Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/30443
Karar No: 2018/11894
Karar Tarihi: 15.05.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/30443 Esas 2018/11894 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2015/30443 E.  ,  2018/11894 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının ... Elektrik İnş. San. ve Tic. San. Tic. Ltd. Şti"nin ... iş yerinde işçi olarak sigortalı çalıştığı sırada herhangi bir ihbar ve yazılı bildirim yapılmaksızın sözlü beyanla iş akdinin feshinin bildirilip davacının işten çıkartıldığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile eğitim gideri alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılar vekilleri, bir kısım alcakların belirsiz davaya konu olamayacağını ve davacı tanıklarının husumetli olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmişlerdir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 esas; ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı)
    Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve Kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
    Somut olayda, mahkemece 31.07.2015 tarihli son celsede, davacının eğitim gideri talebi yönünden hukuki yarar yokluğu nedeni ile davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş ve gerekçeli kararın gerekçe kısmında eğitim giderinin belirsiz alacak davasına konu edilmesinde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle ilgili talep yönünden davanın reddine karar verildiği belirtilmiş ise de, gerekçeli kararın hüküm kısmında eğitim gideri yönünden herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Bu durumda, kararın açıklanan gerekçesi ile kurulan hüküm sonucu arasında çelişki bulunduğu belirgindir. Hal böyle olunca, Mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
    Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu"nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
    Aynı ilkeler, ulusal bayram genel tatili çalışmaları için de geçerlidir.
    Somut olayda, mahkemece davacının fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil çalışmaları bakımından yalnızca tanık anlatımına dayandığı, davacı tanıklarının da davacı ile birlikte işten çıkartıldığı, davalı işverene karşı aynı anda dava açtıkları, aynı işverene karşı aktif husumetle seri derdest davalarının olduğu, bu sebeple tanıkların tarafsızlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davacının ilgili taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı tanıkları işveren aleyhine benzer mahiyette dava açmış olup işverenle husumetli olması nedeniyle beyanları tek başına hükme esas alınamaz ise de, aynı tarihte Dairemiz temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen emsal dosyalarda davacı ile aynı çalışma koşullarına tabi işçiler yönünden (2016/21771 Esas sayılı Dairemiz dosyası), imzalı vardiya çizelgelerin kapsama sunulduğu, söz konusu kayıtlar ile taraflar arasındaki iş sözleşmesi esas alınmak suretiyle hesaplama yapılmıştır. İş bu dosya bakımından da, öncelikle emsal dosyadaki imzalı vardiya listelerinde davacıya ilişkin kayıt bulunup bulunmadığı araştırılarak, kayıt varsa kapsama alınarak, ilgili kayıtlar bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Bu durumda, kesinleşmiş karar da dikkate alındığında aynı işyerinde aynı işi yapan çalışanlar açısından işyeri çalışma şartlarının aynı olmasının kabulü gerekeceği ve buna göre davacının da anılan emsal dosyadaki kayıtlar dikkate alınarak kayıt buunan dönemler bakımından ilgili kayıtlar dikkate alınarak fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil çalışmasının hesaplanması gerekmektedir.
    4-Taraflar arasında davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinin miktarı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlıkcret Tarifesinin "Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti" başlıklı 3. maddesinin 2. fıkrasında, "Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur." düzenlemesi yer almaktadır.
    Somut olayda, mahkemece davalılar vekilleri lehine ayrı ayrı maktu vekalet ücretine hükmedilmiş ise de, ret sebebi ortak olan davalılar vekilleri lehine tek avukatlık ücretine hükmolunması gerekmektedir. Bu hususun dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Kabule göre de, Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13.maddesine göre; davalı lehine, “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” düzenlemesi gereğince maktu vekalet ücretinin 1.500,00 TL yerine 1.200,00 TL olarak kabul edilmesi de hatalı ise de temyiz edenin sıfatına göre bozma sebebi yapılmamıştır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi