davalı Nuri A.... vekili ve davalı Harun A.....

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı, manevi tazminat istemine ilişkindir.

    Davacı Kublay Özkan vekili, 20.09.2002 tarihli V.... Gazetesinin 1. sayfasında manşetten verilen ve 8. sayfada devam eden "T..... Çetin C...." başlıklı haberde, dava dışı Recep T..... E........"ın Avukatı Faik I... tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine verilen dilekçenin bazı bölümlerinin yayımlandığını, o bölümlerde yer alan ifadelerle, yazının konusunu oluşturan, Recep T..... E........ ile ilgili Yargıtay 8. Ceza Dairesi kararını veren yargıçlardan biri durumundaki davacının kişilik haklarına saldırıldığını; söz konusu dilekçede kullanılan ve haberde tekrarlanan ifadelerle gerçeklik kuralının çiğnendiğini, kötüleme ve tahkir etmek amacı ile hareket edildiğini, Yargıtay 8. Ceza Dairesi Başkan ve Üyelerinin hukuk dışı kurallar uygulayan ve objektif hukuk normlarını görmezlikten gelen, siyasal nitelikli davranan, yanlı, baskıcı zihniyette hakimler olarak gösterilmek istenildiğini, biçimsel anlamda ve siyasal içerikli eleştiri yapıldığını, eleştiri sınırının tahkir kastı ile aşıldığını ileri sürerek 4 milyar TL. manevi tazminatın 20.09.2002 yayım tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    Davalılardan Nuri A...., dava konusu haberde davacının adının hiçbir şekilde geçmediğini, haberde gerçeklik, güncellik, kamu yararı ve toplumsal ilgi unsurlarının mevcut olduğunu, eleştirilen davranışla ifadeler arasında uyum da bulunduğunu, eleştiri sınırları içerisinde kalındığını, yargı kararlarının ve yargı mensuplarının da eleştirilebileceğini cevaben bildirmiştir.

    Davalılar Harun A..... ve Mahir Yılmaz davaya cevap vermemişler; davalı Mahir Yılmaz hakkındaki dava, 1.7.2003 günlü oturumda atiye terk edilmiştir.

    Yerel Mahkemece verilen; davanın kısmen kabulüne, 2.500.000.000 TL. manevi tazminatın 20.09.2002 yayım tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar Nuri A.... ve Harun A....."dan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hakkındaki dava atiye terk edilen davalı Mahir Yılmaz yönünden hüküm tesisine yer olmadığına dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemenin gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek verdiği direnme kararını da, davacı vekili, davalı Nuri A.... vekili ve davalı Harun A..... temyiz etmiştir.

    Davalı Nuri A...."un sahibi, davalı Harun A....."un sorumlu yazıişleri müdürü olduğu V.... Gazetesi"nin 30.12.2002 günlü nüshasının birinci sayfasında "T..... Çetin C...." başlığıyla manşetten yayımlanan haber,

    Aynen;

    "A. Parti Lideri Recep T..... E........ mahkemeyi de yargıçları da mahkemeye verdi. AİHM"e ek müracaat yaparak 2 milyon Euro tazminat talep etti. Tazminatı, değiştirilen yasaya göre hakkında karar veren hakim ve savcılardan istiyor.

    KARARLAR SİYASİ, ÇÜNKÜ…

    … AİHM"e giden T..... E........ başvuru gerekçesinde eski Başsavcı Vural Savaş ile eski Yargıç Yusuf Kenan D.... misallerini verdi. İlki başsavcı diğeri yargıç olan bu ikilinin rakip tutucu sol partilerden siyasete atıldıklarını, onlarla aynı dünya görüşünü paylaşanların da onlar gibi siyasi karar verdiklerini belirtti.

    TEŞKİLATÇI YARGIÇ

    AİHM"e sunulan dava dilekçesinde; Yargıç Yusuf Kenan D...."ın Y.. isimli partinin Malatya İl Teşkilatı"nı oluşturmak görevini üstlendiği ve bu partinin bir neferi olduğu, sadece bir emekli aylığı olmasına rağmen Malatya ilçelerindeki teşkilatlanmayı becerebildiği gibi, Malatya"dan Y.."nin 1. sırada milletvekili adayı olduğu vurgulanıyor."denilmiştir.

    Yazının 8. Sayfadaki devamı ise aynen şu şekildedir:

    "A. Parti Lideri Recep T..... E........ mahkemeyi de yargıçları da mahkemeye verdi. AİHM"e ek müracaat yaparak 2 milyon Euro tazminat talep etti. Tazminatı, değiştirilen yasaya göre hakkında karar veren hakim ve savcılardan istiyor.

    A. Parti Lideri E........, Yargıtay"ın Sicil kaydının silinmesini reddetmesi üzerine, "Hukuk dışı yollarla halkın iradesinin önüne geçildiği" gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)"ne başvurdu.

    "Yargıtay kararının siyasi olduğu" vurgulanan dava dilekçesi "acil" ibaresiyle AİHM"e sunuldu. T..... E........ AİHM"e başvurusunda "adaylığıyla ilgili tedbir kararı verilmesini" istedi. E........, ayrıca hakkında karar veren hakim ve savcılara rücu edilmesi şartıyla 2 milyon Euro"luk tazminat talebinde de bulundu. Dava dilekçesinde E........"ın mahkumiyet sürecindeki kararlarda imzası bulunan Yusuf Kenan D...."ın Y.."den, Vural Savaş"ın da D.."den milletvekili adayı olmasına geniş yer ayrıldı.

    AİHM, E........"a tazminat ödenmesi ve rücu edilmesine karar verirse, tazminatı devlet ödeyecek, ardından da E........ hakkında karar veren tüm hakim ve savcılar 2 milyon Euro"yu devlete ödemek zorunda kalacak. Türkiye için daha önce mümkün olmayan bu uygulama AB"ye Uyum Yasaları çerçevesinde Meclis"ten geçerek yasalaştı.

    YUSUF KENAN DOĞAN VE VURAL SAVAŞ"A AYRI YER AYRILDI

    Yargıtay 8. Ceza Dairesi"nin kararının önceden basında yer aldığı örnekleriyle ortaya konulan dava dilekçesinde, "Müvekkilin mahkumiyet sürecindeki kararlarda imzası olan hakimlerden birinin (Yusuf Kenan D...., "Y.. isimli partinin Malatya İl Teşkilatı"nı oluşturmak görevini üstlendiği ve bu partinin bir neferi olduğu sadece bir emekli aylığı olmasına rağmen Malatya ve ilçelerindeki teşkilatlanmayı becerebildiği gibi Malatya"dan Y.."nin 1. sırada milletvekili adayı olduğu); yargılama sürecini usul kurallarına aykırı olarak basın yoluyla yürüten ve hiçbir T.C. Başsavcısı"nın o güne kadar görülmemiş nitelikte ağır ve hakaret dolu bir dil ve tarzı kullanmasıyla meşhur olan Yargıtay Başsavcısı"nın da (Vural Savaş"ın D.. isimli partinin bu seçimlerdeki İzmir 2. Bölge 2. sıradan milletvekili adayı olduğu), müvekkille politik çatışma içerinde olduğu görülmüştür. Aslında geçen zaman; mahkumiyet sürecinde imzası bulunanların müvekkile karşı ne derece tarafsız davrandıklarını ve ayrımcılık yapıp yapmadıklarını yeteri kadar ortaya koymuştur" denildi.

    "ÖRNEK BİR KARARDIR"

    18 Eylül 2002 tarih ve Avukat Faik I... imzasıyla AİHM"e sunulan dava dilekçesinde başvurunun 23 Mart 2002 tarihinde açılan davaya ek olarak gönderildiği belirtildi. E........ hakkında alınan kararların ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı dava dilekçesinde aynen şu ifadeler yer aldı: "Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk"ün ifadeleriyle "kanun değişikliklerini dikkate almayan ve yasakçı zihniyeti sürdüren" bu engelleme girişimleri Yargıtay Başsavcısı ve 8 Ceza Dairesi üyelerince 16 Eylul 2002 tarihinde gerçekleştirilmiş; özel kurye vasıtasıyla dosya Yargıtay"a celbedilmiş; henüz inceleme dahi yapılmadan Yüksek Seçim Kurulu" na müvekkil E........"ın aday olamayacağı şeklinde "uyarı" yazıları yazılmış bu konudaki kişisel politik tercih ve düşünceler medya vasıtasıyla tehditvari tarzda gündemde tutulmuş, "bağımsız yargı organları bu süreç içerisinde sindirme ve baskı altına alınmıştır. Türk hukuk tarihinde benzerine hiç rastlanmayan tarzda ve hızda, Yargıtayın iç işleyişi ile ilgili kuralları da bir tarafa bırakarak "alelacele" 8. Ceza Dairesince verilen Türk hukuku sistemine esas ve usul olarak aykırı bu karar tamamen siyasal maksatlı olup, İnsan Hakları Sözleşmesi ile bu sözleşmenin ayrılmaz parçası olan 1 No"lu Protokolün 3. maddesini ihlal eden bir karardır. Temeli, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nin neredeyse tamamını ihlal eden ve mahkemenizin incelemesinde olan bir dosyadan, Türkiye"de kimlerin ne tür sonuçlar çıkartmak istediklerini göstermesi bakımından diğer dosyalarınıza da örnek teşkil edecek niteliktedir. Çünkü bu kararın ortada kalması, Türkiye"de aynı konumdaki pek çok aydın ve politikacının seçimlere katılmasını da; üç beş kişinin keyfine, çıkarlarına ve kişisel politik tercihlerine mahkum edecek niteliktedir."

    "ENGELLEMELER MAKSATLI"

    E........"ın AİHM"e sunduğu 15 sayfalık dava dilekçesi, "Kasıtlı tutumları Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk tarafından dahi dile getirilen; ülkenin çağdaşlaşması ve demokratikleşmesinin önüne engeller çıkararak halkın siyasal tercihlerini serbest olarak ortaya koymasına maksatlı olarak engel olmaya yönelen bu kişilere rücu edilmek üzere, bu son karar surecinde yaşatılan sıkıntılar ve siyasal ayrımcılık nedeniyle manevi tazminat talebimize 2 milyon Euro daha eklenmesini; Mahkemenize 23 Mart 2002 tarihli başvuru dosyamda mevcut vekaletname ve yekti belge uyarınca saygılarımla arz ve talep ederim" cümleleriyle bitirildi.

    ADIM ADIM DAVA SÜRECİ

    E........"ın avukatlarının AİHM"e sundukları başvuru dilekçesinde, kararın "Özgürlüklere kişiye özel sınırlama getirildiği" vurgulandı 312. maddeden ceza alan T..... E........, AB Uyum Yasaları çerçevesinde hüküm giydiği suçun ortadan kalktığını ifade ederek, milletvekili adayı olabilmek amacıyla, adli sicil kaydının silinmesi için Diyarbakır 3 No"lu DGM"ye başvurmuştu. Mahkeme, E........"ın başvurusuna olumsuz cevap verince temyize gitmiş ve bir üst mahkeme olan Diyarbakır 4 No"lu DGM"ye başvurmuştu. Bu kez mahkeme, E........"ın sicil kaydının silinmesine karar vermişti. Ancak Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu karara itiraz etmiş ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi,Diyarbakır 4 Nolu DGM"nin kararını "yok hükmünde" saymıştı."

    Şeklindedir.

    Davadaki yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasının dayandırıldığı, tam metni yukarıya aynen alınan haberin konusunu, dava dışı Recep T..... E........"ın vekili, dava dışı Av. Faik I... tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine verilen ve toplam 15 sayfadan ibaret bulunan 18.09.2002 tarihli dilekçe oluşturmaktadır. Söz konusu dilekçede, genel olarak, Yargıtay 8. Ceza Dairesi"nin dava dışı Recep T..... E........"ın sabıka kaydının silinmesi istemiyle ilgili 16.09.2002 günlü kararının siyasi nitelikte olduğu, usul kurallarına aykırı bir yöntemle yapılan alelacele bir inceleme sonucunda verildiği, esas yönünden de hukuka aykırı bulunduğu, bu kararın ortada kalmasının Türkiye"de aynı konumdaki pek çok aydın ve politikacının seçimlere katılmasını üç beş kişinin keyfine, çıkarlarına ve kişisel politik tercihlerine mahkum edeceği ileri sürülmüştür.

    Dilekçedeki bu ifadelerin; her ne kadar, gerek dilekçede ve gerekse dava konusu haberde ismi açıkça zikredilmemiş ise de, Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi sıfatıyla sözkonusu kararda imzası bulunan davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu; başka bir ifadeyle, hukuka aykırılık ve davacı yönünden matufiyet unsurunun gerçekleştiği açıktır.

    Çözümü gereken sorun, davada taraf olmayan Recep T..... E........"ın, yine dava dışı avukatınca AİHM.ne verilen söz konusu dilekçede yer alan ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturan ifadelerin, "T..... Çetin C...." başlığıyla verilen dava konusu gazete haberine kısmen aynen ve kısmen de dilekçenin ilgili bölümlerinin özetlenmesi ve özetlenen bölümlere birer alt başlık konulması suretiyle aktarılmış olmasının; haberi yayımlayan Gazetenin sahibi ve sorumlu Yazıişleri müdürü durumundaki davalıların manevi tazminattan sorumlu tutulmasını gerektirip, gerektirmeyeceğidir.

    Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre; kural olarak, bir dava dosyasına sunulan dilekçelerin herhangi bir yorum yapılmaksızın aynen yayımlanması halinde, hukuka aykırılık unsurunun varlığından söz edilemez ve böylesi bir yayın tazminatla sorumlu tutulmayı gerektirmez. Ancak, aynen yayımlanan dilekçe metinleri, ilişkin bulundukları davanın karşı tarafına veya üçüncü kişilerin kişilik haklarına yönelik açık ve ağır bir saldırı niteliğindeki söz ve ifadeleri içeriyor ise, böyle bir dilekçenin yayımlanması, dilekçe sahibinin eylemine katılma (iştirak) niteliğinde görülür ve hukuk düzenince tasvip edilemez. Böyle bir durumda, yayımı yapan, salt başkasınca yazılmış bir dilekçeyi haber konusu yaptığını savunarak, sorumluluktan kurtulamaz.

    Kaldı ki, dava konusu haberde, dilekçe metninin tümü yayımlanmamış, metin parçalanmış, dilekçenin bazı pasajları aynen alınmak suretiyle tırnak içerisinde aktarılmış; haberin bazı bölümlerinde, dilekçeden aktarılan pasajların içeriğiyle bağlantılı şekilde alt başlıklar oluşturulmuş ve bu alt başlıklar kapsamında dilekçe içeriğinin kısmen özetlenmesi yoluna gidilmiştir. Haberin gerek 1. sayfada manşetten verilen bölümünün ve gerekse 8. sayfadaki devamının başlığını oluşturan "T..... Çetin C...." ibaresinin de, dilekçe içeriğiyle doğrudan bir bağlantısı bulunmamaktadır.

    Hal böyle olunca; dava konusu haber nedeniyle davalıların manevi tazminatla sorumlu tutulmaları gerekir.Yerel Mahkemenin kısmen de olsa aynı gerekçeye dayalı direnme kararı yerindedir. Ne var ki, tarafların, Yerel Mahkemece hüküm altına alınan manevi tazminat miktarına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönden inceleme yapılmak üzere, dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekili ile davalı Nuri A.... vekilinin ve davalı Harun A....."un, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 03.01.2007 tarihinde ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından, 7.2.2007 gününde ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi