8. Hukuk Dairesi 2010/606 E. , 2010/3524 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Ünye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21.04.2009 gün ve 248/132 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, davalılar ile ortak miras bırakanlarından kalan 140 ada 30 sayılı parselin paylaşım sonucu vekil edenine kaldığını kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline, paylaşım sırasında dava konusu taşınmazın hariç tutulduğunun anlaşılması halinde ise miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davacının dava konusu taşınmazdaki payını diğer davalıların miras bırakanı ...’ye satıp devrettiğini, kendisinin de taşınmazın yarı payını ondan satın ve devraldığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar yargılama oturumlarına katılmamış, cevap da vermemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulüne ve 140 ada 30 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 140 ada 30 parsel, kadastro çalışmaları sırasında, miras yoluyla intikal, taksim ve şatış gerekçeleriyle, senetsizden 1937 tarih, 169 tahrir numaralı vergi kaydı uygulanarak, kargir bir katlı ev, ahşap ambar ve tarla niteliğinde 355,56 m2 yüzölçümlü olarak ½ payı davalılardan ..., ½ payı ise diğer davalılar ... ve ... adlarına verasette iştirakli olarak tespit edilmiş, 20.7.2006 tarihinde kesinleşen tutanağa istinaden tapu kaydı oluşmuştur.
Davacı, terditli istekte bulunarak, ortak miras bırakan ...’nin terekesinin paylaşıldığı ve kendisine bırakıldığını ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının tamamının, dava konusu yerin paylaşım dışında bırakıldığının anlaşılması halinde ise miras payı oranında iptal ve tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece, miras bırakan ...’nin terekesinin mirasçılar arasında paylaşıldığı ve bu paylaşımda dava konusu taşınmazın davacıya düştüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de gösterilen gerekçe dosya kapsamıyla örtüşmemektedir.
Dosya arasında bulunan Aile Nüfus Kayıt Tablosuna göre, tarafların ortak miras bırakanı ... 10.7.1982 tarihinde ölmüş, geriye karısı Hacile ... ile çocukları ..., ..., ... ve ..., ... 12.7.2005 tarihinde ölmüş, eşi ... ile kızı ... (...)’yı mirasçı olarak bırakmıştır. Davacı paylaşım sonucu taşınmazın kendisine kaldığını ileri sürmüştür. Yerel bilirkişi ve tanıklar paylaşımın sadece erkek mirasçılar arasında yapıldığını bildirmişlerdir. Oysa miras bırakanın ... isimli bir mirasçısı daha bulunduğu anlaşılmaktadır. Tüm mirasçıların katılmadığı, sadece davacı ile diğer erkek kardeşleri arasında yapılan bir paylaşım ise, geçersiz olup hukuken herhangi bir hak bahşetmez. O halde; ortada yöntemine uygun bir biçimde tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış paylaşım söz konusu olmadığına göre miras bırakan ...’nin terekesi TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Anılan madde hükümlerine göre mirasçıların tüm tasarrufi işlemlerde oybirliği ile karar vermeleri gerekli ise de mirasçıların birbirleri aleyhine tek başına miras payının iptaline ilişkin dava açmaları mümkündür. Somut olayda birlikte haraket (oybirliği) ilkesi uygulanmaz. Davacı terditli olarak miras payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunduğuna göre mahkemece bu hususta tüm dosya kapsamı gözönünde tutularak bir karar verilmemiş olması doğru değildir.
Davalı ..., davacının, payını diğer davalılar ... ve ...’nin miras bırakanı ...’ye sattığını, kendisinin de ...’tan 9.8.2007 tarihli protokolle yarı payını satın ve devraldığını ileri sürmüştür. Miras payının devrini öngören TMK.nun 677. maddesinde, tapusuz taşınmazlardaki miras payının devri için herhangi bir şekil aranmamış, ancak tapulu taşınmazlardaki miras paylarının devri için yazılı şekil öngörülmüştür. Dava konusu taşınmazın ortak miras bırakan ...’den kaldığı, öncesinin tapusuz olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre yöntemine uygun geçerli bir taksimin yapılmadığı da sabittir. Davalı, davacının miras payını önce mirasçılardan ...’a satıp devrettiğini kendisinin de yarı payını ondan aldığını ileri sürdüğüne göre, bu iddiasını kanıtlamak durumundadır. Taraflar tanık listesi bildirmişler, gerek keşif yerinde gerekse yargılama oturumlarında mahkemece dinlenen taraf tanıklarının beyanları çelişkili olup hüküm vermeye elverişli bulunmamaktadır. Tanıklardan bir kısmı satış ve devir olgusunu doğrularken, bir kısmı böyle bir satışın olmadığını bildirmişler, ne var ki, mahkemece bu çelişki giderilmeye çalışılmamıştır. O halde mahkemece; yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarının HUMK.nun 258, 259. maddeleri hükmü uyarınca yerinde yapılacak keşifte dinlenilmeleri, davacının, tarafların ortak miras bırakanı ...’den kalan taşınmazdaki payını diğer mirasçı ...’a satıp satmadığının, satış söz konusu ise tarihinin, davalının dayandığı 9.8.2007 tarihli protokolün dava konusu taşınmaza ait olup olmadığının keşfen saptanması, yarı payını satın alıp almadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı olarak sorulup belirlenmesi, yerel bilirkişiler ile tanık beyanları arasındaki aykırılığın HUMK.nun 265. maddesi gereğince giderilmesine çalışılması, satış ve devir olgusu kanıtlandığı takdirde davalı ... payı yönünden davanın reddine, kanıtlanmadığı takdirde davacının, davalı ...’e karşı açtığı dava yönünden, miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Davalı ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve HUMK. nun 428.maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA ve 88,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 28.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.