18. Hukuk Dairesi 2015/1785 E. , 2015/14810 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, anne-baba adının düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde, nüfus kaydında annesi olarak gözüken ...nın gerçek annesi olmadığını, gerçek annesinin ... olduğunu ileri sürerek gerçeğe uygun şekilde nüfus kaydının düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 36. maddesine göre, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmî dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından açılır. Anayasa Mahkemesi tarafından 30.03.2012 tarih ve 2011/34 Esas 2012/48 Karar sayılı kararı ile 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendindeki “Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir.” biçimindeki birinci cümlesinin, Anayasayasa aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmiştir.
"Ad, soyadı, cinsiyet, doğum kaydı gibi kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgiler vazgeçilmez, devredilmez, feragat edilmez, kişiye sıkı surette bağlı kişilik hakları kapsamındadır. Kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgileri içeren kayıtların kişilik haklarından olması, onlara hiçbir müdahalede bulunulamayacağı anlamına gelmez. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun genel gerekçesinde açıklandığı gibi, Türkiye Cumhuriyetinin en belirgin temel niteliklerinden olan sosyal hukuk devletinin genel çerçevesi içerisinde Türk toplum yaşamı hukuk kuralları ile düzenlenmiştir ve bu düzenlemenin konusunu oluşturan kişilere ait çeşitli bilgiler de hukuk kurallarına uymanın bir gereği olarak kamu yönetimlerince kayıt altına alınmıştır. Bu nedenle, yasa koyucunun kamu yararı ve kamu düzenini sağlamak amacıyla kişilere ait kimlik bilgileri ve aile bağlarıyla ilgili bilgiler konusunda anayasal hakları ihlâl etmemek koşuluyla düzenleme yapma yetkisi bulunduğu açıktır. Bireyin yaşamıyla özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir parçası olan kimliği ve aile bağlarıyla ilgili bilgileri içeren nüfus kayıtlarında haklı nedenlerin varlığı halinde değişiklik ve düzeltme yapılmasını isteme hakkı, maddi ve
manevi varlığını koruma, geliştirme hakkı kapsamında olup, bunun dava yoluyla bir defadan fazla talep edilememesini öngören kural Anayasa’nın 17. maddesi ile bağdaşmamaktadır. Öte yandan, kişilerin ad, soyadı, cinsiyet ve doğum kaydı gibi bilgilerinde herhangi bir nedenle meydana gelen değişikliklerin resmi kimlik kayıtlarında yer almasını sağlamak amacıyla dava açmaları hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Ancak dava hakkının bir kere ile sınırlandırılarak maddi gerçeğin resmi kayıtlara geçmesinin engellenmesi hak arama özgürlüğüne müdahale niteliğindedir." (AYM, 30.03.2012, 2011/34 E., 2012/48 K.)
Nüfus kütükleri üzerindeki kayıt, tescil ve düzeltme işlemleri kamu düzeni ile ilgili olup hukuken geçerli belge veya kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre yapılması zorunludur.
Somut olayda, davacı ..."nın nüfus kaydında annesi olarak gözüken ..."nın gerçek annesi olmadığı, gerçek annesinin ... olduğu ileri sürülerek anne adı yönünden nüfus kaydının gerçeğe uygun şekilde düzeltilmesinin istendiği, mahkemece anne adının düzeltilmesi istemiyle daha önce davacı ... tarafından açılan ve davacının feragatı nedeniyle reddedilen ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.01.2013 tarih ve 2012/165 Esas 2013/34 Karar sayılı kararı esas alınarak feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğurması ve feragat edilen bir davanın yeniden açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kişisel durum sicilindeki kaydın düzeltilmesine ilişkin davalar, kamu düzeniyle ilgilidir ve re"sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu davalarda ilgililer arasında gerçekte bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Düzeltmeyi isteyen şahsın da ileri sürebileceği subjektif bir hakkı yoktur. Dolayısıyla davacının daha önce aynı konuda açmış olduğu davadan feragat etmiş olması, aleyhinde "kesin hüküm" oluşturmaz ve yeniden dava açmasına engel teşkil etmez. Gerçeğe aykırı olduğu iddia edilen durum halen varlığını sürdürmektedir. Nüfus kayıt düzeltme davalarında ikinci defa dava açılabileceği de göz önüne alındığında mahkemece, tarafların gösterdiği kanıtlar toplanıp resen araştırma sonucunda bulunacak delillerle birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yerinde bulunmayan yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.