16. Hukuk Dairesi 2016/69 E. , 2018/5255 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi çalışma alanında 192 ada içinde bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında ..., parselin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğuna dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne fen bilirkişisi ..."nin 11.11.2013 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile göstermiş olduğu ...İli ... İlçesi ... Mahallesi"nde kain 4.318,88 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, 4721 sayılı TMK’nın 713/1 maddesi gereğince tapusuz taşınmazın tescili istemi ile kadastrodan önceki sebeplere dayanarak açılmıştır. Bu nedenle öncelikle tescili istenilen taşınmazın niteliğinin, zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olup olmadığının, edinilebilecek yerlerden ise edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekir. Öncesi mer"a, orman, yayla gibi kamu ortak malı ya da kanunları uyarınca devlete kalan yerlerden olmayan hali yerler 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde öngörülen koşulların varlığı halinde iktisap edilebilir. Ancak, hali olmayıp, taşlık, kayalık, çalılık gibi devletin hibe ve tasarrufu altında bulunan yerlerin iktisabı için ise 14. maddesindeki koşulların yanında 17. maddesinde öngörülen şartların da yerine getirilmesi, bu nitelikteki yerlerin tarım arazisine dönüşmüş olması zorunlu olup, yalnızca ev yapmak suretiyle sürdürülen zilyetlik iktisap sağlamaz.Mahkemece; hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda 1988 tarihli hava fotoğrafında stereoskopik incelemeye göre taşınmazın imar-ihya gören yerlerden olduğu ve tarım yapılan arazi olarak kullanıldığı belirtilmiş olmasına rağmen, zirai bilirkişi raporunda ağaçların yaşlarına bakılarak parselin en az 25 yıllık yerleşim yeri olduğu vurgulanmış keşifteki beyanlarda taşınmazda ev olduğu ve yerleşim yeri olarak kullanıldığı belirtilmiş ve çekilen fotoğraflar da taşınmaz üzerinde ev olduğu görülmüştür. Buna rağmen parselin imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, öyleyse imar-ihya ile parselin tarıma elverişli hale getirilip getirilmediği ve bu haliyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığı, ev olarak mı yoksa tarım arazisi olarak mı kullanılageldiği hususları çelişkiye mahal vermeyecek şekilde net olarak ortaya konmamış olduğundan yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.Hal böyle olunca öncelikle dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı tarihlerde çekilmiş en az 3 adet stereoskopik hava fotoğrafı ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan getirtilerek dosyaya konulmalı, daha sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile ziraat bilirkişi, fen bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, bu inceleme sırasında temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğraflarından yararlanılmalı, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar ihya gerektiren yerlerden olup olmadığının, varsa imar-ihya çalışmalarının tamamlanma tarihinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının, zilyetliğin sürdürülüş şekli ve süresinin belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişilerden taşınmazın önceki durumu, kime ait olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, varsa imar-ihya çalışmalarının hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi beyanları bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, ziraat bilirkişiden önceki raporu da irdeler şekilde çekişmeli taşınmaz bölümlerinin nitelikleri, toprak yapıları, zirai faaliyete konu olup olmadıkları, zilyetliğin kimden kime ne zaman geçtiği ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı ve komşu parseller ile dava konusu taşınmaz bölümleri arasında nitelik farkı bulunup bulunmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşfi takibe imkan verir ayrıntılı rapor ve kroki düzenlettirilmeli, bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 02.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.