Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/12746
Karar No: 2017/3213
Karar Tarihi: 19.04.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/12746 Esas 2017/3213 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen mera sınırlandırılması davasında, davacı köyün iddia ettiği alanda yapılan keşif yeterli görülmemiş ve tarafların gösterdiği tüm dayanak evraklar toplanarak mahallinde keşif yapılması gerektiği belirtilmiştir. Keşifte, yerel bilirkişi ve tanıkların yöreyi iyi bilen ve çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek yaşlı kişilerden seçilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Mahkeme kararı, 4342 Sayılı Mera Kanunu'nun 3. ve 4. maddeleri hakkında bilgi içermektedir. Mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz ve sınırları daraltılamaz. Ayrıca, 31.05.1965 tarihli 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'na göre, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiştir.
14. Hukuk Dairesi         2016/12746 E.  ,  2017/3213 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.07.2013 gününde verilen dilekçe ile mera sınırlandırılması veya beyanlar hanesine şerh verilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ...; ... İli ... İlçesinde 2007 yılında kadastro çalışmaları yapılırken dava konusu ....Köyü... mevkii pafta G47-c-02-c, 102 ada 386 parsel olarak tespit edilip mera vasfı ile Kadastro Kanunu"nun 7. maddesi ve aynı yasanın 16 madde B bendine istinaden tescil harici olarak sınırlandırılmasının yapıldığını, bu şekilde tescil edildiğini ve tescilin kesinleştiğini, söz konusu parselin ... İlçesi...Köyü sınırlarında kalmasına rağmen kullanımı kadimden beri köylerine ait olduğunu, aslında köy sınırlarının çizimi ve söz konusu arazinin Oltu İlçesi sınırlarında kalmasının da hatalı olduğunu, tespitin iptali ile dava konusu parselin kullanım hakkının köyleri adına tescil edilmesi ya da tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesini istemiştir.
    Davalı... Köyü (6360 sayılı Kanun gereği taraf olan ...), dava konusu edilen Hümerek-Teketaşı mevkiinde bulunan ve kadastro çalışmalarında 102 ada 386 parsel olarak davalı köy adına tespit gören meranın kadimden beri kullanımı davalı köyde olduğu gibi mahkeme kararlarıyla da bu durumun kesinleştiğini, bir kısım davalarda taraf olan davacı köy açısından davanın kesin hükümden dolayı reddi ve yine bir kısım davalarda ise kendi köy halkından olan gerçek şahısların özel mülkiyet iddiasıyla açmış oldukları davalarda ise davacı köyün tarafı olmasa bile mahkeme kararlarının kuvvetli delil mahiyetinde oldukları dikkate alındığında davacının davasının reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalı Maliye Hazinesi vekili; davacının açmış olduğu davanın haksız ve dayanaksız olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
    Dava kadim mera iddiasına dayalı sınırlandırma istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için çekişmeli mera arazide tespit edilmelidir.
    Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
    31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
    Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
    Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
    Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
    Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
    Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; Mahkemece daha önceki Kadastro Mahkemesinde yapılan keşfe dayanarak keşif yapılmadan sonuca gidilmesi yeterli görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, dava konusu yerde mera komisyon çalışması yapılıp yapılmadığı ... Komisyonundan sorulmalı, tarafların gösterdikleri tüm dayanak evraklar (tahsis, toprak tevzi, vergi kayıtları, mahkeme ilamları) toplanmalı, mahallinde yapılacak keşifde; davacı köyün hak iddia ettiği alan belirlenmeli, bu alan içinde yer alan kadastro parsellerinin tutanak ve dayanakları var ise getirtilmeli, yine dava konusu alana komşu olan parsellerin tespit tutanakları ve dayanakları var ise merciinden istenmelidir. Yöreyi bilen ve davacı köy ile ve dava konusu taşınmazın bulunduğu köy (veya köyler) dışındaki köylerden yaşlı bilirkişiler araştırılmalı, yine uzman bilirkişiler eşliğinde mahallinde keşif yapılmalı, tüm kayıtlar ve mahkeme kararları mahalline uygulanmalı ve taraf tanıkları ve bilirkişilerden dava konusu taşınmazın öncesi sorulmalı ve tüm uygulamaları, beyanları ve ilamların kapsadığı alanları izlemeye yeterli kroki düzenletilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Bu nedenle eksik inceleme nedeniyle verilen kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi