18. Hukuk Dairesi 2015/1650 E. , 2015/14820 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
Dava dilekçesinde, soybağının reddi istenilmiştir. Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1-Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ...’ün ... ile olan evliliği sırasında, davacı ile olan evlilik dışı birlikteliğinden 30/10/2008 tarihinde ...’ün doğduğunu, davalı ...’nın küçük ...’un doğduğu tarihte Kadir ile evli olması nedeniyle küçüğün ....’in nüfusuna kaydedildiğini, ancak gerçek babasının davacı olduğunu beyan ederek soybağının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, ileri sürülen maddi olguların nitelendirilmesi hakime aittir. Davacı bu dava ile küçük ...’un gerçek babasının kendisi olduğu halde nüfus kaydında ...’ün çocuğu gibi tescil edildiğini bildirerek, nüfus kaydındaki baba adının iptali ile gerçek babası olan ... olarak düzeltilmesini istemiştir. Görüldüğü gibi davacının birbiriyle bağlantılı iki ayrı davası vardır. İlki soybağının reddi, ikincisi ise tanıma davasıdır.
Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise, ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. (TMK.nun 282/1-2 md.) Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. (TMK.nun 285/1. md.)
Bu halde, çocukla baba arasındaki soybağı, çocuğun evlilik içinde doğması ile kendiliğinden kurulur. Bu durumda koca; karısının doğurduğu çocuğun kendisinden olmadığını ileri sürerek ana ve çocuğa karşı, soybağının reddi davasını açabilir. Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır. (TMK. m.286) Ayrıca baba olduğunu iddia eden kişi de doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmesinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir. (TMK. m. 291) İşte davacının açtığı ilk dava budur.
Baba ile çocuk arasındaki soybağı kurulma yollarından biri de tanımadır. Tanıma babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur. (TMK’nun 295/1) Somut olayda küçük ... ile ... arasındaki soybağının reddine karar verilmesinden sonra davacı tarafın "çocuğun kendisinden olduğu" yönündeki iddiası tanımaya ilişkin irade beyanı niteliğindedir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar dikkate alındığında; davacı tarafından açılan davanın, baba olduğunu iddia eden kişi tarafından açılan soybağının reddi ve tanıma davası olarak nitelendirilerek, tarafların sunacağı tüm delillerin toplanıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması,
2-Basit yargılama usulüne tabi dava ve işler, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 316. maddesinde sayılmış olup, soybağı davaları bu kapsamda bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu"nun 284. maddesinde de bu yönde hüküm olmadığından yazılı yargılama usulü uygulanmalıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27.maddesi hükmüne göre, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir. Bu nedenle mahkemece duruşma açılarak tarafların gösterdiği diğer deliller de toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114. maddesinde, davada tarafların, taraf ve dava ehliyetine ve kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde de temsilcinin gerekli niteliğe sahip olmaları dava şartları arasında sayılmış; 115. maddesinde ise, mahkemenin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, ancak, bu noksanlığın giderilmesi mümkün ise tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedeceği hükme bağlanmıştır.
Türk Medeni Kanununun 426. maddesinde bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa, vesayet makamınca, ilgilisinin isteği üzerine veya re"sen temsil kayyımı atanacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, küçük ...’un davacının çocuğu olduğundan bahisle soybağının reddi istemli dava açıldığı, baba olduğu iddia edilen kişi tarafından açılan soybağının reddi davasının nüfus kayıtlarında baba olarak görünen kişi ile küçüğe karşı açılması gerektiği, baba ile küçük arasında menfaat çatışmasının bulunması nedeniyle küçüğe kayyım tayin edilmesinin zorunlu olduğu ve bu hususun kamu düzenini ilgilendirdiği, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilmeden yargılama yapılarak davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar dikkate alındığında, davada taraf konumunda bulunan küçük ...’un temsili için kayyım tayin ettirilmeden karar verilmiş olması,
4-Küçük ...’un nüfus kayıtlarında babası olarak görünen ...’ün 21/04/2014 tarihinde öldüğü dikkate alındığında, mirasçılarını tespit edip davaya dahil etmesi için davacı tarafa süre verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yargılama yapılarak davanın usulden reddine karar verilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.