23. Hukuk Dairesi 2014/3920 E. , 2015/1151 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 30.06.2007 tarihinde imzalanan “Sistem Kullanım Anlaşması"nın 30.06.2010 tarihinde revize edildiğini, bunun yanında 23.06.2008 tarihli "Bağlantı Anlaşması"da imzalandığını, davalı şirketin müvekkiline 29.04.2013 tarihli faturaya konu 2011 Ağustos dönemi sistem kullanım cezası açıklaması ile 16.704,50 TL bedelli ceza faturası gönderdiğini, davalıya ihtarname ile fatura bedelinin kabul edilmediği bildirilerek fatura aslının iade edildiğini, davalının da cevabi ihtarname ile fatura aslını müvekkiline iade ettiğini, 2011 yılına ait bir cezanın 2013 tarihli faturaya konu edilmesi nedeniyle zamanaşımına uğradığını, fatura ve muhteviyat çizelgesinde belirtilen ihlâlin aylık periyotlar dikkate alındığında gerçekleşmediğini, ihlâlin ne şekilde tespit edildiğinin belirsiz olduğunu ve bu konuda kendilerine bir belge tebliğ edilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmeler uyarınca herhangi bir ihlâl sebebiyle cezai şart uygulanabilmesi için kullanıcıya yazılı bir uyarıda bulunulması ve bu uyarıda ihlâlin ortadan kaldırılması için kullanıcıya makul bir süre tanınmasının zorunlu olduğunu, bu hususun yerine getirilmemesi nedeniyle ceza faturasının esas ve usule aykırı olduğunu, bunun yanında ceza miktarının da fahiş olduğunu ileri sürerek, davaya konu faturadan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, borçlu olduğu kanaatine varılır ise fahiş ceza faturasının tenkisini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre oluşan ihlâl nedeniyle yapılan hesaplamanın mevzuata uygun olduğunu, Sistem Kullanım Anlaşması"nın 10. maddesinde düzenlenen bazı ihlâllerin süreklilik arzeden ve dolayısıyla düzeltilebilecek ihlâller olmadığını, gerçekleştiği anda sona eren ihlâller olduğundan somut olay yönünden önceden uyarı yapılmasının sonuca etkili olmadığını, sözleşme nedeniyle 10 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediğini, sayaç okumaları için herhangi bir “sayaç okuma tutanağı” düzenlenmesine mevzuat ve uygulamalar dikkate alındığında gerek olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşmeden kaynaklanmış olması nedeniyle zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle gerçekleşmediği, taraflar arasındaki Sistem Kullanım Anlaşması"nın 10. maddesine göre ihlâlin gerçekleşmesinin ardından davalı şirketin ceza faturasını düzenleyebilmesi için öncelikle ihlâlin sona erdirilmesi amacıyla davacı şirketi uyarması ve ihlâlin yine de devam etmesi halinde maddede düzenlenen cezai işlemin uygulanması gerektiği, somut olayda davalı şirket tarafından davacı şirkete bu konuda bir uyarı gönderilmemiş olması nedeniyle davaya konu faturayı düzenleme hakkı bulunmadığı, taraflar arasındaki anılan sözleşme davalı şirketçe hazırlanarak davacı şirkete sunulduğundan sözleşmenin ihlâlinde hangi durumlarda uyarı yapılacağı ve hangi durumlarda uyarıya gerek kalmadan cezai işlem uygulanması gerektiğini davalı şirketin bilebilecek durumda olduğu, müdebbir bir tacir olarak tüm ihlâl hallerine vakıf olup, bunlara uygun sözleşme düzenlemesi gerektiği halde buna riayet etmemesinin kendisine ait bir kusur olup, davaya konu ihlâl halini 10. madde dışına çıkararak yorum yoluyla uygulama yapmasının yerinde görülmediği, bu durumda, davalı şirket tarafından tanzim edilen davaya konu fatura nedeniyle, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında, davacı şirketin öncelikle ihlâl nedeniyle uyarılması hususundaki şart gerçekleşmemiş olup fatura bedelinden davacı şirketin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davaya konu faturadan dolayı davacının davalıya borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.