22. Hukuk Dairesi 2015/35064 E. , 2018/11789 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının davalı işveren nezdinde ağır vasıta araçlara yüklenen lastiklerin şehirlerarası nakliyesini sağladığını, fazla çalışma yaptığını, ücret alacaklarının ödenmediğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Savunmasının Özeti
Davalı şirket vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece yapılan yargılama sonunda hesap bilirkişisinden alınan rapora itibarla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Dosya içeriğine göre davacı, 18.03.2010-01.07.2014 tarihleri arasında ağır vasıta şoförü olarak çalışmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 08.03.2010-04.04.2010 takoğraf kayıtlarına göre davacının söz konusu günlerde 7.5 saatin üzerindeki çalışmaları değerlendirilerek 7 saat fazla çalışma yaptığı hesaplanmış, takoğraf kayıtları dışında davacının haftada kaç kez sefere çıktığı, bu seferlerde fazla çalışma süresi olup olmadığının belirsiz olduğu gerekçesiyle fazla çalışma süresi bulunmadığı yönünde tespit yapılmıştır. Bu durumda eldeki kayıtlar ile yapılan işin niteliği dikkate alınarak mevcut olan dönemlerde takometre çizelgeleri; olmayan dönemlerde dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ile yapılan işin niteliği birlikte değerlendirilerek Karayolları Trafik Yönetmeliği ile düzenlenen günlük azami araç kullanma süreleri de dikkate alınarak davacının haftalık ortalama dokuz saat fazla mesai yaptığının kabulü dosya içeriğine daha uygun düşecektir.
3-Taraflar arasında bir diğer uyuşmazlık konusu ücretin miktarı hususundadır
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücret göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma şartlarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı Kanun’un 37. maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece re"sen araştırılmalıdır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, Davacı işyerinde aylık net 1.958,00 TL brüt ücret aldığını iddia ederken, davalı iddiası asgari ücret ile çalışıldığı yönündedir. Davacı tanıklarından biri 1000 TL diğeri 1300 TL net ücret ve yol harcırahı alındığından söz etmiştir. Davacıya ait ücret bordrosunda aylık brüt ücretin 1.258,91 TL olarak hesaplandığı belirlenmiştir. Ücret bordrolarında harcırah uzun yol primi adı altında herhangi bir ödemeye rastlanılmamıştır. Davacı tanıkları davacının ücretinin bir kısmının bankaya yattığı, kalan kısmının elden ödendiği yönünde beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece emsal ücret araştırması yapılmadan davacının ücreti bordrodaki miktar üzerinden kabul edilmiştir. Mahkemece ücret araştırması yapılmaması ve ücret ödemelerinin düzensiz olduğuna ilişkin iddia ile ilgili eksik inceleme yapılması doğru olmamıştır. Hal böyle olunca öncelikle işçinin meslekte geçirdiğini beyan ettiği dört yılı aşkın çalışma süresi, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş belirtilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.