4. Hukuk Dairesi 2013/16824 E. , 2014/2127 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 01/07/2013 gün ve 2013/9872-2013/12633 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece davanın, davalı ... .... yönünden husumet yokluğundan, davalı ... yönünden ise esastan reddine karar verilmiş; hükmün, davacılar tarafından temyizi üzerine dairece davalı ......."a yönelik temyiz itirazları reddedilmiş, diğer davalı yönünden bozulmuş; davacıların, davalı ... ... yönünden karar düzeltme itirazları üzerine dosya yeniden incelenmiştir.
Davacılar, davalı ... ..."a ait benzin istasyonunun önüne dolgu yapılmasından dolayı yolda su birikintisi oluştuğunu, bu nedenle meydana gelen trafik kazası sonucu yakınlarını kaybettiklerini belirterek, uğradıkları maddi ve manevi zararların tazmini isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Yerel mahkemece, olay tarihi itibariyle sahibi olmadığı benzin istasyonunu sonradan devralan davalı ......."a husumet düşmeyeceğinden bahisle istemin reddine karar verilmiştir.
Bir mamelekin ve işletmenin devralınmasını düzenleyen 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 179. maddesine göre devir alan şirket, devir eden şirketin borçlarından ötürü sorumlu olduğu gibi iki yıl müddetle evvelki borçlu (devreden) dahi, yenisi (devralan) ile birlikte müteselsilen sorumlu olur. Borçlar Kanunu"nun müteselsil borçlara ilişkin 141. maddesine göre teselsülün yasa hükmünden doğduğu hallerde kamu düzeni söz konusu olacağından tarafların iradeleriyle teselsülün ortadan kaldırılması hükümsüzdür. Bu nedenle söz konusu müteselsil borç yasa hükmünden (Borçlar Kanunu md. 179"dan) doğduğundan, teselsülden kaynaklanan sorumluluğun dışlanması geçersizdir ve hukuki sonuç doğurmaz. Burada belirtilen sorumluluğun zamanı "devir anıdır." Devrin fiilen gerçekleştiği tarihte doğmuş ve nedeni vücut bulmuş borçlar bu sorumluluğun kapsamında kalmaktadır. İşletmenin devirden önceki borcunun naklinin kural olarak alacaklıya karşı hüküm ifade etmesi Borçlar Kanunu"nun 173. ve 174. maddeleri gereğince alacaklının onamına bağlı ise de, Borçlar Kanunu"nun 179. maddesi bu kurala bir istisna getirmiş, alacaklının rızasına gerek görülmeksizin borcun devir alana intikal ettiği kabul edilmiştir.
Müteselsil borcun özelliği alacaklının müteselsil borçlulardan hepsinden veya birinden alacağın tamamını veya bir kısmını istemekte serbest oluşudur. Sözü edilen hukuki esaslara göre eski ve yeni borçlunun müteselsil sorumluluğu iki yıllık bir devre için kabul edilmiş
olup, bu iki yıl (muaccel borçlar için ) devrin, alacaklılara ihbarı ya da gazetelerde ilan tarihinden itibaren başlar. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 28.11.2001 gün ve E:2001/21-1030, K:2001/1077 sayılı kararı).
Açıklanan bu yasal kurallar somut olayımıza uygulandığında, dava dışı ....."ın benzin istasyonunun sahibi olduğu dönemde, 29.05.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların yakını hayatını kaybetmiş, kazanın meydana gelmesine benzin istasyonunun önünden geçen yola dolgu malzemesi dökülmesinden dolayı oluşan su birikintisinin neden olduğu belirlenmiş ve ceza yargılaması sonucu dava dışı Sevdin Çaldır “taksirle ölüme neden olmak” suçundan cezalandırılmış, bu şahsın işlettiği benzin istasyonu 29.08.2011 tarihinde aktif ve pasifleri ile birlikte davalı ......"a devrolmuş, söz konusu devir ilan edilmemiş ve dava 28.05.2012 tarihinde davalı aleyhine açılmıştır.
Şu halde, ortada Borçlar Kanunu"nun 179. maddesi hükmüne göre müteselsil bir borcun varlığı söz konusudur. Devreden dava dışı ...., devralan davalı ... ... ile birlikte devrin ilanından itibaren iki yıl süreyle müteselsilen sorumludur. Mahkemece, olay tarihinde işletme sahibi olan dava dışı şahsın, bu işletmenin faaliyetine son vermeden işletme hakkını davalıya devrettiği, devrin ilanının ise yapılmadığı, davacının müteselsil borçlulardan biri veya diğeri aleyhine dava açmakta serbest olduğu gözetilerek, davalının devralan işletme sahibi olarak sorumluluğunun irdelenmesi gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, davacıların davalı ......."a yönelik temyiz itirazları reddedildiğinden karar onanmış bulunduğundan davacıların karar düzeltme istemleri HUMK"nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli karar gösterilen nedenle de bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacıların karar düzeltme istemlerinin yukarıda açıklanan nedenle kabulüne; Dairemizin 01/07/2013 gün ve 2013/9872 Esas, 2013/12633 Karar sayılı kararının (1.) bendinin kaldırılmasına ve kararın yukarıda gösterilen nedenle de BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/02/2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden çoğunluk görüşüne katılmıyorum 11/02/2014