10. Hukuk Dairesi 2019/3676 E. , 2019/6187 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan ... Turizm İnş. San. Tic. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 05.03.2013 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirin tahsilini talep etmiş olup; mahkemece, ceza dosyasındaki maddi olgular dikkate alınmaksızın ve ceza davasında mahkum olanlara az da olsa kusur verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile davalı yönünden %90 kusur üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi olup davalıların rücu alacağından sorumluluğu, ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Bu maddeye dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, Mahkemece öncelikle iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Bilindiği üzere, işçilerin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yön, iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenlerden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin, tedbirlerin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla işverenler, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceklerdir. Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemez. İşverenler, çalıştırdığı sigortalıların beden ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdürler.
Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi hükmüne göre, kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini hususunda hukuk hakimi ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de, ceza mahkemesinde saptanan maddi olgularla bağlı olduğundan, mahkumiyetin kesinleşmesi halinde mahkum olanlara az da olsa bir miktar kusur verilmesi gerekir.
Eldeki davada, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinin E. 2013/291 sayılı dosyasında yargılanan sanıklardan bir kısmı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, sanık Mahmut Doğan"ın asli kusurlu bulunduğu ve hakkında verilen mahkumiyet kararının Yargıtay 12. Ceza Dairesi"nin 28.04.2015 gün ve E. 2014/10771- K. 2015/6968 sayılı kararıyla onandığı anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, ceza davasında tespit edilen kusurun varlığına ilişkin maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile mahkum olanlara da bir miktar kusur verilmesi gerektiği gözetilerek, Mahkemece, ceza davasında mahkum olan Mahmut Doğan hakkında verilen kesinleşmiş mahkumiyet kararının gözönünde bulundurulması ve işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak, oluşması halinde çelişki de giderilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum ve davalılardan ... Turizm İnş. San. Tic. A.Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalılardan ... Turizm İnş. San. Tic. A.Ş."ye iadesine, 17/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.