14. Hukuk Dairesi 2016/10500 E. , 2017/3307 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki mirasın hükmen reddi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 01.03.2016 gün ve 2015/13197 Esas ve 2016/2526 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK"nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin miras bırakan ... 28.05.2006 tarihinde öldüğünü belirterek terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dairemizin 01.03.2016 gün ve 2015/13197 Esas ve 2016/2526 Karar sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili, karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1) TMK"nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur. Mahkemece davacı vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi, sunduğu takdirde davaya devam edilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken anılan hususun göz ardı edilmesi doğru görülmemiştir.
2)Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre mirasın hükmen reddi davaları "tespit davası" niteliğinde olup, maktu harç ve maktu vekalet ücretine tabi olmasına karşın yazılı şekilde nispi harca ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, mahkemece davanın niteliği gereği davalı-alacaklının, mirasbırakanın terekesinin borca batık olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verildiği göz önünde bulundurularak yargılama gideri ve harçtan davalının değil davacıların sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
3)TMK"nın 605/2. maddesine dayanan mirasın reddi istemi süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Miras bırakanın ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, mirasbırakanın tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2).
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, mirasbırakanın malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Yasal mirasçılar, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işleri yapmamış olmaları veya terekeyi sahiplenmemiş bulunmaları halinde terekenin ölüm tarihinde borca batık olduğu yönünde tespit kararı verilmesini isteyebilirler. Terekeyi sahiplenmiş olan veya sahiplenme anlamına gelen işleri yapan mirasçıların, bundan sonra terekenin borca batık olduğunu ileri sürmeleri Türk Medeni Kanununun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırı olur. Hakkın açıkça kötüye kullanılmasını da hukuk düzeni korumaz.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma, inceleme, uyuşmazlığı çözüme ulaştırmaya yeterli değildir. Bu durumda mahkemece, miras bırakan Celal Köseibiş’in ölüm tarihi itibariyle yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda terekesinin aktif ve pasifinin ve mirasçıların terekeyi sahiplenme anlamına gelebilecek eylemleri olup olmadığının ilgili zabıta, trafik tescil müdürlüğü ve bankalar v.b. kurum ve kuruluşlardan araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Öte yandan, İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2013/1081 takip sayılı dosyasında mevcut Kemah Tapu Müdürlüğünün yazı cevabında 250 ada 17 parsel, 268 ada 10 parsel sayılı taşınmazların davacı ...’e ait olduğu, edinme sebebinin 24.07.2009 tarihli tesis kadastrosu olduğu anlaşılmakta olup davacı ..., 13.01.1983 doğumlu olup 24.07.2009 tarihindeki yaşı dikkate alınarak anılan taşınmazların kadastro tutanaklarının getirtilerek edinme sebebinin ve davacının terekeyi sahiplenme anlamına gelebilecek bir durumunun olup olmadığının araştırılması gerekmektedir.
Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın eksik araştırma ve soruşturma ile ve yersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup davalı vekilinin karar düzeltme itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 01.03.2016 gün ve 2015/13197 Esas ve 2016/2526 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.03.2016 gün ve 2015/13197 Esas ve 2016/2526 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde yatırana iadesine, 24.04.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
-KARŞI OY YAZISI-
Dava, mirasın hükmen reddin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Tarafların davanın görülmesi ve sonuçlandırılması için ödedikleri paraların tümüne yargılama giderleri denir. Keşif giderleri, tanık ve bilirkişiye ödenen ücret ve giderler, yargılama sırasında yapılan diğer tüm giderler, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamındadır. ( HMK m 323 )
Kural olarak yargılama giderleri davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir.( HMK m 326 ) Yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedilir. Yargılama gideri tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir.( HMK m 332 / 1,2 )
Davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmez.( HMK m 312/2 )
Davalı vekili, davaya verdiği cevap dilekçesinde ve yargılama boyunca davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verildiğinden, aleyhine hüküm kurulan davalı, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 326. maddesi gereğince yargılama giderlerinden sorumludur.
Sayın çoğunluğun diğer nedenlerle karar düzeltme talebinin kabulü gerektiğine ilişkin görüşüne katılmakla birlikte yargılama giderleri ve harçtan davacının sorumlu tutulması gerektiğine ilişkin görüşüne katılamamaktayım.