21. Hukuk Dairesi 2014/22011 E. , 2015/1218 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
.
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 04.07.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemlerine ilişkindir.
Mahkemece 20.11.2013 tarihli karar ile; davalı ....A.Ş."nin meydana gelen kazada kusuru olmadığından bu davalı yönünden açılan davanın reddine, davacı eş için 61.704,81TL, çocuklardan ... için 9.197,55TL, ... için 15.801,87TL maddi tazminat ile eş için 40.000,00TL çocuklar için ayrı ayrı 15.000,00"erTL manevi tazminatın davalı ...den tahsiline karar verilirken yine 04.02.2014 tarihli ek karar ile; Davalı ... A.Ş"nin tahsih talebinin kabülüne, AAÜT uyarınca hesaplanan 17.448,96 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılardan .... A.Ş "ye verilmesine karar verilmiş, 20.11.2013 tarihli karar ile 04.02.2014 tarihli ek karar davacılar vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
A-20.11.2013 tarihli kararın incelemesinde:
a) Maddi tazminat davaları bakımından; İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle sigortalının maddi tazminatının hesaplanmasında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Öte yandan, gerçek ücretin ise; işçinin kıdemi ve yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücret olduğu, işyeri veya sigorta kayıtlarına geçmiş ücret olmadığı Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda ise; davacılar yakını kazalının vasıflı bir işçi olduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Vasıflı bir işçinin asgari ücretle veya asgari ücretin biraz üzerindeki ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği de açıktır. Bu nedenle Yerel Mahkemece davacılar yakını ..."in asgari ücret ile çalıştığı kabulüne göre davacıların maddi zararının hesaplanması doğru olmamıştır.
Bu noktada maddi tazminat davaları bakımından yapılacak iş, kazalı işçinin, tecrübeli bir montaj işçisi olduğunun kabulüne göre bu nitelikteki ve tecrübedeki bir çalışanın ücreti noktasında ...Bakanlığı ile davacının yaptığı işe uygun başkaca meslek kuruluşlarından bilinen devrede kazalının alabileceği ücretleri sormak, böylelikle kazalı işçinin gerçek ücretini tereddütsüz olarak tespit edip belirlenen bu ücrete göre davacıların maddi zararını yeniden hesaplatmak ve tüm delilleri bir arada değerlendirerek sonuca varmaktan ibarettir.
b-Manevi tazminat davaları bakımından bakımından; 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 .maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.
Bu açıklamalara göre, ilgililerin kusur oranları, tarafların sosyal ekonomik halleri ile olay tarihi gözetildiğinde davacı çocuklar ... ile ... için kararlaştırılan manevi tazminatlar ayrı ayrı azdır.
B- 04.02.2014 tarihli ek kararın incelemesinde:
Hakim duruşmaya son verip, kararı anlatmakla davadan elini çekmiştir. Artık mahkemece, karardan sonraki dönemde usule ilişkin ayrık haller dışında, davayı tekrar ele alıp, esasa etkili karar verilmez. Mahkemece, işaret edilen doğrultuda inceleme yapılıp karar verilmesine olanak tanıyan bir usul hükmü de yoktur.
Somut olayda Mahkeme, 20.11.2013 tarihli kararı ile davalı ....A.Ş. aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davalarının reddine karar verilmesine rağmen bu davalı lehine yalnızca reddine karar verilen manevi tazminat davası yönünden vekalet ücreti kararlaştırmış, reddolunan maddi tazminat istemine göre davalı yararına her hangi bir vekalet ücreti takdirine anılan kararda yer vermemiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere hakimin karar verip duruşmadan el çektikten sonra aynı dosya üzerinden bir ek karar ile reddine karar verilen maddi tazminat davasını gözeterek davalı yararına vekalet ücretini hüküm altına alması imkanı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca Mahkemenin 04.02.2014 tarihli ek kararı ile davalı ....A.Ş. lehine vekalet ücretine karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve 20.11.2013 tarihli karar ile 04.02.2014 tarihli ek karar bozulmalıdır.
SONUÇ: 20/11/2013 tarihli karar ile 04/02/2014 tarihli ek kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 26/01/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.
İ.K